İç Güvenlik Reformu Paketi” olarak bilinen ve önümüzdeki hafta genel kurulda görüşülecek olan kanun tasarısına muhalefet ve kimi sivil toplum örgütleri tepki veriyor.
Muhalefet sözcülerinin sert açıklamaları, sivil toplum örgütlerinin gösterileri ve tv programlarındaki tartışmalar tasarının kamuoyunda eksik anlaşılmasına sebep oluyor.
Sadece gösterilerde molotof, taş, bilye, sapan, maske kullanmaya getirilen cezalarla polise ve mülki amirlere verilen yetkiler tartışılıyor.
Oysa tasarı 42 maddelik dört önemli bölümden oluşmaktadır.
***
Tasarının 9 maddelik birinci bölümü gösterilerde güvenliği temine yönelik tedbirleri içeriyor.
5 maddelik ikinci bölüm emniyetteki yeni yapılanmayla ve paralel yapının tasfiyesiyle ilgili.
16 maddelik üçüncü bölüm ise jandarmanın yeniden yapılanmasıyla ilgili.
12 maddelik dördüncü bölüm ise nüfus hizmetleriyle ilgili yenilikler ve vatandaşa kolaylık içeriyor
***
Tasarı aslında devrim niteliğinde yenilikler getiriyor.
Mesela tasarı yasalaştığında vatandaş pasaport ve ehliyet için emniyete değil nüfus idaresine gidecek. Emniyet evrak işleriyle değil vatandaşın güvenliğiyle ilgilenecek.
Mesela jandarmayla ilgili üçüncü bölüm cumhuriyetin sivilleşmesi istikametinde atılmış tarihi bir adımdır.
Jandarma büyük ölçüde içişlerine bağlanarak fevkalade önemli bir demokratik adım atılmaktadır.
Aslında Türkiye’nin bu konuyu tartışması lazım.
Kır polisi olarak hizmet veren jandarmanın muhatabı sivil halktır ama sicil amiri askerdir. Asker içinden çıkan darbeci cuntalar maalesef jandarmayı geçmişte antidemokratik emellerine alet etmişlerdir.
***
Bu tasarı ile jandarma büyük ölçüde sivilleşmektedir.
Büyük ölçüde dememin sebebi yeterli görmediğim içindir.
Tamam, devrim niteliğinde bir değişiklik getiriliyor ancak jandarma kadroları yine askerlerden ve askeri rütbelerden oluşuyor. Oysa bana göre jandarma tamamıyla polise dönüşmeliydi. Rütbeleri de polisteki rütbeler gibi olmalıydı.
Bununla birlikte general düzeyindeki subaylar haricinde yetkinin tamamıyla içişlerine verilmesi, mülki amirlerin denetimine tabi olması ve elbisesinin dahi değişmesi cumhuriyet tarihinin en önemli icraatlarından biri olacaktır.
Dikkat ediyorum bu önemli değişime kimse temas etmiyor sürekli sokak eylemlerine getirilen tedbirler konuşuluyor.
***
Öyle anlatılıyor ki eline taş alan, sapan alan, molotof alan, cebinde demir bilye bulunduran, yüzünü kapatanlar hemen cezalandırılacak.
El insaf.
Tasarıyı açın okuyun beyler.
Taş, sopa, bilye, molotof, maske vesaire bütün bunlar gösterilerde ve sokak eylemlerinde kullanılırsa cezai müeyyidesi olacak.
Yani adam kanunun verdiği gösteri hakkını suiistimal edip orada molotof kullanarak, demir bilye ve taş atarak vatandaşın güvenliğini ihlal ederse cezai müeyyide olacak.
Olmasın mı?
***
Bunun anlamı şu, eğer gösteri yapacaksan, üzerinde sopa olmayacak, sapan olmayacak, taş olmayacak, bilye olmayacak. Bunların varlığı senin iyi niyetli olmadığını gösterir.
Madem barışçı bir gösteri yapıyorsun, bu senin en tabii hakkındır, niye yüzünü kapatıyorsun? Gösteride yüzünü kapatanlar ya silah taşıyordur ya da çevreye zarar verecek bir eyleme hazırlanıyordur, tanınmamak için adaletten kaçmak için yüzüne maske takar. Gösteride yüzünü kapatanlara müeyyide geliyor. Dikkat edin gösterilerde ve sokak eylemlerinde.
***
Tasarıyı baştan sona okudum. Teknik olarak itiraz edilecek hususlar olabilir. Eksikler olabilir. Düzletilmesi gereken noktalar bulunabilir. Bence var da.
Lakin hem ülkenin güvenliğini, hem emniyetin yeniden dizaynını, hem jandarmanın sivilleşmesini, hem de nüfustaki hizmetlerin kalitesini artırmaya yönelik olarak hazırlanan bu tasarıya bir bütün olarak muhalefet etmenin mantıklı olduğunu düşünmüyorum.
HDP’nin KCK militanlarını korumak ve adaletten kaçırmak için bu kanuna muhalefet etmelerini anlarım anlamasına da CHP ve MHP’nin muhalefetine ne demeli?!
CHP ve MHP bu tasarıda HDP’nin peşine takılmış gidiyorlar.
Maalesef..
Sonra da neden seçim kazanamıyoruz diyorlar.
Böyle muhalefet yaparsanız tabii ki kazanamazsınız.
