CHP-Çapulcu ittifakı

Hafta sonu yapılan kongrede CHP İstanbul İl Başkanlığına, yedi oy farkla (Kaftancıoğlu 325- Canpolat 318) Birleşik Haziran Hareketi Sekreteryasından Canan Kaftancıoğlu seçilmiş. 

Birleşik Haziran Hareketi de ne diyecek olanlar için hatırlatalım. 2013 yazında ağaç bahanesiyle başlatılan ve Mısır darbesi gibi sonuçlanması için yabancı medyanın ve küresel güçlerin tüm gücüyle desteklediği çapulcu hareketi yayma amacı taşıyan şeyin adı. 

Bir müddet ne yapıyorlar diye uzaktan takip etmişliğim var bu oluşumu. Devam eden yazlarda, bilumum aylarda halk yeniden sokaklara çıksın, kaldırım taşlarını söküp ortalığı ateşe versin diye uğraşıp durdular. Olmadı. Bir şeye itiraz etmekle kendi şehrini ülkesini ateşe vermek arasındaki farkın farkına varan Gezi çoğunluğu onlara uymadı. 

Lakin CHP uydu. Gezi sosyolojisini CHP tabanı oluşturmuş olsa da ne en yakın seçimlerde ne sonrakilerde CHP oyu zerre artmadı. Yine de Gezi’de yeraltından yerüstüne çıkan ne kadar örgüt, fikir, karanlık figür varsa, Kılıçdaroğlu CHP’sinde kendine yer buldu, himaye gördü. 

Terör örgütleriyle hedef ve söylem ortaklığı yapabilen, muğlak bir zeminde Türkiye karşıtlarıyla sık sık buluşan CHP için durum netleşiyor aslında. 

Siyasi kariyerinin Gezi’den ibaret olduğu anlaşılan Canan Kaftancıoğlu’nu tanımak için altına imza attığı Birleşik Haziran metinlerine ve sosyal medyada kendi elliyle paylaştığı görüşlerine baktığımızda da aynı sonuç çıkıyor karşımıza. 

Birlikte yaşadığı toplumu tanımayan, tanımadığı gibi halkın değerlerine hakaret etmeyi marifet sanan, kantin solcusu eylemselliğiyle iktidarı değiştireceğini zanneden ve asıl kötüsü, terör örgütlerinden medet uman bir anlayış… Utanç verici. 

CHP il teşkilatına başkan seçildikten sonra Kaftancıoğlu’nun sosyal medya paylaşımları kamuoyunun dikkatini çekince görüldü vaziyet. Anında İstanbul Savcılığı hakkında "PKK ve DHKP-C propagandası", "Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve kurumlarını aşağılamak" ve "Cumhurbaşkanı’na hakaret" suçlarından soruşturma başlattığını duyurdu. 

15 Temmuz gecesi işgal girişimini durdururken can veren şehitlere, elini kolunu kaybeden gazilere, insanları aynı duyguda birleştiren ezana ve aslında bu büyük özveriye yönelik inanılmaz bir kin ve aşağılama var yazdıklarında… 

PKK ve DHKP-C terörüne bahane buluş, devleti seri katil ilan ediş. HDP’nin terörden yargılanan eş başkanlarını taklit ediş. Tank paletlerinin, zırh delen kurşunların hedefindeyken tekbir getiren insanlara DEAŞ iftirası atış… 

İşlediği nefret suçu ve terör övgüsü apaçık. Hal böyleyken bile hiç komik olmayan bir iddia üretebildi çapulcu destekçileri. Devlet ve AK Parti Kaftancıoğlu’nun şahsında çapulculardan ve kadınlardan o kadar korkuyor ki yargıyı hemen peşine takmıştı, filan... 

HDP sempatizanı olduğu da görülüyor Kaftancıoğlu’nun ama tabii bu, CHP’yi ilgilendirir. Zaten CHP çoktandır Atatürkçülerin, laik vatanseverin partisi değil. Türkiye karşıtı ne kadar terör örgütü, illegal yapı, yabancı istihbarat uzantısı varsa CHP’de. 

Haziran hareketiyle ittifakın CHP’ye getireceği oy olmadığı ortada oysa. FETÖ ve PKK destekçiliği de oy kazandırmamıştı CHP’ye. Terör örgütlerinin söylem-eylem olarak nüfuz ettiği, adam yerleştirdiği dönemde yüzde 25 olan CHP oyu yüzde 26 olmadı. Bundan sonra da olacak değildir. 

Peki, bu nasıl bir tercihtir? AK Parti ile MHP, milli mutabakat adını verdiği ittifakı hukuki temellere kavuştururken ve Türkiye’yi bu güçlü ve meşru birleşmenin kuvvetiyle şu zorlu konjonktürden selamete çıkarmayı planlarken ülkenin ana muhalefet partisi neden bir yeraltı örgütü gibi kaosa, yıkıcı, bölücü olana yatırım yapıyor? Ulusalcı Kemalistlerin oyları Akşener’e gitsin diye mi? 7 Haziran’dan beri süren HDP ittifakını içerden örülsün diye mi? 

Henüz bilmiyoruz. Ama bu toplaşmadan iktidar değil kaos çıkacağını öngörebiliyoruz.