CHP’de de bir dönem kapandý

AK Partili milletvekilleri Nurcan Dalbudak, Gönül Þahkulubey, Sevde Beyazýt Kaçar ve Gülay Samancý’nýn TBMM Genel Kurulu’na baþörtüleri ile girdi.

Laiklik elden gitmedi, kýyamet kopmadý.

‘Temsili demokrasi’nin merkezi olan TBMM’de kadýnlar, siyaseten temsil ettikleri baþörtülü kadýnlarý ‘þeklen’ de temsil etmeye baþladýlar.

Bu ‘þeklen’i ‘þekilcilik’ diye anlayacaklara sözüm yok!

Dün Türkiye’de baskýcý, yasakçý, seçkinci bir anlayýþýn kapandýðýna tanýk olduk.

Baþörtüsü yasaðýný üniversitelerden, kamu kurumlarýndan kaldýran siyasetçiler, kendileri üzerindeki yasaðý da kaldýrmýþ oldular.

Bundan sonrasý ‘normalleþme’ sürecidir.

Muhatabý olan kadýnlara kýyafetlerinin neyi temsil ettiðine dair kendi kafalarýndaki algýya göre davranma döneminin bitmesi zaman alacak. Ama bitecek.

TBMM’de baþörtülü milletvekili tabusunun olaysýz kýrýlmasýnda CHP’nin ‘engel olmamasý’ etkili oldu. ‘Yasaklarýn kaldýrýlmasýna, özgürlüðe engel olmama’nýn bir ‘pozitif deðer’ sayýlmasý belki ancak Türkiye’de görülebilecek bir ‘pozitif ayrýmcýlýk’...

29 Ekim resepsiyonunda Cumhurbaþkaný Gül bu yönde CHP’yi teþvik etmiþti; CHP de dün bunun karþýlýðýný verdi.

CHP bu kararý kolay almadý. Hafta baþýnda Genel Baþkan YardýmcýsýFaruk Loðoðlu’nun,“TBMM’nin kýlýk kýyafet geleneðinin yasalar kadar, tüzükten de güçlü olduðunu” savunarak, “TBMM’nin geleneklerine, duruþuna sahip çýkacaðýz. CHP içtüzüðün verdiði bütün imkanlarý kullanarak bunun gereðini yerine getirecektir” sözleri, ‘kürsü iþgali’ne varacak bir engelleme mesajý olarak algýlanmýþtý.

CHP Genel Baþkaný Kemal Kýlýçdaroðlu bunun üzerine özellikle kadýn milletvekilleriyle görüþtü, Meclis’e baþörtüsüyle girilmesine karþý çýkanlarý, destekleyenleri dinledi. Loðoðlu’nun sözleri üzerine baþlayan ‘CHP tepki göstersin/göstermesin’ tartýþmalarý bir anlamda tepkilerin ölçülmesi için laboratuar oldu. CHP’ye yakýn yazarlarýn ‘tepki gösterilmemesi’ne yönelik telkinleri de etkili oldu.

CHP yönetimi, ‘engelleyici olmayalým, baþörtüsü konusunda yasakçý olduðumuz imajý bize zarar verdi, yine vermesin’ anlayýþýný benimsedi. Bu da TBMM’ye sorunsuz yansýdý.

Bugüne kadar parti kararlarýnda etkin olan ulusalcý kanat bu kez ‘bekle-gör’de kalmayý tercih etti. Ancak yine de CHP Uþak Milletvekili Dilek Akagün Yýlmaz’ý Genel Kurul’a Atatürk tiþörtüyle gelmekten alýkoymadý bu.

Baþörtüsüne karþý ‘Atatürk tiþörtü’nü çýkarmanýn CHP grubunda ‘alkýþlanmadýðýný’ da not edelim.

Dünkü tablo, CHP’de de bir dönemin kapandýðýný gösteriyor. Kurumsal olarak kamuda baþörtüsü özgürlüðüne ‘engel olmayan’ CHP, baþörtülü milletvekiline de ‘engel olmayarak’ -mecburen de olsa- kendi tabusunu yýktý.

Baþörtüsü Türkiye için bir siyasal malzeme olmaktan çýktý.

Artýk hiçbir siyasi parti ‘baþörtüsüne özgürlük’le oy aramayacak, hiçbir parti de ‘örttürmeyiz’le...

Türkiye gerçek gündemlerine odaklanacak.

Ancak CHP içinde bir süre daha ‘cumhuriyetin kazanýmlarýný koruyamamak’ tartýþmasý olacak. Ulusalcý kanat Kýlýçdaroðlu yönetimini suçlayacak, belki bunu ‘bu konuda olan oldu, baþka konularda bizim sözümüz geçsin’ baskýsý için kullanacak.

Ama CHP de bu tartýþmalarý, siyasi kavgalarý yaþayarak normalleþecek...

TBMM kulislerinden bir baþka not da ‘kravat’ üzerine.

TBMM Genel Kurulu’ndan çýkan bazý milletvekilleri kuliste, kravata eskiden ‘boyun baðý’ denildiðini hatýrlatarak, “Batýlý siyasetçiler boyunlarýndan baðlanmadan daha rahat siyaset yapabiliyorlar” göndermesinde bulundu.

Sýradaki kýyafet açýlýmýnýn ‘kadýn milletvekillerine pantolon izni’ olduðunu TBMM Baþkaný Cemil Çiçek açýkladý bile; “Bugün de gelebilirler” dedi.

Bugün ‘yarý þaka-yarý ciddi’ yapýlan bu þikayet belki yakýnda erkek milletvekillerini de ‘boyun baðý’ndan kurtarýr, kim bilir...