Yerel seçim öncesi anlaþýlan o ki CHP, bölgesel güç birliktelikleri arayýþýna girmiþ durumda.. Daha anlaþýlýr bir dille söylemek gerekirse; Ýstanbul’da HDP ile Ankara’da Ýyi Parti ile beraber hareket edecek gibi görünüyor.. Ahmet Türk, Kýlýçdaroðlu ile gizli otel buluþmasýný anlatýrken; ‘.. ben ne dediysem Kýlýçdaroðlu onayladý..’ diyordu.. Acaba Kýlýçdaroðlu neyi onayladý?..Her neyi onayladýysa, bundan ayný gece görüþtüðü Sayýn Meral Akþener’e de söz etti mi?.. CHP, 24 Haziran seçimlerinde de, HDP ile gizli ittifak yapmýþtý. Ve Meral Akþener sandýklar açýldýktan sonra bu gerçekle yüzleþti.. Ayný yerden yeniden ýsýrýlmayacaklardýr herhalde..
Diyanet Ýþleri Baþkaný’nýn, Kadir Mýsýroðlu’nu ziyareti ile CHP, kendi kitlesini konsolide edecek bir konu yakalamýþtý.. CHP’ye oy veren hemen herkes, ziyareti yerden yere vuruyor, buradan hükümete de Diyanet’e de veryansýn ediyordu.. Fakat bir CHP’li çýktý ve ‘Trabzonlular Pontus Rum’du’ falan gibi saçma sapan laflar edip, buradan da CHP’yi hedef haline getirmeyi baþardý.. Þimdi gel de ‘hain’ imasý yaptýðýn Trabzon’dan oy iste. Ah CHP ah!..
Bir þehir efsanesi dolaþýyor. ‘Veterinerler sokak kedilerine ücretsiz bakýyor’ diye.. Söyleyeyim, öyle yaygýn bir uygulama yok.. Hasta bir kedi için Kartal Belediyesi’ni aradým. ‘Araba falan çarpmadýysa biz bakmýyoruz’ deyip kapattýlar telefonu.. Biz de alýp bir veterinere götürdük. Veteriner, tedavi sonunda, (soðuk algýnlýðý için) Bin 700 TL fatura çýkardý.. Burasý da öyle cadde üstünde, zengin züppelerin etiket olsun diye gittiði sosyete veterineri falan deðil. Mahalle arasýnda apartman dairesinden bozma bir yer.. Demem o ki, siz bakmayýn ‘sokak hayvanlarý canýmýzdýr’ diye duyar kasan romantiklere.. Karþýlýksýz hayvan seven çok az kiþiyiz bu hayatta..
Ýzlemiþsinizdir.. Ýki kadýn bir kakaolu süt kutusunu makasla kesiyor.. Ýçindeki çökeltiyi göstererek; ‘ama biz bunlarý çocuklarýmýza içiriyoruz’ diye aðlaþýyor. Sonra da o firmaya veryansýn ediyor.. Anlaþýlan, bu kadýnlarýn elindeki ürün bozulmuþ. Ýsyan,‘son kullanma tarihi gelmediði halde, nasýl bozulur?’ isyaný.. Ama ayný kadýnlar, bir süte son kullanma tarihi konabilmiþ olmasýna hiç de itiraz etmiyor.. Yani onlara göre, kutudan koyu kahverengi, akýþkan ve þekerli o sývý çýkmýþ olsaydý, ‘süt’ diye çocuklarýna içirmekte herhangi bir sakýnca görmeyeceklerdi.. Alýþtýk demek ki biz bu duruma..
Bebek bekleyenler ya da genç anneler bir heves kitapçýlara koþar ve o raflar arasýnda kendisine gerçekleri anlatacak bir kitap ararlar. Ben söyleyeyim bulamazlar.. Ýsteyene biz de bir raf dolusu iþe yaramaz kýymette anne/çocuk kitabý var.. Hepsi hikaye.. Gerçek olan ne biliyor musunuz?. Hamileliðin ilk gününden itibaren anneyi müthiþ bir imtihanýn beklediði.. Ve bu imtihan, anne son nefesini verene kadar hiç bitmiyor.. Berna Mutlu Aytekin, “Bir Anne Kolay Yetiþmiyor” kitabýnda, ‘anne olmak’ ne demek, bize onu anlatýyor.. Hep bebekleri anlatan kitaplarýn olduðu bir dünyaya sonunda ‘anne’yi anlatan bir kitabýn eklenmesi iyi olmuþ. Tavsiye ederiz.