CHP ve Suriyeli mülteciler

Suriye isyanýnýn en aðýr faturasýný ödeyenlerin baþýnda aðýrlýklý olarak bölgemizdeki ülkelere, toplamda ise 100’ü aþkýn ülkeye yayýlan mülteciler geliyor. Türkiye mülteci akýnýndan nasibini en yoðun alan ülkelerden. Ýki milyonu aþkýn Suriyeli ülkemizde yaþýyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçim kampanyasýnýn bir parçasý haline getirdiði Suriyeliler, ülkemizdeki mülteci sorununun ele alýnmasýndan ziyade, CHP’nin, hatta Kýlýçdaroðlu’nun tartýþýlmasýna yol açtý. Bu durumun ise seçim döneminde olmamýzý aþan yönleri bulunuyor. 

Suriye isyanýyla beraber ortaya çýkan insani kriz, insanlýðýn 21. yüzyýlýn baþýndaki ilk imtihanýna dönüþmüþ durumda. Ortaya çýkan maliyet, tarifsiz acýlarýn her geçen gün biraz daha derinleþtirdiði bir kýsýr döngüyü büyütmeye devam ediyor. Bu duruma duyarlý olanlarýn sayýsý ise bir elin parmaklarýný geçmez. 

Baþta Türkiye olmak üzere birkaç ülkenin insani desteðinin dýþýnda mülteci kabulünü aþacak baþka bir yardým damarý olmadýðý gibi, marka deðeri yaptýðý iþin önüne fazlasýyla geçmiþ olan küresel insan haklarý organizasyonlarý da bu duruma gözlerini kapamaya devam ediyorlar. Özellikle dünya genelinde sol-liberal isimler ve hareketler, Suriye trajedisi karþýsýnda aleni bir tefessüh hali yaþýyorlar. Ciddiyetsiz ve ahmak emperyalizm ezberleri eþliðinde, Baas rejimine ve eksenine meþruiyet saðlamak için entelektüel terör estiriyorlar.

Bu durumun Türkiye’ye yansýmasý ise oldukça hastalýklý kabul edilebilecek bir anlayýþ oldu. Mezkûr trajedinin ortaya çýkýþýna kadar Suriyelilerle ayný sokaktan bile geçmemiþ, yan yana gelmesi imkânsýz kabul edilebilecek ne kadar aktör varsa, Baas sahnesine gönüllü olarak çýktýlar.

Çoðunluðunu sol marjinal ve mezhepçi gruplarýn oluþturduðu bu aktörler, kendi baþlarýna fazlaca ses getiremezlerdi. Ana muhalefet partisinin kurumsal olarak, lideri Kýlýçdaroðlu’nun ise bir genel baþkan ilgisini aþacak düzeyde Suriye kriziyle kiþisel bir iliþki kurmalarý sonucu, Suriye meselesini Baas temsilciliðine düþecek bir pespayelikle ele almaya baþladýlar. CHP’nin Baas rejimine verdiði açýktan destek olmasaydý, bu gruplarýn konforlu bir þekilde, ortaya çýkan insanlýk trajedisine raðmen ucuz bir jeopolitik ve fason dýþ politika diliyle Baas sözcüsüne dönüþmeleri mümkün olmazdý.

CHP’nin, özellikle Kýlýçdaroðlu’nun mülteciler için kullandýðý söylem ise tefessühle bile açýklanamayacak kadar büyük bir sefalete iþaret ediyor. Zira çok eski deðil, atasý-dedesi Dersim’de maðaralarda gazlanarak katledilen, on binlercesi mülteci konumuna düþürülen Kýlýçdaroðlu’nun, asgari ahlaki tutarlýlýk sahibi olmasý beklenirdi. Suriye krizinde sergilenen mezhepçi, hatta Ýslamofobik okumalarýn toplamdaki küresel sol-liberal çapsýzlýðýn Türkiye’ye yansýmasý ya da Kemalizm’in kapasite sorunlarýyla açýklanmasý mümkün olabilirdi. Lakin dönüp dolaþýp Baas rejiminin bile peþlerine düþmediði Suriyeli mazlumlarý Kemalizm’in Dersim’de mazlum kovalayan ahlakýndan farksýz bir þekilde hedefe koymak, bir utanç vesikasý olacaktýr.

Pazarlamacýya siyasal iletiþimini teslim eden CHP aklý, hâlihazýrda Suriye meselesinde olabilecek en sorunlu siyasal pozisyonu sahiplenmiþken, seçim kampanyasý sonrasýnda geriye kalacak bakiyenin sadece siyasi bir yenilgi deðil, ayný zamanda ahlaki bir iflas olduðunu da görecektir.

Açýktan Baas temsilcisi fanatik aktörlerin önderliðinde hedefe koyduðu mazlumlara dair ahlaki bir tutum sergileyememenin bedelini 1990’larda benzer politikalarý izleyen vesayet rejimi en aðýr þekilde ödedi. CHP’nin ise Suriye meselesinde, en azýndan mülteciler konusunda ahlaki bir tutarlýlýk sergilemeden Türkiye’ye söyleyecek fazlaca bir sözü bulunmuyor.