CHP lideri Kemal Kýlýçdaroðlu, 51 vatandaþýmýzý katleden terör saldýrýsýnýn ardýndan Reyhanlý’ya gittiðinde “buraya siyaset yapmaya gelmedim” demiþ ve dahasý Alevi-Sünni gerilimine karþý durarak þunlarý söylemiþti:
“Ayný Allah’a inanýyoruz, ayný kitaba inanýyoruz, ayný peygambere inanýyoruz, ayný Ehli Beyt’e inanýyoruz.”
Ben de bu sözlere sevinmiþ ve alýp elime Twitter’ý þöyle yazmýþtým hemen:
“Kýlýçdaroðlu’nun Hatay’da Alevi-Sünni kardeþliði üzerine yaptýðý vurgu takdire deðer; tebrik ediyorum.”
Ama sonra ne olduysa oldu, “öteki aklý” geldi CHP liderinin ve partisinin. Reyhanlý’nýn failleri yerine hükümeti lanetlemeye baþladýlar. Dahasý, daha önce de yaptýklarý iþe, yani Suriye’den bize sýðýnan (Sünni) mültecilere karþý nefret körüklemeye giriþtiler.
Ahlâk, vicdan ve idrak
Mesela CHP vekili ve genel baþkan yardýmcýsý Nihat Matkap çýktý basýna, “saldýrýdan önceki saatlerde çarþýda hiç bir Suriyeli’nin bulunmamasý çok dikkat çekicidir” diye saçma-sapan bir komplo teorisi attý ortaya. Bu, düpedüz, “saldýrýyý mülteciler biliyordu” imasýnda bulunmak ve Reyhanlý’daki tehlikeli kývýlcýmlarýn üzerine benzin dökmekti.
Olayda “Suriye rejimi izi” bariz iken, polis soruþturmasýyla aydýnlanýrken, CHP ve yandaþlarý suçu illa Suriye muhalefetine atmak, onun üzerinden de hükümeti vurmak için yarýþa girdiler. Kýlýçdaroðlu da bu çýlgýnlýða katýldý ve “Reyhanlý’nýn katili Erdoðan’dýr” diye hiç bir aklýn ve vicdanýn alamayacaðý bir laf etti.
Bakýn; hükümetin Suriye politikasýný eleþtirmek, kýnamak, hatta “sizin maceracý dýþ politikanýz yüzünden baþýmýza bunlar geliyor” diye kýzmak baþka bir þey, “katil sizsiniz” demek bambaþka bir þeydir. Ýkincisi iftiradýr ve zýrvadýr.
Zýrva bununla da kalmadý ama. Kýlýçdaroðlu kalktý Brüksel’de “Erdoðan ile Esad arasýnda ancak ton farký vardýr” diye korkunç bir laf etti. Bu, Erdoðan’a hakaretin ötesinde, Esad denen kitle katiline büyük bir destek idi. CHP’nin ahlâkýna ve vicdanýna dair çok acý þeyler izhar ediyordu.
Nitekim Avrupalý sosyalistler de isyan etti bu zýrvaya. Sosyalist lider Swoboda tepki koydu ve Kýlýçdaroðlu ile yapacaðý toplantýyý iptal etti.
Peki CHP’liler ne yaptý? Utanýp arlandýlar mý?
Ne gezer. Önce Swoboda’yý “ifade özgürlüðüne saygý göstermemekle” suçladýlar ki, bu, entelektüel seviyelerini ve idrak kapasitelerini de ele veriyordu. (Ýfade özgürlüðü, sözleriniz nedeniyle hukuki yaptýrýmdan korunmanýz demektir. Haksýz bulunan sözleriniz nedeniyle medeni tepkilerden, protestolardan korunmanýz demek deðildir.)
Sonra Kýlýçdaroðlu “asýl ben iptal ettim görüþmeyi” diyerek üste çýkmaya kalktý, ama hiç ikna edici olamadýðý için daha da battý. Bunun üzerine CHP yandaþlarý tümden çirkinleþtiler ve Swoboda aleyhine iftira kampanyasý baþlattýlar.
Dersim’den bugüne
Tüm bunlara bakarak gördüðüm tablo tek kelimeyle sefalettir. Ahlâki, vicdani ve entelektüel sefalet. Türkiye’de çok daha iyi bir ana muhalefet partisi görmeyi gerçekten çok isterdim; ama ne yazýk ki durum bu.
Tablonun en affedilmez unsuru da, CHP içinde düpedüz “Esadçýlýk” yapan, bu kitle katilinin tüm vahþetlerini aklayan bir damarýn varlýðýdýr.
Bu damar ise, her gün sistematik dezinformasyon yayan, rejimin tescilli katliamlarýný dahi muhalefetin üstüne atan “internet þebbihalarý” kadar, bir de siyasi bir zihniyetten beslenmektedir:
Türkiye Cumhuriyeti’nde yaþanmýþ tek Esad rejimi benzeri vahþet olan “Dersim katliamý”ný hem gururla gerçekleþtiren hem de hâlâ bile meþru gören “CHP genleri”ne...
Çarþamba,“Suriye’deki vahþet”i büyüteç altýna alarak, devam edelim.