CHP’nin tartýþmadýðý tek konu

CHP’ye yakýn yazarlar, hatta parti üyeleri, yerel seçimde CHP’nin büyük oy kaybýna uðrayacaðýný söylüyorlar. 

Hangi araþtýrmaya dayanarak böyle bir öngörüde bulunduklarýný bilmiyorum ama bunun yüksek derecede “sitem” içerdiði aþikâr. 

Partide deðiþime yeþil ýþýk yakmayan (yani, Muharrem Ýnce’nin genel baþkanlýðýna “evet” demeyen) Kemal Kýlýçdaroðlu’na kýzýyorlar ve “duygularýný” bu þekilde iletiyorlar. 

Partideki sorun, “liderlik sorunu” mudur? 

Deðildir elbette... 

CHP’nin kronik “siyasetsizliðini” yýllardýr tartýþýyoruz... Var olan sorunlara, Kýlýçdaroðlu marifetiyle bir yenisi eklendi: Zaten politika üretemeyen, zaten bir kurtuluþ reçetesi sunamayan, zaten halkla temasta sýkýntýlar yaþayan CHP, Kýlýçdaroðlu eliyle “FETÖ’nün stepnesi” haline getirildi. 

Dolayýsýyla, CHP’lilerin dert etmeleri gereken konu “liderlik” deðil, FETÖ meselesidir. 

CHP bu “mesele”yi konuþmadan ve “FETÖ’yle baðlantýlýdýr” iddialarýný açýklýða kavuþturmadan huzura eremez. 

Daha önce onlarca, yüzlerce kez yazmýþtým... 

FETÖ neyi söylüyor ya da murat ediyorsa, Kemal Bey’in liderliðindeki CHP onlarý tekrarlýyor. Bunu da, “siyaset yapmak” sanýyor. 

Mesela, “darbenin siyasi ayaðý” konusu... 

Bu cümle, önce HDP’nin eski Eþ Baþkaný Selahattin Demirtaþ tarafýndan dile getirilmiþti. 15 Temmuz’un getireceklerinden memnun olmasý gereken Demirtaþ, darbe giriþiminden çok rahatsýzmýþ gibi, “Bu darbenin siyasi ayaðýnýn üzerine niçin gidilmiyor?” diye sormuþtu. 

Bu laf, oradan, CHP genel baþkaný Kemal Kýlýçdaroðlu’nun aðzýna düþtü. 

O da birkaç ay “siyasi ayak” diye sayýklayýp durdu. 

Ki, hâlâ sayýklýyor. 

Sonra, Fetullah’tan mülhem, “kontrollü darbe” cümlesini keþfetti. 

Birkaç ay da öyle idare etti. 

Siyasi ayak arayýþýndaki Demirtaþ da, Kýlýçdaroðlu da, doðrudan iktidar partisini iþaret ediyordu, þüpheleri AK Parti’de varsaydýklarý muhalifler üzerinde toplamaya çalýþýyordu. 

Bereketli bir zamanlamaydý doðrusu... “Ýslamcýlar AK Parti’den tasfiye mi ediliyor?” tartýþmasýnýn baþladýðý günler... Böylece, hem iktidar partisini töhmet altýnda býrakacak, hem de akýllarýnca AK Parti’de varsaydýklarý muhaliflerin tasfiyesini (!) saðlamýþ olacaklardý. 

Darbenin siyasi ayaðý olmaz oysa... 

Darbeye cesaret veren, darbeyi özlenir hale getiren siyasi partiler olur. 

Böyle partiler çýkmýþtýr (CHP örneðinde olduðu gibi) ama hiçbir darbeci klik, istikbaldeki müdahalesine siyaset kurumunu ortak etmemiþtir. 

Darbenin siyasi ayaðý olmaz ama bir “siyasi programý” olur. 

Bu programý, bazen, mevcut siyasi partilerin programlarýyla da örtüþebilir. 

Bu cümleden olarak, 15 Temmuz giriþimi de, bir siyasi programa sahipti. 

Ýlginçtir, bu program, CHP’ninkiyle müthiþ benzerlikler gösteriyordu. 

Kendilerine “Yurtta Sulh Konseyi” adýný veren “iþgal çetesinin” TRT’de okuttuðu rezil bildiriyle, Kemal Kýlýçdaroðlu’nun son üç yýldýr seslendirdiði düþünceler, özelikle Maltepe’da (o ünlü uzun yürüyüþten sonra) yaptýðý konuþma, müthiþ bir paralellik arz ediyordu. 

Ýlginçtir, “darbenin siyasi ayaðý” diye sayýklayýp duran Kýlýçdaroðlu, 15 Temmuz’un dýþ ayaðýna hiç bakmadý, bakma gereði duymadý. 

Darbenin “dýþ ayaðý” olur oysa. 

Bizde bütün darbeler, “dýþ ayak” iþlevi gören birtakým dost (!) gizli servislerin yardýmý ve katkýsýyla gerçekleþmiþtir. Bkz. Bilumum darbeler ve muhtýralar... 

Mesela, neredeyse bütün NATO ve AB ülkeleri 15 Temmuz’u destekledi. Hatta bazýlarý, “temsilcilikleri” aracýlýðýyla darbeye iþtirak etti. (“ABD misyonu” örneðinde olduðu gibi...) Firari durumdaki bütün darbeciler, NATO ve AB ülkeleri tarafýndan “yüksek koruma”ya alýndý. 

CHP’liler neden bunlarý sorun yapmaz? 

Kýlýçdaroðlu neden içinde “darbenin dýþ ayaðý” geçen bir cümle kurmaz? 

Bu konular neden partide tartýþýlmaz? 

Evet... Neden?