CHP’nin Kürt Sorunu’na yaklaşımı

Erzincan Kürt Merkezi olursa Kürdistan’ın kurulmasından korkarım” İsmet İnönü.

 

Ben henüz CHP’nin Kürtlerle ilgili düşüncelerini ya da açılım süreciyle ilgili görüşlerini bilmiyorum. Aslında bilen olduğunu da sanmıyorum. Çünkü CHP, parti olarak yap-boz oyununa benziyor. Parçalar kimi zaman ayrılıyor, kimi zaman yanlış birleşiyor. Yani her parçadan ayrı bir ses çıkıyor. Özetle, sür-git üniter devleti savunan bir parti... Üniter değil! Kendini solcu olarak tanımlayanlarla “biz ulusalcıyız” diyenlerin bir çatı altında barınması kolay olmadığından, Kürtlerle ilgili girişimler gündeme gelince, uyumsuz bir orkestra gibi, her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. Gülseren Onanç hanımefendinin “Tabanımızın yüzde 64’ü açılım sürecini destekliyor” sözü bile kimilerince nefret, kimilerince umursamazlık kimlerince de hoşgörüyle karşılanmıştı. Yani parti içi uyumsuzluk CHP’nin elle tutulur bir Güneydoğu siyaseti olmasının önündeki en büyük engellerden biri belki de başlıcası. Ancak bir de CHP’nin geçmişinden gelen tortular var ki, sağlıklı düşünmesini engelliyor. Buyrun size örnekler:

İsmet Paşa’nın ünlü Kürt Raporu’nu okuduğunuz zaman CHP’nin dünüyle bugünü arasında pek de büyük bir değişiklik olmadığını görüyorsunuz. Raporda, İsmet Paşa sürekli gel-gitler yaşıyor. Doğu’da tutunabilmemiz için Elazığ şart derken, Diyarbakır’ın kuvvetli bir Türk merkezi olmasından söz ediyor. Ancak önce Halkevine yoğunlaşıyor, belediyeden Halkevinin aldığı otuz kırk bin liranın üstüne CHP’nin de 20 bin lira verebileceğini söylüyor. Diyarbakır’da imarın şart olduğunu vurguluyor ama arsa spekülasyonundan çekindiği için her şeyin gizlice yapılmasını tembih ediyor. Binalar yıkılacak, yeni imar planları hazırlanacak ama bunu kimse duymayacak! Raporun bu bölümünün sonunda, Diyarbakır’da görkemli devlet dairelerinin yapılmasını buyuruyor: “Burayı Genel Müfettişlik yapmak lazımdır. Bugünkü durum, devletin kudret ve siyasetinden uzaktır. ...Diyarbakır’dan Mardin’e ve Siverek-Urfa’ya olan yolları, emniyet noktai nazarından karakollanmak icap eder.” Sorun görkemli binalar, karayollarına karakollar kurarak giderilecektir yani!

Dönemin “Apo”su, Abdurrahman Mihi Suriye’de kalıyor, zaman zaman sınırdan Türkiye’ye sızıyor. Mardin’de de İnönü’yü ilgilendiren tek konu gene asayiş. Mihi’nin sınırdan sızmasını engellemek için alınacak önlemler: Haydut Nisan ortasında şimale geçmiş, bir soygun yapmış sonra izi kaybolmuş. Mardin ve Siirt vilayetleri, ciddi bir habere dayanmaksızın, bol jandarma müfrezeleriyle (Mihi’yi) takip ediyor.”  Yani halkın ekonomik durumundan, kentin ihtiyacı olan yol, su, elektrik, okul, hastane gibi konulardan hiç söz yok. Ona göre Mardin’in iki eksiği var: “Bu eksiklerden biri muhabere ve devriye vasıtasıdır. Motosiklet hatta zırhlı otomobilin devriye için lazım olduğu ve hudut üzerinde daha fazla karakol yapımı... İkinci eksikse muhtelif askeri kıtalar ve teşkilat arasında işbirliği...”

Van’a gelince bu kent için ‘Doğu’da cumhuriyetin önemli bir temeli olacak’ diyor ama nasıl olacağından söz etmiyor pek. Ağrı’da dikkatini çeken tek şey süvari fırkasının heybeti! Yani önlemler hep asayişle ilgili.

Bu raporun ardından Umumi Müfettiş Abidin Özmen yollanıyor bölgeye. Müfettişin üzerinde durduğu en önemli nokta, bölgede Kürtçülük faaliyetinin arttığı. Buna karşı önlemler de Türkçülüğü aşılayacak öğretmenlerin gönderilmesi bölgeye. “Veteriner ve ziraatçilerin de Türkçe propaganda yapmalarının” sağlanmasını istiyor Özmen. Ha bu arada Kürt kızlarla evlenecek Türklere de ayrıcalıklar öneriyor, örneğin onlara bedava arazi verilmesini istiyor. Bu arada Kürtçe konuşmak kesinlikle yasak! Kürtçe konuşan memura o saat para cezası kesilecek.

Kürtlüğün kaldırılması için yola ihtiyaç vardır... Yolların yapılması bu bölgenin anavatana bağlanmasını sağlayacaktır... Bu yolları askere alınan Kürtlere amele taburlarında çalıştırarak yaptırmak, bu esnada da Türkçe öğretmek, kabul edilmez bir fikir değildir...”

İnönü ve Abidin Özmen raporlarını okuduğunuz zaman, bugünlere neden ve nasıl geldiğimizi anlamak mümkün. CHP’nin neden gel-gitler yaşadığını anlamak nasıl mümkünse.

(Meraklısına Not: İsmet Paşa’nın Kürt Raporu—Saygı Öztürk.)