Kýrýklarla dolu bir karne...
PKK silah býrakmaya kalkýþtýðýnda “PKK düþmaný”, PKK silah býrakmaktan vazgeçtiðini açýkladýðýnda “PKK dostu” kesilen bir partiden ve bu partinin “hususen” seçilmiþ genel baþkanýndan söz ediyoruz.
Bu genel baþkan, bir zamanlar, gaza gelmiþ, hükümet canibindekilere þöyle seslenmiþti: “Þu terörü bitirin kardeþim. Bir an önce bitirin. Ne istediniz de vermedik? Yasaysa, yasa... Destekse destek... Her istediðinizi verdik. Bitirin artýk þu terörü.”
Bu açýklamayý, bir PKK saldýrýsýndan sonra yapmýþtý.
Hem PKK’yý arkalayan, hem de PKK saldýrýlarýndan dolayý hükümeti sorumlu tutan bir açýklama…
Destekse destek, yasaysa yasa dediðine bakmayýn, bugüne kadar hangi yasa desteðinde bulunduklarýný bilemedik. Uzunca bir süre “PKK terörü” bile diyemediler. Hâlâ diyemiyorlar... “YPG terörü” hiç diyemiyorlar...
Çünkü YPG, onlara göre, vatanlarýný savunmak için silahlanmýþ bir gurup sivil vatandaþ... (Vatanlarýný savunmak için neden Amerika’dan 30 bin TIR silah aldýklarý ise muamma! Demek ki vatanlarýný Türkiye’ye karþý savunuyorlar.)
PKK terörü demedikleri gibi, “terör aklayýcýlýðýný” benimsemiþ HDP’yle iþ tuttular.
HDP neyi savunuyorsa, onu savundular.
HDP neye itiraz ediyorsa, ona itiraz ettiler.
Bu aleni desteði, bir de, “hendekteki arkadaþlar” sözüyle taçlandýrdýlar.
Hatýrlayalým, Kemal Bey, bir tarihte (Haziran 2012’de) gaza gelip þöyle bir çaðrý yapmýþtý: “Kürt meselesini parlamento zeminine taþýyalým, partilerin oluþturacaðý bir akil adamlar heyetiyle birlikte, bu iþi çözüm rotasýna sokalým.”
Üstelik herhangi bir þart öne sürmedi.
Hatta koltuðunu ortaya koydu: “Koltuðumu bile kaybetsem, bu iþten geri dönmeyeceðim...”
Bu çaðrý olumlu yanký buldu.
Dönemin Baþbakaný Erdoðan, “Kapýmýz her zaman CHP’ye açýktýr” dedi ve Kýlýçdaroðlu’yla baþ baþa bir görüþme gerçekleþtirdi.
Sonrasýnda ne olduðunu biliyorsunuz...
Konu parlamentoya geldiðinde CHP yan çizdi.
Derken, çözüm süreci baþladý. CHP yine yan çizdi.
Sonra, genel baþkan yardýmcýlarý Haluk Koç çýktý, paralel çetenin deþifre ettiði “Oslo görüþmelerini” yeniden tedavüle sürerek (MÝT’i de hedefe yerleþtirerek) üzerinde tepinmeye baþladý. “Bunlar hain, bunlar terör örgütüyle görüþüyor, bunlar yargýlanmalýdýr” demeyi de ihmal etmedi tabii...
Kýlýçdaroðlu’nun, “Yasaysa, yasa... Destekse, destek...” sözünün bir kýymeti var mý?
Büyük bir piþkinlikle “Ne istediniz de vermedik?” diyen, hangi kalemlerde devlete yardýmcý olduðunu hatýrlayamadýðýmýz Kemal Kýlýçdaroðlu, PKK’nýn resmî yayýn organý “Özgür Gündem” gazetesi kapatýldýðýnda en büyük nümayiþi sergilemiþti.
Basýn özgürlüðü tehdit altýndaymýþ...
Bu konu “basýn özgürlüðü” meselesi midir?
PKK’nýn patlattýðý her bombayý sevinç çýðlýklarýyla karþýlayan, terörü meþrulaþtýrmak için bin dereden su getiren, devletin terörle mücadelesini “faþizm” sözcüðüyle itibarsýzlaþtýran bir gazetenin kapatýlmasý (Kýlýçdaroðlu’nun ifadesiyle) “basýn özgürlüðüne vurulmuþ darbe” midir? (Bese Hozat, Mustafa Karasu, Duran Kalkan gibi terör örgütü liderleri, Türkiye’de yayýmlanan PKK gazetesi Özgür Gündem’de köþe yazarlýðý yapýyorlardý.)
Kemal Bey, ayný nümayiþi, Fetullahçý Terör Örgütü’nün gazetesi Zaman kapatýldýðýnda da sergilemiþti.
Hadi Kemal Kýlýçdaroðlu, Barýþ Pýnarý harekâtýna “içi yanarak” destek verdiðini söylüyor, kendince bir “dürüstlük” sergiliyor.
Ekrem Müdafa niçin susuyor?
Neden bir tek cümlesini duyamýyoruz?
Kaç yüzyýldýr “hizmete açýk” Belgrad Ormaný’ný hizmete açmak dýþýnda bir politikasý yok mu bu adamýn?