Türkiye Kovid-19’a karþý devlet-millet iþbirliðiyle yürüttüðü baþarýlý mücadelede yeni bir aþamaya geçiyor artýk. Cumhurbaþkaný Erdoðan uyulacak takvimi dün açýkladý. Önemli baþlýklar var ama benim altýný çizmek istediðim nokta Erdoðan’ýn CHP'nin köpürttüðü söyleme verdiði tepkidir.
Cumhurbaþkaný’nýn tepkisi hayli sert ve son derece haklýydý.
Nasýl olmasýn?
Dünyada 3 buçuk milyondan fazla insanýn hastalandýðý, 250 binden fazla insanýn acý çekerek öldüðü, güçlü zannedilen devletlerin karþýsýnda diz çöktüðü virüsle mücadelede Türkiye temkinli ve çok deðerli bir baþarý elde etti.
Öncesinde insanlarýn þifadan çok dert bulduðu, doktor-ilaç kuyruklarýnda sadece ömrünün deðil gönlünün de ezildiðini hissettiði enkazdan AK Parti hükümetleri devasa bir saðlýk sistemi inþa etmiþti. Kovid-19 ile saðlýk alt yapýsýnýn saðlamlýðý ve iþlerliði bir kez daha test edilmiþ oldu. Görüldü ki sistem hekiminden Bakan’ýna kadar harika iþliyor.
Amma velakin müzmin muhalefet her zorlu olayda olduðu gibi gündemi bir kez daha zehirlenmek istiyor.
CHP’nin deðiþmeyen hastalýðý darbe söylemi/pratiði Ýstanbul Ýl Baþkanýndan aðzýndan herkesin nefes aldýðý siyasi atmosfere kasten tükürülüyor. Parti yönetimi de yayýyor.
Peki, neden yapýyorlar bunu?
CHP’nin siyaset anlayýþýna ve geçmiþ pratiklerine bakýlýrsa bunun tek cevabý var:
Toplum ihtilafa düþsün hastalansýn. Devleti yönetenler dünyanýn modellemeye çalýþtýðý baþarýlý mücadeleyi bir kenara koyup bu zýrvalara cevap vermek zorunda kalsýn. Þaþýrsýn, moral çöküntü yaþasýn, hata yapsýn ki hasta sayýsý ölü sayýsý artsýn, o kadar artsýn ki yoðun bakýmlarda mezarlýklarda yer kalmasýn, biz de gönül rahatlýðýyla çýkýp diyelim ki “bakýn, AKePe ülkeyi yönetemiyor!”
Yaptýklarý þeyin özeti budur.
Savunamadýklarý gündemlerin üzerini örtme çabasý da var ayrýca.
Ankara Barosu’nun DÝB Baþkaný üzerinden Ýslam’a saldýrmasý ve LGBT’ye kucak açmasý sonrasý CHP geleneksel pozisyona geçti. Zaten parti sözcüsü çýktý, açýkladý, yerimiz LGBT’nin yanýdýr dedi. Ama bunu, hele de Ramazan ayýnda sürdürmeleri mümkün deðildi.
Yine CHP Ýstanbul Ýl Baþkanlýðýnýn icraatý olarak hayata geçirdikleri Cumhurbaþkanlýðý Ýletiþim Baþkaný Fahrettin Altun’un evinin dikizlenip fotoðraflanmasý olayý var. CHP için bile utanç verici bir rezalet.
Atatürk satarak servet edinen tekerleme yazarý Yýlmaz Özdil fýkrasý var bir de. Özdil’in Ýzmir Bitez’deki villasýný imara aykýrý þekilde iki katý büyüttüðü, deniz kenarýnda olmayan yapýyý parsel kaydýra kaydýra deniz kenarýna yürüttüðü ve bu kanunsuzluk ortaya çýkana dek CHP’li belediyenin bir güzel sustuðu rezalet.
Haliyle hem CHP, hem temas halinde olduklarý dahili-harici mahfiller için her þeyi örtecek baþka mevzulara ihtiyaç vardý.
Darbe imasý böyle geldi.
Ardýndan Veli Aðbaba kendini patlatarak gündemi deðiþtirmeye, Selçuk Bayraktar’ý bari bu yolla lekelemeye çalýþtý.
Hal bu ki çocukluðundan beri milli teknoloji için çalýþan, milyonlarca gencin zihnine hayaline teknolojiyi sokan ve çoktan milli bir deðer halini alan Selçuk Bayraktar’a haksýz ithamlarla saldýrmak kötülükten öte (af edersiniz ama baþka ifade bulamadým) siyaseten tam bir salaklýk!
Zira ürettiði SÝHA’larla terörle mücadelede Türkiye’ye çað atlattý Selçuk Bayraktar. Can kayýplarýný önledi. Askerlerimizin çatýþmalarda ellerini kollarýný gözlerini kaybetmelerini, acý çekmelerini engelledi. Bundan büyük hizmet olur mu? Bu milletin bu hizmeti görmemesi, kýymet bilmemesi mümkün mü?
Üstelik toplum Vecihi Hürkuþ’tan, Nuri Killigil’den, Nuri Demirað’dan haberdar artýk. Tek parti yönetiminde CHP’nin teknoloji öncülerini nasýl engelleyip eziyet ettiðini herkes biliyor.
Hal böyleyken savunmaya hiç ihtiyacý olmamasýna raðmen Selçuk Bayraktar’a herkes kalkan olacak, CHP ise siyaset tarihine adýný “verimsiz, bereketsiz, sevimsiz ve kötü muhalefette 1 numara” olarak kazýyacak demektir.