CHP’deki çete ve medya ahlakı!

CHP içinde bir çetenin bulunduğu iddiası bana ait değil. 

Gençliğinden beri CHP’li olan, 16 yıl CHP milletvekilliği/grup başkanvekilliği yapan ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olan İnce’ye ait.

Bir CHP’linin Külliyeye gizlice gittiği, cumhurbaşkanıyla görüştüğü ve cumhurbaşkanının kendisine CHP’ye genel başkan olması gerektiğini, aday olması halinde destekleyeceğini söylediği şeklindeki yazı sonrasında yaşandı bu gelişme.

***

Kılıçdaroğlu da bir TV programında gideninkim olduğunu bildiğini ama adını açıklamayacağını söyledi. 

Malum yazar baskılar sonunda o CHP’linin İnce olduğunu haber kaynağının önce Külliyeye yakın biri sonra da bir gazeteci olduğunu açıkladı. Kaynak gazeteci de haberi bizzat Kılıçdaroğlu’na doğrulattığını söyledi. 

İnce bu olayın kendisini ‘sarayın adamı’ yaftasıyla vurmak için CHP içinde kurulmuş bir kumpas olduğunu söyleyerek bu kumpası parti içinde bir çetenin tertip ettiğini ilan etti. 

Aslında açık açık Kılıçdaroğlu’nu da suçlamış oldu!

***

Öte yandan bu kumpas ‘CHP’nin iç işlerine karışıyor’ gerekçesiyle Başkan Erdoğan’ı da hedef almaktaydı.  

Başkan Erdoğan meydan okuyunca da Kılıçdaroğlu özür dilemek yerine her zamanki gibi konuyu değiştirmeyi tercih etti. 

Böylece bu olayın ilk kaybedeni hemen belirtelim kikasaba politikacısı düzeyindeki siyaset tarzıyla ana muhalefet partisini yönetmeye çalışan daha doğrusu yönetemeyen Kılıçdaroğlu oldu. 

Oysa, erdemli siyasetçiler bu durumda hemen istifa ederler. 

Ama öyle görülüyor ki bizzat CHP’lilerin FETÖ’ye teslim olduğunu ve içinde bir çetenini bulunduğunu söylediği CHP’yi çetin bir kurultay bekliyor.

Bundan sonrası CHP’lileri ilgilendirir. Ne halleri varsa görsünler!

***

CHP karıştı karışmasına da, karıştıran bir gazeteci olunca ister istemez kaybeden ikinci taraf medya oluyor. 

Meslektaşlarımızın bu kirli oyunlara alet olması bizlerin itibarını da sarsmıyor dersek doğruyu söylememiş oluruz. 

Kimsenin taraf olmasını ben kınamam, çünkü ben de tarafım.

Mesele taraf ya da yandaş olup olmamak değildir. Mesele dürüst ve adil olmaktır. 

Desteklerken de muhalifleri eleştirirken de doğruyu söylemek ve yazmak, kimseye haksızlık etmemek gerekir.

***

Ülkenin en yüksek mevkiine girip çıkan bir siyasetçi hakkında kılı bin yararak hareket etmek lazım gelir. 

Yoksa anında böyle tekzibi yersin rezil olursun. 

Sadece rezil olmazsın, desteklediğin tarafa da en büyük zararı vermiş olursun. 

Bu olayda CHP’ye en büyük zararı kim vermiştir? 

Elbette ki, CHP’yi destekleyen Sözcü gazetesi vermiştir.

***

Aslında bu olayın asparagas olduğu ortaya çıkınca hem Kılıçdaroğlu’nun hem de o yazıyı yazan malum yazarın istifa etmesi gerekirdi. 

Ama ikisi de hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlar. 

Kılıçdaroğlu muhtemelen bugün grup toplantısında yine esip gürleyecek. 

Malum yazar hâlâ gazetenin birinci sayfasından asıp kesiyor! 

E, şimdi vatandaş bu medyaya ve siyasetçiye nasıl güvensin?!