CHP’nin günümüzde ardý ardýna seçim kaybetmesi karþýsýnda belki de ilk merak edilecek nokta, partinin önde gelen yöneticilerinin 1950 öncesindeki duygu ve düþünceleri olabilir.
Elbette CHP içinde 1950 seçiminin kaybedilebileceðini düþünen bir grup vardý. En azýndan sonuçtan kesin olarak emin deðillerdi. Ýsterseniz iþe bizzat Ýsmet Ýnönü’den baþlayalým: 1949 yýlýnýn Ekim ayýnda Ýnönü, oðlu Erdal Ýnönü’ye yazdýðý bir özel mektupta, “gelecek sene seçimi kazansak da, kazanmasak da, umurumda deðil” diyordu. 1950 yýlýnýn Mart ayýnda da, “ne netice olsa memnun olacaðým” þeklinde yazmýþtý. ‘Netice ne çýkarsa þeref bizimdir... Kazansak da, kaybetsek de... Hiçbir endiþem yok...” demekteydi. Nisan ayýnda da, “neticeyi sükûnet ile bekliyoruz” demiþti. Ayný ay içinde bir baþka mektubunda da, “Netice ne olursa olsun, annen ve kardeþlerin iyi ve keyifli karþýlamaya kendimizi tamamiyle hazýrladýk. Senin de tabiî ve feylosofça karþýlayacaðýna eminim.” diyordu. En sonda da duygularýný þöyle ifade etmiþti: “Adaylarýn tesbiti çok üzüntülü oldu. (...) Daha sürprizlisi seçimde meydana çýkacak. (...) Çoðu gitti, azý kaldý. Herkes merakta...”
‘Kaybedeceðini sanmýyordu’
Metin Toker, Nihat Erim’in seçimin kaybedebileceðine iliþkin görüþlere sahip olduðunu belirtmekle birlikte; CHP’nin iktidarý muhafaza edebileceðini sandýðýný yazýyor. Gerçi bizzat Ýnönü, kaybetme ihtimalinden söz ediyor ve yakýn çevresini bu konuda alýþtýrmaya çalýþýyordu; ama yine Toker’e göre, “kaybedeceðini de pek sanmýyordu.” Ama kaybetmeyi de göze almýþtý. Toker de, Ýnönü’nün Nihat Erim’i Baþbakan adayý olarak seçtiðini yazmakla birlikte; CHP genel baþkanlýðý için önce Hüseyin Cahit Yalçýn’ý düþündüðünü ve hatta bu konuda ona bizzat Erim ile haber göndererek onayýný istediðini de yazýyor. Yalçýn, öneriyi kabul etmiþse de; Ýnönü’nün yakýn çevresi, bizzat Þükrü Saraçoðlu ile Hilmi Uran, bu öneriyi þiddetle reddetmiþti ve sonunda öneri geri alýnmak zorunda kalýnmýþtý. Diðer yandan, Toker, Ýnönü’nün seçimi kaybetme fikrine ailesini de alýþtýrmak istemesini vurguluyor.
‘Sürpriz’ mi oldu?
Kasým Gülek ise, 1984 yýlýnýn hemen baþýnda, bir mülâkat sýrasýnda, Ýnönü’nün olsun, yakýn çevresinin olsun, seçimde yenilgi beklemediklerini kendi izlenimi olarak aktarýyor. Nihat Erim de, seçimden hemen önce, Mart ayýnda basýna yaptýðý bir açýklamada þöyle demiþti: “CHP’nin görüþü þudur: Vaziyetimizi 1947, 1948 ve 1949 ile mukayese edersek [karþýlaþtýrýrsak], CHP lehine bir inkiþâf [geliþme] vardýr. Umumî kanaat [genel kaný], CHP’nin yeni Meclis’te büyük bir ekseriyet [çoðunluk] saðlayacaðýdýr.”
Avni Doðan ise, aksine, bizzat Ýnönü’nün kendisine CHP’nin seçimi kaybedebileceðini söylediðini aktarýyor. Hatta CHP’nin iktidarý yitirmesi ihtimaline karþý, Ankara’da bazý karýþýklýklarýn çýkabileceðinden endiþe eden Ýnönü, Doðan’dan, Ankara valisi olarak, her türlü ihtimali düþünerek, güvenlik önlemleri almasýný istemiþti. Ýnönü, alýnan önlemler konusunda ayrýntýlý bilgi sahibi olmayý da talep etmiþti. Hilmi Uran, yýllar sonra anýlarýnda þunlarý yazacaktýr: “Ýddia edilebilir ki, 1950 seçimlerini kazanmýþ olmaya da, onlarý kaybetmeye de, Ýnönü kendini önceden hazýrlamýþ bulunuyordu. Seçimler kazanýlsaydý, bu hâl onun için bir sürpriz olmayacaktý. Nitekim seçimlerin kaybedilmiþ olmasý da, onun için bir sürpriz olmamýþtý.”
