CHP ve ilk dört madde

CHP örgüt içi canlılık açısından en hareketli parti.

Ama aynı kitleye hitap edip aynı ideolojik kadro ile yürüdüğü için büyüme istidadı da göstermiyor.

Hafta sonu 53’üncüsü yapılacak olan genel kuruldan da (CHP 34’ü olağan 18’i olağanüstü 52 kongre yaptı) farklı bir sonuç beklenmiyor.

***

Beklenmiyor çünkü aynı program, aynı ideoloji ile yönetime kimi getirirseniz getirin CHP halkın büyük kesiminden kopuk bir parti.

Sadece tek parti dönemindeki menfi iz bırakan icraatları sebebiyle değil mevcut yönetimin aynı ideolojiye sahip çıkması sebebiyle de halktan kopuk bir parti.

Bu düşünce yapısıyla ve bu politik çizgisiyle CHP muhalefete mahkum bir parti.

***

Sol ve demokrat çizgide olduğunu iddia etmesine rağmen gerçekte, aşırı tutucu, baskıcı, halkın değerlerine yabancı, hatta yabancılığın ötesinde halkın değerlerine karşı bir parti olarak duruyor karşımızda.

CHP’nin bu kopukluğu gidermek için vekil yaptığı ilahiyatçılar Yaşar Nuri Öztürk ve İlhan Özkes kendilerinin birer vitrin malzemesi olarak kullanıldığını söyleyerek bu partiden istifa ettiler.

Genel Başkan Yardımcılığına kadar yükseltilen Bekaroğlu’nun da vitrin malzemesi olmaktan öteye geçmediği görülüyor.

***

Kılıçdaroğlu Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek’e verdiği röportajda, “Türkiye’nin demokratikleşmesini sağlayacak bütün düzenlemelere katkı vereceğiz. Ancak ilk dört madde hariç. Sadece bize ‘başkanlık’ önerisiyle gelmesin” demişti.

Sadece bu dört madde ısrarı ve başkanlık sistemine karşı duruşu bile CHP’nin ne kadar çarpık bir demokrasi anlayışına sahip olduğunu anlamak için yeterli aslında.

***

Dolmaları çifter çifter yiyen körün yanındaki körün de çifter çifter yediğini düşünerek itiraz ettiği gibi Kılıçdaroğlu da başkanlık denince herhalde CHP’nin tek parti döneminde uyguladığı başkanlığı hatırlıyor olmalı ki demokratik başkanlık sistemine peşinen karşı çıkıyor.

Hadi hiçbir seçimi kazanamayacağını düşünerek başkanlık sistemine karşı çıktıklarını düşünerek mazur görelim.

***

Peki ilk dört maddeye böylesine sarılmayı hangi demokratikleşmeye destek olarak anlayacağız?

Anayasanın birinci ve üçüncü maddesi hariç CHP’nin ödün vermediği 2. ve 4. maddeler darbe anayasasının ruhunu korumayı garanti altına alan maddelerdir ve özellikle ikinci maddede demokrasiyle çelişen ifadeler vardır.

Anayasayı demokratik olmaktan çıkaran en önemli bölüm başlangıç bölümüdür. Kılıçdaroğlu’nun sahip çıktığı ikinci madde başlangıç bölümünü muhafaza etmeyi garanti altına alarak demokrasiyle çelişmektedir.

***

Öte yandan hukuk devleti ifadesini kanun devleti gibi yorumlayanlar ikinci maddedeki hukuk devleti ifadesinin arkasına sığınıyorlar.

Darbeciler vaz ettikleri yasalara sığınarak vesayet sistemlerini sürdürüyor ve hukuka uygun hareket ettiklerini söylüyorlardı.

Nitekim Büyükanıt bile 27 Nisan gecesi yayınladığı antidemokratik bildiriyi hukuka uygun olduğunu ve kanunun kendisine verdiği yetkiye dayandığını söyledi.

Dolayısıyla ikinci maddedeki “hukuk devleti” ifadesi de “hukukun üstünlüğünü esas alan devlet” olarak değiştirilmek zorundadır.

***

İlk dört maddede istisnasız ısrar, darbe anayasasının ruhunu savunmak demektir. Bu da insan haklarıyla, özgürlüklerle ve milletin değerleriyle çelişmek demektir.

CHP bu ısrarıyla 53. değil 553. kurultayı da yapsa değişmeyecek ve böyle kalacak demektir.

Tabii bu da AK Parti’ye dolaylı destek anlamına gelir.

Aynı şeyi MHP de yapıyor.

Davutoğlu’nun yerinde olsam her iki genel başkana da bu dolaylı destekleri için teşekkür ederdim.