CHP ve peşindeki sağ partiler...

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in, ne sihirdir ne keramet el çabukluğu marifet dedirten Saraçhane'deki atağının ardından gelen eleştirilere verdiği cevap çok sertti: ' Kimseden izin alma mecburiyetim yok, söyleyeni de fena çarparım, kendi seçtirdiğimiz belediye başkanı için kimden izin alacağız!" dedi... Bu ifadelerin, sert olmaktan ziyade kontrol edilemeyen bir kızgınlıkla söylenmiş- ağızdan kaçırılıvermiş cümleler olduğunu düşünüyorum.

Çünkü biraz düşünülerek söylenmiş olsalardı muhtemelen bu şekilde kurulmazdı o cümleler. Çünkü Akşener'in çizmek istediği anaç profile asla uymuyor bu sözler. Miting için CHP'den izin alması gerekmezdi elbette, ama doğru ve açık bir iletişim kurarak, kimseyi alınganlığa ya da bit yeniği aramaya sevk etmeyecek bir yol bulunabilirdi... Akşener gibi tecrübeli ve kurt bir politikacı bunun düpedüz bir atlatma olduğunu biliyor aslında. Konuşmasındaki diğer kontrolsüzlükse; CHP'li belediye başkanına 'kendi seçtirdiğimiz belediye başkanı' diyerek, adeta bir vasi edasıyla otoriter tonda konuşmasıydı... Kukla mıydı ki bu adam, otur dersem oturur, kalk dersem kalkar misali, biz seçtirttik biz ne dersek onu yapar, bu mu yani?

Neyse daha fazla konuşmayalım ki, sayın Akşener bizleri de çarpmasın...

Asıl handikap şu: Meral Akşener'in Mansur Yavaş veya Ekrem İmamoğlu dayatmalarıyla, 6'lı masa, konsensusu kaçırmakla yüz yüze. Nitekim; 'seçime ilk turda ortak adayla girmeliyiz' fikri geride kalmış gibi, kulislerde, parti ofislerinde 'çoklu aday' söylentisidir gidiyor... Bu söylentilerin boşa çıktığını hiç sanmıyorum, Akşener'in siyasi teamülleri alt üst eden atakları, insanları giderek; 'hiçbir şey çıkmaz bu 6'lı masadana sürüklüyor...

Aslında Akşener'in huzursuzluğu, masayı sürekli titretiyor oluşu, temel bir doku uyuşmazlığı temasına dayanıyor. 6'lı masa, bir hilkat garibesi gibi; sol partinin peşine takılmış diğer sağ partilerden oluşuyor. Akşener'in kendi tabanına karşı taşıdığı açık yarası; HDP-CHP candaşlığı, aslında masanın da en temel paradoksu... Akşener, seçim hangi sonuçla biterse bitsin, tabanıyla yüzleşeceği günün, kaotik yüküyle de konuşuyor. Hırçınlığının başlıca sebebi bu aslında. Siyasi nezaketi ıskalayan; 'biz seçtirttik' cümlesi de bu yüzden. Ve laf anlatmakta zorlanacağı sadece kendi tabanı da değildir, Türkiye sağ taban seçmeni, Akşener'in CHP ve dolayısıyla HDP ortaklığını, kazansa da kaybetse de asla unutmayacaktır...

Tüm Türkiye sağına bunu anlatabilmek, Akşener'in tarihi sorumluluğudur...

Keskin sirke küpüne zarar. Ama ya o sirke, bir de yanlış küpteyse? İnfilak etmek üzere olan bir 6'lı masa var...

Yazmasaydım olmazdı: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı hakkındaki anlamsız yargı kararı henüz kesinleşmiş değil. Bunu sanki kesinleşmiş bir kararmış gibi sunan CHP'lilerin algı operasyon çalışmasını anlıyoruz da... Onlar sarmal dolaş bunu kutlarken... Ya AK Parti içinden, bu anlamsız karar sanki kesinleşmişçesine ahkam çıkartanlara ne demeli? İmamoğlu'na giydirilmek istenen mağduriyet elbisesi, hepimizin gözleri önünde biçilip dikilirken, 'bu ülkede yargı bağımsızlığı yok zaten' şeklindeki küresel yaygarayı güçlendirmeye gerek var mı?