‘Kazanacaðýz sanýyorduk’
Hilmi Uran, anýlarýnda, “Biz Cumhuriyet Halk Partisi’ne mensup mebuslar olarak, bazý vilâyetlerimiz hariç olmak üzere, 1950 senesi için de seçimi kazanacaðýmýz ihtimalini galip [yüksek] görüyorduk” diyor. Uran’ýn ifadesi ile “yaptýðýmýz ve yaptýrdýðýmýz temaslar, aldýðýmýz haberler ve edindiðimiz intibalar, bize bu ümidi veriyordu.”
Uran, þöyle devam ediyor: “Bununla beraber, elbet kazanmamak ihtimalini de derpiþ etmiyor [göz önünde bulundurmuyor] deðildik. Burada diðer arkadaþlar nam ve hesabýna bir þey söylemek istemem. Fakat mesela ben seçimlerde Adana’yý çok saðlam bulmakla beraber, kazanmamak ihtimalini de daima göz önünde bulunduruyordum. Mamafih içimizde yine sayýn Ýnönü idi ki, kendisini her iki ihtimalin tahakkuk ve tecellisine göre çok esaslý hazýrlýyor ve her iþinde olduðu gibi, seçimler iþinde de, müsbet ve menfî ihtimaller için hesaplý bulunuyordu. Ýnönü, seçimi parti olarak kaybedersek, Cumhurreisliði köþkünü derhal tahliye edebilmek için çok daha önceden kendi köþkünde lüzumlu hazýrlýklarý yapmýþ ve ailesi efradýný da böyle bir ihtimale karþý fikren ve ruhen hazýrlamýþtý. Bir nevi telkin ile bizi de böyle bir ihtimale alýþtýrmýþ olmak için bu tedbirlerden zaman zaman bizlere de bahsederdi. Artýk onun için seçim kaybý þaþýrtýcý bir hâl olmayacaktý.
Öte taraftan, seçimi kazanmamýz ihtimaline karþý da fikren hazýrlýklar yapýyor; mesela, büyük ve lüzumlu ekseriyetle iktidara gelirsek, rejim teminatýný ve anayasa tadillerini [deðiþikliðini] ele almak istiyor; zannederim ilerideki hükûmet reisliði için de sayýn Erim’i düþünüyordu. Sonra, artýk bu defa parti ile büsbütün alâkasýný keseceðini ve sadece Cumhurreisliði sýfatýný muhafaza edeceðini söyleyerek, beni parti genel baþkanlýðýný kabule rýzaya çalýþýyor ve bana da iltifatta bulunuyordu.”
Rýfký Salim Burçak ise, Saraçoðlu’nun Meclis’te üçte iki oranýnda bir çoðunluk saðlayacaklarýna inandýðýný yazýyor. Burçak’a göre, Cevat Dursunoðlu ise, en az 300 milletvekilliði bekliyordu. Faik Ahmet Barutçu, anýlarýnda, seçim gecesinde CHP merkezindeki görevlileri “pek umutlu bulmadýðý”na deðiniyor. Bununla birlikte, o gece herkesin iyimser olduðunu da belirtiyor. Burçak ise, CHP yöneticilerinin seçimi kazanma konusundaki iyimser beklentilerine karþýlýk, “Ýsmet Ýnönü[‘nün] durumu daha gerçekçi bir açýdan” gördüðünü ve “partisinin seçimleri kaybetme ihtimalini de hesaba” kattýðýný yazýyor.
SEÇÝM KAYBININ ARDINDAN YAZILANLAR
Uran, anýlarýnda, seçimi kaybetme nedenleri üzerinde pek kýsa durmayý tercih ediyor: “Halk çoðunluðunu teþkil eden ayrý ayrý her zümrenin, karþý tarafta bizden daha iyi bir hükûmet bulacaðýna inandýrýlmýþ olduðunu ve daha iyi bir hükûmete kavuþmuþ olmak için de, pek haklý olarak, seçimlerde bizi ihmal etmiþ bulunduðunu söyleyip geçmek, daha iyi olur sanýrým...” Barutçu ise, anýlarýnda, seçimin yitirildiði gece, Çankaya köþkünde Baþbakan Þemsettin Günaltay’ýn yeni iktidarýn altý ay bile ülkeyi yönetemeyeceðini söylediðini ve Ýnönü’nün de yenilginin sorumluluðunu üzerine almakla birlikte, bir yýl içinde yeniden CHP’nin duruma hâkim olacaðýný ileri sürdüðünü açýklýyor. Ýnönü’ye göre, DP iktidarý o kadar güçsüz olacaktý ki, CHP ile bir koalisyon kurmayý önereceklerdi. Ama Ýnönü, bu öneriyi reddetmek gerektiðini de belirtmiþti. Barutçu, seçim gecesinde Çankaya köþkünde Ýnönü’nün “çok kederli ve dolgun” olduðunu gözlediðini yazýyor.
