CHP, üç nedenden panikliyor…

1. CHP'li belediyelerin, milli bayramlarda düzenledikleri konserlerde yandaş sanatçılara milyonlarca lira akıtmaları.

Denetimsiz ve hoyratça harcamalarla ilgili her gün yeni bir skandal patlıyor.

Başta Ankara ve İstanbul'un başkanları, sadece hık mık ediyorlar.

Konu geçiştirilecek gibi değil. Belediye çalışanlarının, işçilerin maaşları ödenemezken bu savurganlık, CHP yönetimini tedirgin ediyor.

Meselenin hukuki boyutu da Özgür Özel için tam bir baş ağrısı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kırgızistan ve Macaristan ziyaretleri sonrası uçakta gazetecilerin sorularını cevaplarken dün şunu söyledi:

"Açıklanan rakamlar basit rakamlar, ufak rakamlar değil. Bunun hesabını vermeleri lazım. Kamuya borçlarını ödemeyen belediyeler, milyonluk eğlenceler tertip ediyor. Bunların hesabının sorulması gerekir. Bu hesabı milletimiz adına sormaktan çekinmeyiz."

2. CHP- DEM Parti işbirliği, Özgür Özel ve ekibi için giderek bir kâbusa dönüşüyor. Nasıl bir batağa saplandıklarını görüyorlar ama çırpındıkça daha da batıyorlar.

CHP, DEM'lendikçe batacak, dememiz boşuna değil.

İstanbul Esenyurt'ta PKK destekçisi Ahmet Özer'in tutuklanıp yerine kayyum atanmasıyla başlayan şaşkınlık, yeni kayyum atamalarıyla, CHP'nin elini ayağını birbirine doladı.

Mardin, Batman ve Halfeti belediye başkanlıklarına kayyum atamalarını protesto için Mardin'de konuşan DEM Eş Başkanı Tuncer Bakırhan'ın, silahlı isyan çağrısı ise CHP'yi darmadağın etti.

Özgür Özel'in, "ben otobüsün üstünde değildim, onlar indikten sonra geldim" diye çocukça laflar etmesi, meselenin verdiği rahatsızlığı anlatıyor.

CHP DEM'lendikçe sallanıyor...

Öyle ki, Özgür Özel'in şirazesi kaydı, PKK'ya terörist ağzıyla 'Pekeke' demeye başladı.

İçişleri Bakanlığı, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan hakkında soruşturma başlatınca Özgür Özel, iyice zıvanadan çıktı; "Sayın Bakırhan'ın ifade ettiği görüşlere katılmıyorum. Fakat bir söz söyledi ve sözün cevabının söz ile verilmesi gerekir" dedi.

Özgür Özel'in ifade hürriyetine sokmaya çalıştığı ve "söz" dediği ise şu:

"Mahsum'lar ne yaptılarsa... Kürt halkı da aynısını yapacak."

Kim bu Mahsum? Mahsum Korkmaz...

Ne yapmış?

15 Ağustos 1984 tarihinde terörist başı Abdullah Özalan'ın emir ve talimatıyla 21.30 sularında Siirt'in Eruh ilçesine bir grup PKK'lı baskın yapıyor. Başlarında Mahsum Korkmaz var.

PKK'lı katillerin, karakollara ve askeri lojmanlara bombalı ve silahlı saldırısı sonucu Jandarma Onbaşı Komando Er Süleyman Aydın, Jandarma Astsubay Çavuş Memiş Arıbaş şehit oluyor. Jandarma birliğine ait çok sayıda silah, mühimmat, malzeme gasp ediliyor. Bu saldırı PKK'nın yaptığı ilk büyük saldırıdır.

Özgür Özel'in "söz" diye savunmaya çalıştığı "Mahsum Korkmaz'ın yolu bu...

Fikir bunun neresinde?

3. CHP-DEM işbirliği, parti yönetimini sarsıyor, taban sesini yükseltiyor.

CHP lideri Özel'in Esenyurt'a gelin çağrısına, Mansur Yavaş, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan ve Afyon Belediye Başkanı Burcu Köksal uymadı. Her biri dikine dikine konuştu.

DEM'le işbirliği. Özgür Özel'in otoritesini, yönetimdeki kontrolünü sorgulatmaya başladı.

Parti tabanı da rahatsız.

Özgür Özel'in Ahmet Türk'le, DEM'li yöneticilerle aynı otobüsün üzerinde durmasını savunan, atadan dededen bir CHP'li herhalde yoktur...

CHP'nin içinde olduğu gibi DEM'in içinde de bir panik havası var.

Çünkü kayyum atamaları ile de görülüyor ki devlet, terörün siyasi uzantısına karşı kararlı, hızlı ve milletin gönülden desteğini almış durumda.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün uçakta gazetecilere söylediklerine bakalım:

"Yargı, başsavcı ve savcılar bu konuda çok ciddi bir dirayet ortaya koyuyorlar. Ben bu dirayetleri sebebiyle yargıyı tebrik ediyorum. Seçilmiş olmak, kimseye terörle kol kola, yan yana yürüme hakkı vermez. Yargıdan, artık ayyuka çıkan bu vahim iddiaları ve suçu görmezden gelmesini bekleyemeyiz. Muhalefet yargıyı görevini yaptığı için baskı altına almaya kalkmamalıdır. Hele hele savcıları tehdit etmek, hukuk insanlarını hedef göstermek ve onlara hakaret etmek tam anlamıyla eşkıyalıktır."

Özgür bey, size söylüyor...