Gündemi işgal eden “Saraydaki CHP’li” iddiasının yalandan ibaret olduğu artık herkes için kesin.
Ortaya çıktı ki ne böyle bir görüşme olmuş, ne ortaya atılan isim doğru, ne Külliye’ye girip çıktığı ileri sürülen esrarengiz araçların plakaları doğru, ne de Cumhurbaşkanı Erdoğan bahsedilen şüpheli şahsa “seni CHP’ye başkan yapalım” demiş.
Bir haftanın ardından ortada kocaman bir enkaz var.
Çürümüş kokuşmuş bir iddianın etrafa yaydığı berbat koku var.
Ama müddei Rahmi Turan dışında yanlış yaptım, özür dilerim diyen yok.
İddiayı hemen sahiplenip “doğrudur” diye onaylayan Kemal Kılıçdaroğlu ise tevil derdinde. O manada dememiş de şu manada demiş. Meğer herkes onu yanlış anlamış.
İşaret edip linç etmek istediği dişli rakibi Muharrem İnce meydan okuyunca da “vay efendim partiye zarar veriyor” azarlamaları.
Sorulup sorgulayanlara “unutalım gitsin” tavırları.
Biz yapmadık A-ke-pe yaptı silinmeleri. Yalan ve iftira tamamen CHP mahreçli, CHP dolaşımlı, CHP hedefli olmasına rağmen hiç oralı olmamalar.
Hala parti sözcüsünü çıkarıp aynı ezberi okutuyorlar.
Ülke gündemini bir haftadır bu rezaletle kilitledir oysa.
CHP’de sık görülen bir mühendislik hadisesini AK Parti ve Külliye ile ilintilendirerek kumpası dışarı yaymak istediler. Lakin fena halde ellerine yüzlerine bulaştırdılar.
Suratlarındaki o bulaşıkla konuşuyorlar hala. İzahla, samimi bir özürle, temizlenebilecekken hem de.
Ülkenin gündemini işgal eden, zihinlerimizi kirleten bir rezaletti yaşanan. Boşa harcanan onca zaman, onca enerji.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “komşu komşu hu hu” tekerlemesiyle özetledi CHP’deki beyhudeliği.
Bana da Erke dönergecini hatırlatıyor ilk günden beri. Hani bir zamanlar ortaya atılan yalan bir icat vardı. Hatırlarsınız, emekli generallerin katılımıyla bol “pırpırlı” bir lansman da yapılmıştı.
İddia oydu ki, buldukları buluş sayesinde hiç enerji kullanmadan sınırsız enerji üretmek mümkündü!
Eh, iddianın ortaya çıkmasıyla buharlaşması bir oldu.
CHP’deki bu hal de aynı öyle işte. Sanki Erke dönergeci.
Ama bu kez çok kötü kokuyor.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu 19 Kasım 2019 günü bir açıklama yapıyor ve “Sözcü gazetesi basının amiral gemisidir” diyor.
Dönemin darbeci vesayetçi gazetesi Hürriyet için söylenen etiketi sanki çok matah bir şeymiş gibi Sözcü için söylüyor yani. Paye veriyor.
Bir gün sonra ise CHP’nin amiral gemisinin kaptanı / başyazarı Rahmi Turan, gazeteyi de bağlayan ve Sözcü’nün yayın politikasının izdüşümü olarak okunabilecek başyazısında malum iddia-iftirayı ortaya atıyor.
Kılıçdaroğlu da bir başka CHP yandaşı medya organında –FOX’ta iddiayı doğruluyor.
Olayı bildiğini, ismi tahmin ettiğini söyleyip “daha fazla konuşmam etik olmaz” havasında gülümseyerek manidar susuyor.
Haliyle gözler Külliye’ye ve aynı anda Muharrem İnce’ye dönünce ve ikisi de kendinden emin şekilde meydan okuyunca akış hızlanıyor. Ne malum “peynir gemisi” yürüyor, ne müddeiler iddialarını ispatlayabiliyor, ne de layık olunan sıfatın dönüp dolaşıp yüzlerine yapışması engellenebiliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nu dün “bizim için ideal başkan kendisidir” diyerek takdim etti zaten.
Bu parantezden zor çıkar Kemal Bey.
Muharrem İnce ise Sözcü yazarı Rahmi Turan için 5, Talat Atilla içinse 3 kuruşluk tazminat davası açmış. Kumpas maşalarına değer biçmiş.
Ama bunca şeyden sonra Kılıçdaroğlu’na bir bedel biçemezse eğer, temelli kalacaktır itildiği hurdalıkta.