Tecavüzün partisi elbette olmaz. Her partide, her toplulukta, her grupta baþka bir insanýn canýna, malýna, ýrzýna tasallut eden birileri ne yazýk ki olabilir. Önemli olan bunun olmasýnýn, yaygýnlaþmasýnýn, normalleþmesinin yahut örtbas edilerek maðdurun bir de böyle maðdur edilmesinin, tecavüzcünün bu yolla ödüllendirilmemesinin önüne geçip geçmediðinizdir.
Cumhuriyet Halk Partisi’nde peþ peþe ortaya çýkan ve artýk yargýnýn konusu olan taciz-tecavüz vakalarýna da bu ölçü üzerinden bakmak gerekir. Nitekim takip ettiðim kadarýyla CHP’deki tecavüz-taciz vakalarýna da kahir ekseriyetle böyle bakýldý. Ýnsaf dairesinde kalýndý, rezerv konuldu. Maðdur kadýnlara deðil olmasý gerektiði gibi tecavüzcülere ve parti yönetimine hesap soruldu. Yýllar yýlý bu zihniyetteki insanlarýn dindar-muhafazakar insanlar hakkýnda yaratmak istediði algýnýn mesnedindeki gibi kimse maðdurlar için “o saatte orada ne iþi varmýþ”, “niye mini etek giymiþ” vesaire demedi. Maðdurun haklarýnýn korunmasý, tecavüzcünün toplum önünde ifþa edilmesi, yargýda hesap sorulmasý gerektiði vurgulandý.
Mesele siyasetçiler tarafýndan konuþuldu lakin siyasetin konusu edilmedi.
Peki, siyasi yönü var mýdýr CHP’deki bu taciz vakalarýnýn?
Bence evet.
Siyasi parti çatýsý altýnda yaþandýðý; tacizciler parti içindeki konumlarýný kullanarak; yine partili kadýnlara cinsel saldýrýlarda bulunduklarý için; maðdurlar önce parti yöneticilerinden yardým istediði halde partileri tarafýndan yalnýz býrakýldýðý için siyasi bir yön, evet vardýr.
Üstelik sadece þu son birkaç haftada ortaya saçýlan ve sayýlarý daha þimdiden 20’ye yaklaþanlar deðil, geçmiþ dönemlerde medyaya-yargýya yansýyanlarla birlikte bakýldýðýnda CHP’nin bu konuda bir þeyler yapmak zorunda olduðu görülecektir.
Bir diðer siyasi ve ahlaki sorgulama noktasý da þudur: Parti yönetimi maðdurlarýn dile getirdiði sarkýntýlýk, taciz, tecavüz, sözlü-fiili tasallut vakalarýna kamuoyu kadar tepki göstermedi, toplum kadar iðrenmedi. Bu, büyük bir sorundur.
CHP eðer hem yapýsal hem ahlaki açýdan kendine çekidüzen vermezse þu an mideleri kaldýran kokularýn kaynaðý Cumhuriyet Halk Partisi’ni çürümüþ bir partiye dönüþtürebilir.
Ayný durum HDP için de geçerli. Lakin siyasi ayaðý olmaktan gurur duyduðu terör örgütündeki sistematik tecavüz, çocuk kaçýrma, insan öldürme gibi suçlar düþünüldüðünde HDP’yi böyle bir ahlaki sorgulamaya tabi tutmak bile züldür.
Þu kadarýný söyleyelim ama.
CHP-HDP ittifakýnda CHP’nin HDP’yi meþru alana çekeceðine hala inananlar varsa durup bir saðlamasýný yapmalý durumun. Çünkü CHP HDP’yi deðil HDP CHP’yi kendine benzetmektedir. Terör örgütlerine, teröriste, Türkiye düþmanlarýna müsamaha gösterip hak vermekle kalmadý çünkü bu yakýnlaþma.
CHP Genel Baþkaný Kemal Kýlýçdaroðlu’nu hem siyasi hem ahlaki bir görev bekliyor þimdi. 2010 yýlýnda bir kaset operasyonu sonrasýnda oturduðu koltuðun hakkýný vermeli. Taciz vakalarýndan rahatsýz olan, partisinden utanan CHP’lilerin ve Türkiye kamuoyunun beklentisini yapmalý, CHP’nin adýný temizlemelidir.
Koltuðun önceki sahibinin akýbeti de malum.
CHP Genel Baþkaný ve Antalya Milletvekili sýfatlarýna sahip Deniz Baykal ile CHP Ankara Milletvekili olan Nesrin Baytok’un mahrem görüntüleri ve ikisinin de evli olduðu henüz unutulmuþ deðilken yaþanýyor bu gündem. Baytok’un Baykal’ýn özel kalem müdürü iken baþlayan iliþki sonrasýnda milletvekili yapýldýðý CHP çevrelerinde alenen konuþulurken yapýldý FETÖ operasyonu. Ardýndan Baykal istifa etti, Baytok siyaseten kayboldu ama CHP’de siyaset yapan kadýnlar da aðýr zan altýnda býrakýldý.
Yine dört dönem CHP Parti Meclisi’nde görev yaptýktan sonra 2002 yýlýnda milletvekili aday adayý olan ünlü yazar Nazlý Eray’ýn yazdýklarý, anlattýklarý var. CHP Genel Merkez binasýnda bir parti yöneticisinin hem sözlü hem fiili cinsel saldýrýsýna uðradýðýný aktarýyor Eray. “Bir öpücük ver, adayýmýz ol” denilmiþ kendisine. Siyasi kariyer imkaný cinsel taviz þartýna baðlanmýþ.
Bu ifþaatlarýn Cumhuriyet Halk Partisi’nde siyaset yapan kadýnlarýn üzerine düþürdüðü kirli bir gölge var. Bu büyük bir haksýzlýktýr onlara.
Bunu aþmalý CHP.
Öte yandan parti içindeki kimi kadýnlarýn sorunlu tavýrlarý var tabii bir de. Ýstanbul’daki taciz tecavüz olaylarýndan haberdar olduðu halde harekete geçmeyen, aðýrdan alan, örtbas edilmesinde payý bulunan Canan Kaftancýoðlu mesela.
CHP Ýstanbul Milletvekili ve Kadýn Erkek Fýrsat Eþitliði Komisyonu Üyesi Sera Kadýgil’in Meclis kürsüsünde yaptýðý itiraf-rezalet var mesela. CHP’li kadýn milletvekili bile hazýrlanarak, yazýp okuyarak yani, “CHP'nin içinde taciz, tecavüz vakalarý oldu mu? Oldu. Tabii ki olacak” diyorsa, “toplumsal cinsiyet eþitliðine sahip olmayan bir ülkede yaþýyoruz ve 18 yýldýr sizin iktidarýnýzda yaþýyoruz!” deyip suçu baþkasýna atýyorsa, CHP’nin baþý beladan, CHP teþkilatlarýndaki kadýnlar cinsel saldýrýlardan nasýl kurtulacak?