CHP’NÝN RESMÎ AÇIKLAMASI
CHP’nin 16 Mayýs’ta teþkilâtýna yayýnladýðý beyanname, seçimi yitiren iktidarýn, parti örgütüne yönelik ilk bildirisi niteliðindeydi: “Partimiz son [Türkiye] Büyük Millet Meclisi seçimlerini ve bunun tabiî neticesi olarak iktidarý kaybetmiþtir. Bu bir vakýadýr ve halk iradesine dayanan rejimlerde milletin iktidar deðiþtirme suretinde daima tecellisi beklenebilen ihtimallerdendir.
Belirtmek isterim ki, partimizin böyle bir durumla karþý karþýya kalmasýnda, küçük, büyük teþkilâtýmýzýn ve oralarda çalýþan arkadaþlarýmýzýn bir taksiri [suçu] olduðunu kat’îyetle düþünmemekteyiz. Bilakis, onlarýn seçime takaddüm eden [rastlayan] günlerde ve bilhassa halkýmýzý tenvir ve irþad [uyarý ve aydýnlatma] vazifesinde canla, baþla çalýþtýklarýna ve kendilerine bu yüzden teþekkür borçlu olduðumuza kanaatimiz vardýr.
Partimiz bundan böyle yeni bir çalýþma devrine girmiþ bulunmaktadýr. Biz bu sahada da memleketimize ve milletimize geniþ hizmetler saðlayarak, halkýmýzý tenvire devam edeceðiz ve muhalefette çalýþarak, memlekete bu sahada da hizmet saðlamanýn þerefli örneðini vereceðiz. Bu itibarla arkadaþlarýmýn hiçbir fütur [gevþeklik] getirmeksizin, bu yeni duruma da intibak etmeyi [uymayý] bilmesini ve iktidarý kaybetmiþ olmanýn hiç kimseye küskünlüðünü izhara hakkýmýz olmadýðýný düþünerek, parti baþkanýmýz Ýnönü etrafýnda mütesanid [toplanmýþ] bir kitle halinde, geniþ yürekle, memleket ve millet hizmetine ve parti vazifesine devam etmesini rica eder, gözlerinizden öperim.” (Ýsmet Ýnönü)
ÝNÖNÜ: NEDEN KAYBETTÝK?
Seçimlerin kaybýndan sonra Ýnönü, oðlu Erdal Ýnönü’ye þunlarý yazacaktýr: “Niçin kaybettik? Ýnsaflý, insafsýz bin bir sebebi var. Fakat en baþta geleni, deðiþiklik arzusudur. Bu da milletlerin hem masum, hem tabiî bir arzularýdýr. En sýkýntýlý zaman, kaybolmuþ bir seçimden sonra geçen bir haftadýr. Þimdi bu bitti. Ýki gün sonra yeni Cumhurbaþkaný ve hükûmet seçilecektir. (...)
Bu bir hafta, çok þükür, sarsýntýsýz geçmiþtir. Beþ seneden beri politikacýlar benim için nasýl bir düþmanlýk havasý yaratmaya çalýþtýlar, bilirsin... Seçimin neticesini alýr almaz, her yerde bize karþý sempati duyulmaya baþladý. Hatta yanlýþ bir þey yapýldýðý hissinin halkta göründüðünü söyleyenler bile var. Bunlarýn ehemmiyeti yalnýz bir noktadadýr: O da Ýnönü ailesine karþý düþmanlýk telkini muvaffak olmamýþtýr. Ýtibarýmýz içeride, dýþarýda artmýþtýr. Taþýdýðýnýz adla haklý olarak iftihar edeceksiniz.
Bu seçim, memlekette yeni bir hayat tarzý kurmak için giriþtiðimiz teþebbüste ne kadar ciddî ve samimi olduðumuzu ispat etmiþtir. Memleket için, hepimiz için þeref olmuþtur. (...) Keyfimiz yerinde... Muhalefet lideri olduðumu ve CHP’nin baþkanlýðýný üzerime aldýðýmý ilân ettim. Çok þükür, memleketimizin itibarý yerinde, bizim itibarýmýz yerinde... Yeni bir devrin çalýþmalarýna baþladýk. Her þey anlaþýlacak, her þey iyi olacak...”