CHP-HDP el ele mücadelede!

PKK terör örgütüyle bağlantıda olduğu gerekçesiyle yargılanan ve halen cezaevinde bulunan HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş 17 Mart 2015 günü grup toplantısı için kürsüye çıktığında üzerinde çalışıldığı anlaşılan bir cümleyi müstehzi bir ifadeyle üç kez okudu:

Seni başkan yaptırmayacağız!  

Seni başkan yaptırmayacağız!

Seni başkan yaptırmayacağız!

"Sen" dediği 13 yıl boyunca girdiği her seçimden oyunu artırarak çıkan ve 2014 Ağustos'unda Cumhuriyet tarihinde bir ilk olmak üzere doğrudan halk oyuyla ve ilk turda Cumhur'un Başkan'ı seçilen Recep Tayyip Erdoğan'dı.

"Biz" bir gizli özneydi.İçini kimlerin doldurduğu kısa sürede netleşti: PKK + FETÖ + DHKPC + DEAŞ + Bölgeyi ve Türkiye'yi karıştırmak için yerli uşaklar ve taşeronlar satın alan küresel güçler ve onların emrindekiler.

Erdoğan hedef tahtasına konuldu. İftira, karalama, şeytanlaştırma başladı. Sultan, diktatör, Yezit vesaire dediler.

7 Haziran seçimlerine gidilen süreçte HDP ile eş zamanlı olarak PKK yöneticileri, terör destekçisi yerli ve yabancı gazetelere konuştu ve Erdoğan üzerinden Türkiye'yi tehdit etti. Yerelde ise bölge halkı canıyla, malıyla, çoluk çocuğuyla korkutuldu.

Sahada şu aşikardı: PKK hiç bir HDP'liye dokunmuyordu. Bölgede tabeladan başka varlığı olmayan CHP'ye de dokunmuyordu. Ama AK Partili yerel siyasetçiler PKK tarafından kaçırılıyor, tehdit ediliyor, evlerine dükkanlarına zarar veriliyordu.

7 Haziran'dan sonra CHP'li ve HDP'li vekiller "birlikte iyi salladık" kutlaması yaparkenPKK da -vaktin geldiğini düşünmüş olmalı ki-ateşkesi bozdu ve hendek terörünü başlattı. 

Sonrası malum. 15 Temmuz 2015'te PKK'nın halk savaşı, HDP'nin özerklik ilanıyla başlayan terör süreci 15 Temmuz 2016'da FETÖ darbe-işgal girişimiyle yükseltildi.

HDP'nin dilinden düşmeyen "mücadeleyi yükselteceğiz" cümlesini şimdi CHP'liler dillendiriyor.

HDP'nin iki yıl çiğneyip tükürdüğü kanlı"seni başkan yaptırmayacağız" sakızı, anayasa değişiklik teklifiyle ilgili müzakerelerin başladığı Ekim başından beri CHP'nin ağzında

Hükümet sistemi değişikliğini şahıslaştırma siyaseti ikinci el bir söylem çünkü. Nitekim CHP PM düşünüp taşındı ve terörden tutuklu Figen Yüksekdağ'ın kullandığı "Türkiye'yi size böldürtmeyeceğiz" cümlesini resmi söylem olarak ilan etti.

Milli egemenliğin temsil makamı Meclis'in ülkenin bir ihtiyacı hakkında çalışma yapıp halkın önüne getirmesini kan dökülür, iç savaş çıkar, bedeli ağır olur cümleleriyle engellemeye çalışıyor CHP. Genel başkanın ağzından! HDP'nin bıraktığı yerden alarak!

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, terör örgütlerine bahane buluyor, "başkanlık tartışmaları yüzünden ülke kan gölüne döndü, iç savaş kaçınılmaz" diyebiliyor. Ülkeyi işgale kalkışan FETÖ'yü, katliama hazırlanan PKK'lıları, terör propagandası yapan HDP'lileri, suç mahallinde yakalanan DHKP-C'lileri savunmak CHP'ye kalıyor. Selin Sayek Böke gibi isimler "OHAL Türkiye’ye değil AKP’ye lazım" türünden sözlerle terör örgütlerine perde oluyor.

IsrarlaFETÖ’cüleri değilFETÖ ile mücadele edenleri suçluyor Kılıçdaroğlu!

FETÖ'ye kızmıyor Kemal Bey, OHAL'e kızdığı kadar.

CHP'nin kahir ekserisi AKP rejim değişiyor iddiasıyla pasif kara propaganda yaparken, Gezi'den beri her türlü sokak eyleminin baş eylemcisi payesini kimselere kaptırmayan CHP'liler yine en önde.

Ezcümle: CHP ve HDP anayasa değişikliğine karşı aynı argümanları kullanıyor. Ama CHP bu konuda daha ezberci ve tekrarcı. HDP dilinden düşen sloganlara laiklik vurgusu yaparak işin kolayına kaçıyor.

CHP'nin 133 sandalyesi var ver ilk turda "hayır" 134'de kaldı malum.

59 üyeli HDP ise "hayır" oyu kullanmıyor. 12 vekilden 10'nun terör suçundan tutuklu, 2'sinin terör suçundan firari olduğu bilgisinin bu vesileyle dolaşıma girmesi istenmiyor anlaşılan.

Belki de PKK'nın döktüğü kanın "hayır" oylarına sıçraması zımni bir kararla önlenmek isteniyordur.