CHP-HDP izdivacýnýn acý meyveleri

CHP kendisini ulusalcý, Kemalist, sol, modern, çaðdaþ, Batýcý gibi terimlerle ifade edegelen bir siyasi parti... 

HDP ise kendisini etnik milliyetçilik temelinde tanýmlýyor. 

Birinin solculuðu devletçi-ulusalcý anlayýþýn kendince bir tezahürü, diðerininki Marksist-Leninist ideolojinin kendince bir türevi... 

CHP geçmiþten bu yana kendisini ‘devlet’in bir parçasý, ‘devlet partisi’, devletçi zihniyetin temsilcisi gibi gördü. 

HDP ise devlet’i azýlý düþmaný ve karþý kutbu olarak konumlandýrmaktan geri durmadý. 

Geleneksel CHP üniter yapý hassasiyetine sahipti, geleneksel HDP çizgisi ise özerklik ve baðýmsýzlýk fikrine kilitlenmiþ bir anlayýþta.  

Biri sosyolojik taban olarak parlak yaþam þartlarýna sahip olan þehir elitlerini kendisine yakýn görüyor, diðeri daða varan iliþkilerden ve kýrsallýktan besleniyor. 

Geçmiþten bu yana siyaset tarzý, ideolojisi, sosyolojik tabaný ve dünya görüþü olarak birbirine çok uzak gibi görünen iki partinin giderek birbirine yaklaþmasý hem paradoksal, hem patolojik bir durumdur. 

Bu yakýnlaþma zihniyet ve deðer dünyasý açýsýndan yaþanan bir benzeþme hali midir, yoksa ortak hedefler ve ortak düþmanlar çerçevesinde gerçekleþen bir geçici iþbirliði hali midir? Veya bu partileri harekete geçiren muharrik güç mü ortaktýr? 

CHP ile HDP’nin kesiþme noktalarý ve rekabet alanlarý yok deðil. CHP Alevileri, HDP Kürtleri kendi mahallesi olarak görürken Alevi Kürtler tabii rekabet alanýný oluþturuyor. Özellikle Tunceli’deki siyasi çekiþme bunun en ateþli örneði... 

Bu iki partinin ortak düþmanlarý ve nefret alanlarý da var. Ýkisinin de ideolojik nüvesi saðcýlýðý, geleneði, maneviyatý, muhafazakârlýðý büyük bir sorun olarak görüyor. 

CHP ile HDP’nin son dönemdeki yakýnlaþmasý “ortak düþmana karþý dostluk” temelinde þekilleniyor ve iki alanda kendisini gösteriyor: 

Birincisi, siyaset zemininde AK Parti’yi devirmek için her türlü ideoloji, görüþ ve kesimle iþbirliðine gitmek...

Ýkincisi, sokak zemininde AK Parti’yi devirmek için her yolu ve eylemi mubah görmek...

Gezi olaylarýnda HDP/PKK kitlesi devam eden çözüm süreci sebebiyle aktif ve yoðun bir destek sergiliyor görünmekten kaçýndý. 

Kobani olaylarýnda da CHP, bölgede bir gücü olmadýðýndan ve olaylar bölgesel kaldýðýndan istediði aktif desteði veremedi. 

FETÖ’nün 17/25 Aralýk kumpasýndan sonraki hamlelerinde ise hem HDP, hem CHP ayný safta yer aldýlar, hararetli þekilde her adýmýn savunucusu oldular. 

FETÖ’nün düðmesine basan irade, eþzamanlý olarak bu iki partiyi de harekete geçirdi.

Þimdilerde de bu iþbirliðinin zaman, zemin, yöntem, þekil tanýmadan her alanda sürdüðünü görüyoruz. 

CHP Ýstanbul Ýl Baþkaný etrafýnda süren tartýþmalar, bu profilin yeni dönemde arzulanan iþbirliði için ne kadar uygun olduðunu gösteriyor. 

CHP’nin bu profilde bir kafa yapýsýna savrulmasý veya her alanda her yolu mubah gören bir tavýr içinde olmasý, geleneksel CHP tabanýný/teþkilatlarýný rahatsýz etmez mi?

Normalde etmesi gerekir. Ancak son dönemdeki seçimlerde CHP’nin en karþýt çizgideki siyasi zihniyetlerle ayný safta yer aldýðýný ve bunun bu tabaný rahatsýz etmediðini görüyoruz. 

Erdoðan düþmanlýðý ve “AK Parti gitsin de nasýl giderse gitsin” yaklaþýmý, tek ve en önemli amaç haline gelmiþ.

En Ýslamcýsýyla da, en Komünistiyle de, en Kürtçüsüyle de bir araya gelmeyi bir sorun olarak görmüyorlar. En antidemokratik, en çatýþmacý, en kaotik yöntemlerden rahatsýzlýk duymuyorlar. 

O kadar güçlü bir takýntý hali var ki, içeride yaþanmasý gereken çatlamalarý, kýrýlmalarý, küsmeleri, sorgulamalarý devre dýþý býrakýyor veya te’hir ediyor. AK Parti’nin bir türlü yenilememesi ise bu takýntý halinin daha nevrotik bir hal almasýný saðlýyor. Gözler ne il baþkanýný görüyor, ne farklý ideolojiden birinin aday yapýlmasýný…