Ýki gündür CHP listesi konuþuluyor, yaþanan krizden dem vuruluyor, Kýlýçdaroðlu’nun partiyi dikensiz gül bahçesine çevirdiði söyleniyor.
Bence iþin içinde iþ var.
Defalarca dile getirdim; çatý çöktüðü gün cumhurbaþkanlýðý seçimini býrakan muhalefet, “Kapýsýna kilit vuruldu” dediði parlamentoya odaklandý.
Yeni stratejiye göre hangi partinin kaç üye kazandýðý deðil, Meclis’teki muhalefet blokunun çoðunluk olmasý önemlidir.
Bunun için de, barajý aþmasý pek mümkün görünmeyen HDP’yi özel destekle Meclis’e sokmaya çalýþýyorlar.
Zira çok istemelerine raðmen, PKK/PYD, Afrin Harekâtý ve Kudüs gibi en kritik konularda, Türkiye düþmanlarýnýn yanýnda yer almasý sebebiyle HDP’yi ittifaka dahil edemediler.
Onun için, 7 Haziran’da Doðan Grubu, FETÖ ve CHP’nin HDP’ye verdiði destek, bugün “kripto” bir yöntemle gerçekleþtiriliyor.
CHP’nin aday listeleri Kýlýçdaroðlu’nun tasfiyelerinden ziyade, bütün muhalefeti birlikte dizayn eden þeytanî bir planýn ürünüdür.
Bir süre önce 15 vekilini geçici kullaným için ÝP’e gönderen CHP, þimdi de solcu seçmenlerini HDP’ye kiralýyor.
Zaten “sol parti” özelliðini tamamen kaybetmiþ olan CHP, SP’nin yoðun katkýlarýyla tamamen “sað”a kaydýrýlýrken, eþ zamanlý olarak, HDP’nin ise medyatik solcularý aday göstermesi tesadüf olamaz.
Solcu ve Kürt aday göstermeyen CHP seçmenleri HDP’ye yönlendiriyor.
Düne kadar “Sivas Katliamýna ‘Gazanýz mübarek olsun’ diyen baþkan” dediðiniz kiþiyi; avanesi ile birlikte ilk sýraya koyduðunuz bir listeye, ulusalcý CHP tabaný oy verir mi?
Kýsaca, CHP, HDP, ÝP ve SP, toplumun bütün kesimlerini karþýlayan bir gizli ittifak peþinde.
Tam bir “Hatt-ý müdafaa yoktur, sath-ý müdafaa vardýr” anlayýþýyla, Erdoðan karþýtlarýnýn 301’in üzerinde vekil çýkarmasýný hedeflemektedir.
Bu vekillerin CHP, HDP ve ÝP arasýndaki daðýlýmýnýn hiçbir önemi yok. Hatta seçimden sonra ayný grupta bile toplanabilirler!
Bu organizasyon, bunlarýn hepsine söz geçirebilen þeytanî zekanýn ürünüdür.
Bu taþeronlarýn tav olduðu husus ise seçilmesine engel olamadýklarý Erdoðan’ý kilitlemek suretiyle, yeni sistemin baþarýsýzlýðýný(!) ortaya koyarak, uzun vadede vesayet sistemine tekrar dönme hayalidir.
Bu operasyonun hedefine ulaþmasý için gerekli olan ikinci hayati(!) adým ise “Reis’i seçerim ama AK Parti’yi es geçerim” fitnesini körüklemektir.
Haklý olabilecek bazý gerekçeler üzerine bina edilen bu fitnenin sýcak tutularak sandýða yansýtýlmasý, ABD güdümlü Þer Ýttifaký’nýn hedefine ulaþmasý hususunda en kritik adýmý oluþturuyor.
Onlar için önemli olan, AK Parti’nin Meclis’te azýnlýk durumuna düþmesidir. Engelleyemedikleri yeni sistemi sabote ederek, ülkeyi tekrar vesayetlere esir etmenin tek yolu budur.
Referandum sürecinde, “Cumhurbaþkanlýðý sisteminde parlamento iþlevsizdir” diyenlerin þimdi o parlamento için Türkiye düþmanlarý ile iþbirliði yaparak, “Ben kaybedeyim ama Erdoðan düþmanlýðý kazansýn” diye her þeyini feda ederken, partinin kusuru için Erdoðan’ý ve Türkiye’nin geleceðini feda etmeyi göze alanlar, bu þeytani plan karþýsýnda bir kere daha düþünsün...