En çok kamplaþmaktan, kutuplaþmaktan, otoriterlikten ve tek adamlýktan dem vuran parti CHP ve Genel Baþkaný K. Kýlýçdaroðlu’dur. Ama haddizatýnda Türk siyasetine yönelik objektif bir okuma yapanlar CHP’nin geniþ toplum kesimlerini kucaklamaktan uzak olduðunu, toplumsal gündemden koparak tam bir siyasetsizlik haline düþtüðünü, tek adamlýk sultasý altýnda kýpýrdayamaz hale geldiðini söyleyebilirler.
Toplumsal kesimlere açýlamayan parti kendi kampýna, dört duvarý arasýna çekilmiþ demektir. Asýl kamplaþma marjinalleþerek milletin umumi efkârýndan uzaklaþmaktýr. Bu yönüyle CHP Türk siyasetinde kutuplaþma ve kamplaþmanýn baþ adresidir. Ýdeolojik katýlýk ve siyasi tekfircilik en fazla CHP zihniyetince temsil edilmiþtir.
Dünkü grup konuþmasýnda bile tek adam rejiminden bahseden Kýlýçdaroðlu’nun partide tek adamlýk düzeni kurmasý ise ironik bir haldir.
Siyasetteki en derin kamplaþma partiler arasýnda deðil partiler ile toplum kesimleri arasýnda oluþur. Bu yönüyle en geniþ kesimlere ulaþan ve farklýlýklarý kucaklayan parti AK Parti iken, kabuðuna çekilen ve toplumun umumi akýmýna ulaþamayan parti CHP’dir.
Yüzde 20’lerde sýkýþan bir partinin yüzde 50’leri aþan bir partiyi kamplaþtýrmakla eleþtirmesi komik kaçar.
CHP’nin milletvekilleri kampýndaki temel konulardan birisi baþta muhafazakâr camia olmak üzere farklý toplum kesimlerine açýlým saðlamak olmuþ. CHP, AK Parti tabanýndan oy devþiremeden yüzde 20’lerden kurtulamayacaðýný düþünüyor. Bunun sonucu da muhafazakârlarý rahatsýz etmeyecek bir dil üretme ihtiyacý ortaya çýkýyor.
Gazete haberlerine göre CHP kampýnda bu yönde bir rapor gündeme gelmiþ. “Entelektüel, akademik ve elitist bariyerleri aþýp, sað partilere oy veren büyük kesimin diliyle konuþmak” þeklinde bir vurgu yapýlmýþ.
CHP’nin sorunu öncelikle muhafazakârlaþamamak veya muhafazakâr kesime ulaþamamak deðil, ‘demokratlaþamamak’týr.
Siyasi açýlým konusunda üç önemli husus, toplumsal kesimlerle buluþma, toplumsal gündemle buluþma, toplumsal hassasiyetlerle buluþma olarak özetlenebilir. CHP sadece AK Parti’nin muhafazakâr tabanýna deðil, Türkiye toplumuna yabancýlaþmýþtýr.
Topluma yabancýlaþma ise kamplaþtýrýcý siyaset tarzýnýn bir sonucudur.
CHP sadece dilini ve üslubunu deðiþtirerek bu sorunlardan kurtulamaz. Yýllardýr toplumun büyük bir kesiminin deðerlerine, yaþam tarzýna, bakýþ açýsýna ve siyasi tercihlerine saygýsýz davranan bir anlayýþýn bir anda dil deðiþtirerek düþtüðü durumdan kurtulmasý mümkün deðildir.
Toplumsal kesimlere saygýnýn öncelikli gereklerinden biri de onlarýn siyasi tercihlerine ve seçtiklerine saygý göstermektir. CHP’nin Erdoðan’a yönelik büyük öfkesi, ona oy veren insanlarý da rencide etmektedir.
CHP ciddi bir ideolojik sorgulamadan ve öz eleþtiriden geçmeden taktik hamlelerle bu krizlerden kurtulamaz. Popülizm halký kucaklamaya yeten bir siyaset tarzý deðildir.
CHP’nin SP ile iþbirliði kurarak muhafazakâr tabana yöneldiðini düþünmesi de yanýltýcýdýr. Sakallý SP’li amcalarýn oyunu önemseyen ama sokakta karþýlaþtýðý baþörtülü kadýna AK Partili diye söven bir anlayýþ muhafazakâr kitleye ulaþamaz.
CHP toplumsal deðerlerle barýþmadan, farklý toplum kesimlerinin hassasiyetlerini önemsemeden, halkla doðrudan temas ve güven iliþkisi kuramadan sözde dil deðiþikliðiyle hiçbir yere varamaz.
AK Parti’nin baþarýsý halkla gönül baðý kurmasý ve onlarýn siyasi temsilcisi olarak bir mücadele vermesidir. Bu mücadele ise çoðu zaman CHP zihniyetine ve siyasetine karþý olmuþtur.