Ankara’da ilk Meclis binasý önünde yapýlmak istenen ve CHP’nin planladýðý gibi gerçekleþmeyen Cumhuriyet kutlamalarýný bir prensip meselesi olarak deðerlendirmek mümkündür. ‘Ýzin verilse iyi olurdu’ veya ‘verilmemesi iyi oldu’ veyahut da ‘izin vermemek daha büyük sorunlara yol açtý’ gibi bakýþ açýlarý ayný zamanda bir siyasal fayda tartýþmasýdýr. Ancak, hadisenin seyri gösterdi ki ortada izin meselesini aþan bir siyasal çatýþma vardýr.
Her þeyden önce CHP, Ankara Valisi’nden saygý görmeyi hak ediyor. Yaþanan arbedeye raðmen, en azýndan CHP Genel Baþkaný ve heyeti en azýndan saygýsýzlýk görmemiþ. Ortaya yeterince arbede görüntüsü çýktýðýna göre CHP açýsýndan en iyi “siyasal” sonucun böylelikle elde edildiði de söylenebilir.
Kavga-gürültü ve bol bol fotoðraf... Güzel!.. Güzel de CHP ile Cumhuriyet arasýndaki iliþki bundan ibaret midir?
CHP Vali’den saygý görmeyi hak ediyor. Peki, Cumhurbaþkaný’ndan baþlayarak bütün Cumhuriyet kurumlarý CHP’den saygý görmeyi hak etmiyor mu?
Cumhuriyeti sevmek, Köþk’te bir CHP’li veya CHP’nin istediði bir isim olmayýnca Çankaya’yý protesto etmek yok saymak mýdýr?
Sonuncusu dahil 29 Ekim resepsiyonlarýna katýlmamak.
23 Nisan’daki Meclis resepsiyonlarýný protesto etmek.
Anayasa deðiþikliði oylamalarýndan kaçmak.
Cumhurbaþkaný Meclis’e geldiðinde çocukça saygýsýzlýklar yapmak.
CHP, Cumhuriyet’e, cumhura, Meclis’e saygýsýzlýðýný göstermek için hiçbir fýrsatý kaçýrmýyor. Bu fýrsatlarý, kendini ifade etme ve siyaset yapma biçimi olarak görüyor.
Sadece sembolik kurumlara deðil, CHP’nin kendisinden olmayan, kendisi gibi olmayan bütün seçilmiþlere karþý saygý ve sempatisi yok.
Çoðulculuk, siyasal ve sosyal hayata nüfuz ettikçe CHP’nin reaksiyonu, memnuniyetsizliði ve antipatisi artýyor. Deðiþime ayak uydurmak ve hatta zenginleþtirmek için çaba göstermek yerine endiþesini yansýtýyor. Kurucu kadrolarýn partisi olarak Cumhuriyet’in sahibi olmak zannýyla bu sahipliði millet iradesiyle paylaþmaktan korkuyor. Oysa ne CHP, Cumhuriyet’in sahibidir ne de onu paylaþýp paylaþmamak gibi bir imtiyaza maliktir.
Daha da kaygý verici olan þudur... Ani geliþen olaylar gösteriyor ki çoðu kez parti kararýyla deðil genetik olarak böyle davranýyorlar.
Mesela... Partisi Ankara’da ilk Meclis önünde kutlama yapmak için ortalýðý inletirken, il baþkaný Ýstanbul’un göbeðinde askere müdahale çaðrýsý yapýyor.
Mesela... “Mevcut” Genel Baþkan “cumhur”un baþýnýn davetini reddederken, “eski” Genel Baþkan da “cumhur”un Meclisi’nde Darbeleri Araþtýrma Komisyonu’nu terk ediyor.
Demokrasiyle “sahici” bir iliþki kurulmasý gereken alanlarda ve anlarda CHP bilerek isteyerek yok...
Geçmiþ güzel yýllarýn; yani her þeyin ve herkesin CHP olduðu dönemlerin nostaljisini yaþýyor ve paylaþmasý gerektiði gerçeðini kabul edemiyor.
Kendi seçmediði Cumhurbaþkaný, Cumhurbaþkaný deðil...
Kendi kurmadýðý komisyon, komisyon deðil...
Kendi yapmadýðý anayasa, anayasa deðil...
Kendi yapmadýðý kutlama, kutlama deðil...
Kendisini alkýþlamayan medya, medya deðil...
Hayýr.
Böyle bir þey yok. Artýk, böyle bir “cumhuriyet” de yok.