CHP’nin hayalleri ve gerçekler!

Yerel seçimlere daha beş ay var ama sadece aday adayları değil gazeteciler de havaya girdi. Kimi köşeler bildiğin açık propaganda alanı. CHP ve HDP için adı geçen aday adaylarıyla ilgili destek yazıları yazılmaya başlandı. Gayet normal, yaşadığımız kenti kime emanet edeceğimiz konusunda oy vermekle yetinmeyebiliriz. Doğru kişi olduğuna inanıyorsak desteğimizi belli ederiz.

Bunun da çeşitleri var, moral destek, propaganda, hatta amigoluk...

Misal, “yürü be Sırrı, kim tutar seni”...

CHP’li gazeteciler çalışıyor

Mustafa Sarıgül’ün heveslileri de sökün etmeye başladı. CHP’li köşe yazarları Sarıgül ve Gürsel Tekin konusunda bölünmüş durumdalar. Ama daha çok Sarıgülcülerin kalemi şakırdıyor. Çok da gizleme ihtiyacı duymadan CHP’ye şu uyarıyı yapıyorlar; kimin iyi belediye başkanı olacağı değil kimin kazanma ihtimali olduğu önemli. Kim şeytanın bacağını kırabilir, ona bakın.

Bu açlık ve susuzluk hali çölde serap görmeye dönüşürse sonu çok daha kötü olur olabilir. CHP’li siyasetçiler iktidardan iktidar isteyecek kadar naifleştiğine göre bu tehlikeyi de hesaba katmalı CHP’li gazeteci tayfası.

Bir de güldürürken düşündüren yeni nesil siyasetçinin Sırrı Süreyya Önder hali var ki, onunla ilgili de “çekil aradan Sırrı” mesajlı bir kampanya yürütülüyor. “Önder HDP adayı olmazsa tüm oyları CHP alacak, AK Parti çarığına bakacak” naifliği. Zaten bu aklın savunucusu da gördüğüm en hayalperest gazeteci...

Ne ki insan hayal ettiği müddetçe yaşar. Kesin bilgi! Dünyayı değiştirenler hayal edenlerdir. Ama hayyallerinizi doğru girdilerle ihtimaller hesabı yaparak kurarsanız üstüne bir de dua ederseniz işte o zaman “hayaldi gerçek oldu” demek size de nasip olabilir.

Bir gün ormanda bir Şirineyle karşılaşma olasılığından daha yüksek, inanın! Sorun zaten hayalde değil, gerçekle halüsünasyonu ayıramamakta.

Gezi ruhuna el Fatiha

İstanbul özelinde en büyük hata ise “Gezi ruhu”na bel bağlamak.

Açık konuşanlar Gezi eylemi boşuna mı yapıldı demeye getiriyorlar. Akıllarına uysak Gezi’nin seçim çalışması düzeneği olduğunu düşüneceğiz. Yoksa son derece spontan, gayet masum, çiçek böcek ergenlerin “yeter söz Gezi’nin” dediği bir katarsis haliydi! O katar katar gençlerin hepsi de oy verecek şimdi.

Elini vicdanına koyan herkesin Türkiye’nin konsantre hali olan İstanbul’u gayet iyi yönettiğini itiraf etmek zorunda kaldığı Kadir Topbaş’a değil de daha “oooo piti piti karamela sebeti” tekerlemesi bitmediği için adayını henüz çıkaramamış olan CHP’ye oy verecekler. Neden mi? Çünkü Kadir Topbaş gayet iyi idare ettiği “İstanbul’u Ankara vesayetine teslim etmiş”miş.

Gezi deyip geçmeyin, ruhuna bir Fatiha okumayı da ihmal etmeyin. Oyları silip süpürecek bir ruhtan söz ediyoruz. Cumhuriyet Mitinglerinde Çağlayan’ı dolduran, 19 Mayıs’ta Şişli’den Taksim’e yürüyen Kemalist omurgaya epey bir sol örgüt şiddeti (Yüzde kaça tekabül ediyordu, bilemedim!) ekleyin, üzerine de bir kaç tutam antikapitalist İslamcı serpiştirin (iyi fotoğraf veriyor)...

Gezi ruhu İstanbul’u silip süpürecek de tek engel Sırrı Süreyya Önder. Onu da yarış dışına itebilirlerse, İstanbul’u düşürecekler. Sonrası, çorap söküğü gibi gelir zahir.

Hayaldi, gerçek olur!