Parti, bir kez daha kurultay hesaplarýna girecektir... Bir takým sesler çýkacaktýr... Hatta, özellikle Doðan Grubu’nun kalem sahipleri “bununla da olmadý, bir baþka lidere ihtiyaç var” diye CHP’nin içini karýþtýrma operasyonlarýna baþlayacaktýr... Sonunda -belki de- bir kaset kumpasý sonucu liderlik koltuðuna oturmuþ Kýlýçdaroðlu gidecek, bir baþkasý gelecektir...
Ayný kalemler, yeni gelenle partide büyük bir dinamizm doðduðunu, yapýlacak ilk genel seçimde AK Parti karþýsýnda kazanýlacak zafer için hiçbir engel kalmadýðýný söyleyeceklerdir...
Yani... Bitmek bilmeyen bir yalan kýsýr döngüsünü tekrar ýsýtacaklardýr...
Ben sana, iþin gerçeðini anlatayým CHP’li arkadaþ, bundan sonra ekranlara çýkýp “AK Parti yüzde 40 alsýn, ben istifa ederim” diye sana yalan umutlar daðýtan sözde akademisyenlere falan kulak asmaz, partinin geleceði için daha akýlcý formüllere yönelebilirsin...
Çünkü... Türk demokrasisinin güçlü bir iktidar kadar, ne yaptýðýný bilen, hedeflerini net olarak ortaya koymuþ, HDP ile “paralel yapý” arasýnda yalpalamayan güçlü bir ana muhalefet partisine de ihtiyacý var!..
Haritayý aç ve düþünmeye baþla...
Lafý uzatmayacaðým... Metropollerdeki geleneksel oy depolarýndan saðladýðý desteði sürdüren CHP’nin, güneydoðu-doðu- iç Anadolu-Karadeniz bölgelerinde ortalama yüzde 10 oy tabaný yakalamadan iktidar þansý yoktur! Seçim sonucu haritasý her þeyi ortaya koyuyor. Pek çok kritik bölgede yüzde 1-5 arasýnda oylarda kalan bir partinin “ulusal” deðil, “bölgesel” kimliði var demektir ve bu kimlik o partiyi 100 seçim de geçse iktidara taþýmaz. Siyasi sloganlardan deðil, matematikten söz ediyorum ve bilim, siyasetin de sýrtýný dayayacaðý tek unsurdur.
Köþe yazýlarýnda “2 Kasým sabahý yeni bir güne uyanacaðýz ve bu kabus bitecek” diye siyaset bilimi açýsýndan “boþ” ve “dikkate alýnmayacak” laflar söyleyenler sana bu gerçekleri aktarmaz, bu görev yine bana düþtü, söyleyeyim: CHP, yüzde 1-5 arasýnda oy aldýðý seçim bölgelerinde oy oranýný yüzde 10’lara taþýmadýkça, býrakýn iktidar olmayý, güçlü bir ana muhalefet partisi olamaz.
Sistem AK Parti’ye aðýr görev verdi...
Ömer Çelik, seçim sonuçlarýný deðerlendirirken çok önemli bir noktanýn altýný çizdi: Seçmen, yaþanýlan bu ortamda, AK Parti’ye sürekli kendini yenileme, hatta, seçmenin beklediði muhalif ruhun bu partinin bünyesinde þekillenmesinin de görevini vermiþ durumda...
AK Parti, özellikle, HDP ile yaþadýðý bölgesel mücadelede tek baþýna kalmanýn, CHP gibi bir partinin ayný bölgede varlýðýný göstermemesinin zorluðunu iliklerine kadar yaþadý.
Seçmen, yüzde 50 oy vererek AK Parti’ye büyük destek saðladý ama ayný zamanda, tercihlerindeki kýrýlganlýðý 7 Haziran’da sergileyerek bu partinin omuzlarýna “hataya sýfýr tolerans açan” büyük bir sorumluluk yükledi. Doðal olarak iktidar partisinin gözleri, Türkiye’nin hedeflerine kilitlenmiþ, güçlü bir muhalefet arýyor!.. O muhalefet, kendisinin hata yapma olasýlýðýný düþüreceði için bunu istiyor.
Sonunda muhalefet de bize kalýrsa...
Ýçinde bulunduðum medya grubu, Türkiye’nin karþýlaþtýðý en korkunç kumpas sürecinde dik durarak sonu korkunç bir senaryoya baðlanmýþ bu sürecin kýrýlmasýnda önemli rol oynadý. Biz, bunu, bir partiye baðlamadan “milli duruþ” olarak niteledik ve ayný duruþu sergileyecek bütün siyasi görüþlere de göstermekte kararlýydýk. Ermeni lobisini AÝHM’de alt eden Vatan Partisi lideri Doðu Perinçek’i Moderatör Gece’de misafir ederken tek düþüncem buydu...
Seçimden hemen sonra, aylardýr, “PKK bir terör örgütüdür” diyememiþ bir siyasi kadroyu parlatan meslektaþlarýn hýzlý “u-dönüþlerini” görünce Nabi Avcý’ya þunlarý söyledim: Korkarým bu iþ böyle giderse, partinizin millete verdiði vaatlerin takipçisi olmak, hatta yeri geldiðinde muhalif kesimin sesine tercüman olmak yine bize düþecek...
Güldü, “Ýyi de olur, yerinde uyarýlara bu dönem her zamankinden çok ihtiyacýmýz olacak” diye cevap verdi.
Þimdiden söyleyeyim, Allah saðlýk verirse, 4 yýl boyunca, 1- Sivil/demokratik/çoðulcu yeni anayasa, 2- 2023 Yeni Türkiye Sözleþmesi’nin yerine getirilmesi, 3- Kamu Yönetiminde Þeffaflýk Programý’nýn hayata geçirilmesi, 4-Ekonominin “rant” deðil, AR-GE destekli “üretim” ekonomisine geçiþ süreci, 5- Hukuka sarsýlmýþ güvenin yeniden tesisi konularýný takip edeceðim.
Burada bir gecikme veya sarsaklýk olursa, Sayýn Davutoðlu kusura bakmasýn...