Bakmayın siz, Trump’ın son manevralarına, Amerikan Başkanı, hedefin yumuşamasına çalışıyor.
Altını çizerek tekrar söylüyorum: Önümüzdeki eylül ayından itibaren ABD ve bağlantısında AB ile büyük bir savaşa gireceğiz… (“savaş” kelimesi özellikle kullanılmıştır)
Siyonizm, Türkiye’nin bağımsızlıkçı çizgisini cezalandırmaya çalışacak, yalnız F-35’ten dışlanmasıyla yetinmez, TÜRKİYE’NİN TAHRİP EDİLMESİNİ hedefler.
İlk hedef, tabii ki, “Erdoğan’sız Türkiye”dir, çünkü emperyalizm, böyle bir ortamda kendisiyle işbirliği yapacak karakterleri artık görmektedir.
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu 16 Temmuz tarihli grup toplantısında dinlerken kürsüde İsrail Başbakanı Netanyahu’nun olduğunu sandım. Şu mesajları verdi:İhvan kardeşliğinden vazgeçmesi gerekiyor. (Siyonizmin Erdoğan’a karşı ana suçlaması) Mısır’la barışacaksın. Suriye ile resmi görüşme yapılmalı. Libya’ya silah göndermekten vaz geçin.
Bakırköy’de bir evde beyaz gömlek-kırmızı kravat ile hazır beklediği 15 Temmuz gecesinden FETÖ’cüler galip çıksaydı, muhtemel darbe hükümetinin dış politika çizgisini de öğrenmiş olduk.
Hep düşünürüm, Türkiye’nin tam bağımsızlık mücadelesinin orta yerinde, "S-400 alımı, ülkemiz ve gelecek kuşaklarımız için öngörülemeyen maliyetler yaratma potansiyeline sahiptir. Bu tercih, Türkiye’nin Avro-Atlantik camiasındaki saygın konumunu zedeleyebilir" diyen Kılıçdaroğlu’nun yardımcısı Ünal Çeviköz böyle bir hükümetin dışişleri bakanlığı makamına yakışır mıydı?..
Yoksa, 15 Temmuz siyonist darbesinin ana karargahı Washington’daki Demokrasileri Koruma Vakfı’nda görevini süren CHP Bursa eski milletvekili Aykan Erdemir’i mi getirirlerdi?
Ne de olsa, Kılıçdaroğlu’nun Washington’daki 17-25 Aralık öncesi şaibeli gezisinin mihmandarı.
Kılıçdaroğlu’nun Libya’nın önemini ıskalayarak Doğu Akdeniz’i konuşması da bir felaket!..
Libya, Amerikan-İsrail ittifakının o ülkeye yerleştirdiği, Mısır’ın askeri, Suud-BAE’nin mali desteğindeki General Hafter’in eline geçtiği an, Türkiye’nin “Mavi Vatan”da önemli hakları ortadan kalkacak, bilmiyor mu?
O zaman bir kitap önereyim.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı’nın akademisyen kimliği ile yazdığı MEB KAVRAMI kitabı. Türkiye’nin Münhasır Ekonomik Bölge mücadelesini, bu mücadelede Libya ile yapılacak ikili anlaşmanın önemini belirtiyor, al oku, bilgi sahibi ol.
Günümüzde doğru soru, “FETÖ’nün siyasi kanadı hangi partide” değil, “FETÖ’nün siyasi kanadı hangi partiyi kolay kullanıyor” olmalıdır. Bu sorunun yanıtını CHP ve İP kurmayları versin, üzerinde konuşmayı sürdürelim.
Geçelim, iki önemli uyarım var:
Trump’ın son açıklamaları kimseyi rehavete sürüklemesin, özellikle ekonomi bürokrasisinin geliştireceği “savaş stratejilerini” toplum olarak görmek, tartışmak istiyoruz, eylül ayında ilk saldırı ile karşılaşacağız, asıl savaş 2020 boyunca sürecek, (tersi olursa zaten Erdoğan, 2’nci Dünya Savaşı sonrası siyonizme diz çöktürmüş ilk lider olarak tarihe geçecek, biz millet olarak sağlam durursak, olur)
2- Sahte hesaplar ve yapay zeka ürünü kampanyalarla, Türkiye’de üç noktada çatışma arayışı var. Türk-Kürt, Alevi-Sünni ve Türkiyeli-Suriyeli hattında çok yoğun kışkırtma, nefret operasyonları izliyoruz.
Ekonomik krizin tetiklenmesinden sonra sokakların hareketlenmesi, hareketlenecek sokaklarda da bu üç noktada çatışmaların yaşanması Siyonist planın ana zeminidir.
Ekonomide “milli çözümler” ortaya konacak, nefret kışkırtmalarına toplumsal refleks “partiler/siyaset üstü” kimlikle gelecek, yoksa yanarız…
Günümüzde şartları olgunlaştırıyorlar ve emperyalistin morali yüksek… Algı operasyonlarının sonucunu son seçimde aldı…
Dikkat…