Evvelki gün sokaktan geçen CHP seçim aracının Miraç Kandilini kutlayan anonsunu duyunca sevindim. Çünkü CHP halk nezdinde dine muhalefetiyle maruftur.
65 senedir tek başına iktidar olamamasının arkasında başkaca bir faktör yoktur.
Halkın CHP’ye bakışını anlatan hadise meşhurdur.
Karadenizli bir ihtiyar kadın köy dışından elinde su kabıyla evine dönerken yoldan geçen CHP Trabzon Milletvekili Ahmet Şener arabasına alır. İnerken kadın sorar ve CHP milletvekili olduğunu öğrenince “Ben bu suyla abdest alacaktım” der ve suyu döker.
Bu hadiseyi bizzat sayın Şener anlatmıştır.
Gerçek şu ki, CHP tek parti dönemindeki uygulamalarıyla ve bugüne kadar savunduğu düşünceleriyle kendisini halka kabul ettirememiştir.
***
Sebil Yayınları’ndan geçen ay çıkan CHP’nin Günah Galerisinden Sayfalar isimli 464 sayfalık hacimli kitap bu konuları ele almış.
Tarihçi Kadir Mısıroğlu bey belgelerle CHP’yi anlatmış. Dört bölümden oluşan kitabın birinci bölümü CHP’nin İslam’ı ret ve inkarıyla ilgili tarihi belgelerden oluşuyor.
CHP’nin ‘dinler işini bitirmiş ve vazifeleri tükenmiştir’ inancına sahip olduğu (sh.19), CHP Genel Sekreterinin 1933 yılında ‘Biz otuz sene sonra gençliğin kafasını Allah ve peygamber gibi boş laflardan ve mefhumlardan kurtarmış olacağız’ dediği (20), Türklerin İslam’ı kabul ettikleri için geri kaldıkları (sh.24), din ve namus telakkisini kaldıracakları (sh.26), İslamın öldürücü bir zehir olduğu (sh.29),camileri kiliseye benzetmek istedikleri (sh.41),dini kitapların dağıtılmasını yasakladığını (sh.53), Müslüman kadınların gayri Müslimlerle evlenebilmeleri hakkında CHP’nin baskısı (sh.75), devletin dine müdahalesi ve Türkçe Kuran tilaveti (sh.86), Türkün dininin Kemalizm olduğu (sh.105), CHP döneminde dinsizliğin ilmihali mahiyetindeki kitap bastırılarak okullara dağıtılmış olması (sh.117) ve benzeri uygulamaların belgeleri birinci bölümü oluşturuyor.
***
Kitabın ikinci bölümünde CHP döneminde camilerin ve tarihi eserlerin kıyımı yine belgelerle anlatılıyor.
Camilerin kapatılacağına dair CHP döneminde çıkan kanun (sh.158), 1926-1950 yılları arasında 513 cami, 327 cami arsası ve 1070 mescidin satılmış olması (sh.163), Camide namaza izin verilmezken içki içilmesine kolaylık sağlandığı (sh.173), CHP’ye göre camilerin tehdit unsuru olduğu (sh.187) ve benzeri uygulamalar yine belgelerle ikinci bölümde anlatılmış.
Üçüncü bölüm Hak ve Hürriyetlerin imhasını konu ediniyor.
CHP’nin ırkçılığı ve kafatasçılığı (sh.255), alkolün faydalı olduğunun reklam edilmesi (sh.271), biranın çocuklara tavsiyesi (sh.272), idamların çokluğu ve darağaçları bulvarı (sh.288), imamlara yılan benzetmesi (sh.2899, CHP’nin vergi kaçırması (sh.290), İslami kisve düşmanlığı (sh.292), Rize’nin şapka giymek istememesi üzerin Hamidiye zırhlısı ile bombalanması (sh.309), 1057 sayılı kanun ile bütün resmi binalardaki tuğra ve methiyelerin kaldırılması (sh.325), yakılan yazma kitaplar (sh.329) ve Dersim katliamı (sh.370) gibi tek parti döneminin ihlalleri üçüncü bölümde belgelerle anlatılıyor.
***
Dördüncü ve son bölüm ise bugünkü CHP ile ilgili.
Bu bölümde CHP’nin yine eski anlayışında olduğu belgelendirilmiş.
Mesela CHP’li Mahmut Tanal’ın 2013’te devlet memurlarına başörtüsü takabilme imkanı veren yeni uygulamayı Danıştay’a götürdüğü (sh.426), CHP’li Pavey’in kız erkek yurtlarının birleştirilmesi teklifi (sh.428), CHP’nin lezbiyen ve eşcinseller politikası (sh.429-30), iftar vaktinde CHP’linin rakı içmesi (sh 431), Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü yasağını kaldıran YÖK başkanı Yusuf ziya Özcan hakkında dava açması (sh.435), CHP’li kadınların çarşaf yırtmasına CHP milletvekilinin desteği, CHP paralel yapı ilişkisi, Peygamber hayatının ders olmasına muhalefet (sh.462), CHP’li belediyenin 13-14 yaşındaki çocuklara prezervatif dağıtması (sh. 451) ve benzeri belgelerle CHP’nin aslında tek parti dönemindeki politikalardan vazgeçmediği oy kaygısıyla seçmene şirin gözükmek için şimdilerde dine saygılı davrandığı anlatılıyor.
***
Kabul etmek lazım ki CHP Kılıçdaroğlu döneminde halka yakınlaşmak için gayret sarf ediyor. Ama öyle anlaşılıyor ki CHP içindeki derin yapı buna direniyor. Bu hususu CHP’den milletvekili seçilip dayanamayarak istifa eden Yaşar Nuri Öztürk CHP’’den ayrılırken yayınladığı makalede CHP yönetimini, “İliklerine kadar işlemiş İslam nefreti” ve “üzerinde din dışılık Kuran dışılık örtüsü” bulunan bir yönetim olarak tarif etmişti. (2 Kasım 2003, Star Gazetesi)
CHP eski CHP olmadığını ispat etmedikçe ve geçmişteki hak ihlallerini itiraf edip değiştiğine milleti ikna etmedikçe alacağı oylarda bir artış beklemek siyasetten hiç ders alınmamış demektir.
Ne yazık ki Kılıçdaroğlu bu cesareti şu ana kadar gösteremedi.