Zaman zaman bazý siyaset yorumcularý “HDP’nin CHP’leþmesi” gerektiðine atýf yapan yorumlarda bulunurlar. Kasýtlarý, muhalif olmakla beraber Türkiye partisi olmak, merkeze gelmek, sivil siyaseti kabullenmek gibi nispeten olumlu bir dönüþüm geçirmesine atýf yapmaktýr.
Bu olumlu hal CHP’nin tarihsel gerçekliði açýsýndan ne kadar geçerlidir ayrý konu ama HDP’nin marjinal, hýrçýn, kutuplaþtýrýcý, ayrýþtýrýcý, sivil siyasete gölge düþüren, terör örgütüyle iltisaðýný koparamayan, Türkiye’nin umumi efkarýný ve hissiyatýný yansýtmayan konumuna karþý bir beklentiyi anlatýr.
Terörle arasýna mesafe koymasý, þiddet ve silahlý mücadele gibi hukuksuzluklarý reddetmesi, ayrýþtýrýcý kimlik siyaseti yapmak yerine Türkiye’nin birlik ve bütünlüðüne uygun hareket etmesi gibi hususlarda HDP’nin önüne bir siyasi ödev/beklenti konuyor.
Gelinen noktada HDP’nin Türkiye partisi olmak ve sivil siyasetin dýþýndaki yöntemleri reddetmek baðlamýnda yeterli performans ortaya koymadýðý görülüyor.
CHP ile HDP arasýndaki örtülü seçim ittifaklarý ve siyasi yakýnlaþma ise böyle bir dönüþüme katký saðlamadý.
HDP’ye CHP aþýsý yapmak isteyenler tam tersi bir tabloyla karþýlaþtýlar: CHP, HDP ile aþýlandý.
Bugün CHP’leþen bir HDP deðil, HDP’leþen bir CHP’den bahsediliyor.
HDP’nin silahlý örgüte sýrtýný dayamasýna özenen, HDP gibi marjinal örgütlere ve terörist yapýlara masumiyet atfetmeye çalýþan bir anlayýþ gözleniyor.
Sokak kalkýþmalarý veya baþka þekillerde meþru iktidarý devirmeyi arzulayan bir tavýr seziliyor.
Oysa demokrasi, bir partinin iktidara gelme ve iktidardan gitme yolunu gösterdiði gibi, bir partiyi iktidardan düþürme yöntemini de tanýmlar. Siyasetin meþruluða, hukuka, demokratik rejimin doðasýna uygun olmasý þarttýr.
HDP üzerinden CHP mutasyona uðratýlmak isteniyor.
AK Parti’ye karþý demokratik-sivil-meþru yöntemleri yetersiz görmek sadece daha radikal ve marjinal çevreler/partiler/örgütler ile iþbirliðine sebep olmuyor, ayný zamanda radikal ve marjinal kimi anlayýþlarýn ‘her yol mubahtýr’ felsefesini de üretiyor.
CHP içinde her zaman ekipler, klikler, gruplar, hizipler arasýnda mücadeleler yaþanmýþ, farklý anlayýþlar dönemsel olarak öne çýkmýþtýr.
Kimi zaman ulusalcý eðilimler, kimi zaman daha sol anlayýþlar, kimi zaman halkçý/popülist yaklaþýmlar daha baskýn olmuþtur. Darbeci/vesayetçi odaklarýn ideolojik muhafýzlýðý da CHP’nin hep desteðini görmüþtür. Ama neticede CHP nispeten Türkiyeli, ülkenin umumuna hitap eden, marjinal/radikal akýmlarýn ele geçiremediði, iktidarlarý eleþtirse de siyasal sistemi sahiplenen bir görüntü vermekteydi. CHP’nin ayný anda millilik, demokratiklik, sivillik, hukukilik vasýflarýný kaybetmesi gibi bir ihtimal CHP tarihi açýsýndan büyük bir travma olur.
AK Parti düþmanlýðý ve HDP ile yakýnlaþma CHP’nin ciddi þekilde eksen kaymasý yaþamasýna, millilik vasfýný kaybetmesine, sivil-demokratik hassasiyetleri yitirmesine sebep oluyor.
Özellikle Ankara/Anadolu hattýnda CHP’nin daha ulusalcý çizgiyi güçlendirirken, Ýstanbul hattýnda HDP ile özdeþleþen bir marjinal sol çizgiye savrulmaya baþladýðý görülüyor.
Darbe imasý tartýþmalarýnda bir kez daha görüldü ki, CHP içindeki klikler arasýnda iktidarý devirmeye yönelik yol/yöntem arayýþlarý konusunda da farklýlýklar var. Bu durum bir yönüyle demokrasi sorunu olarak tezahür ediyor.
Ayrýca Kýlýçdaroðlu yönetiminin de CHP’nin milli vasfýný aþýndýran bir aþýlama olduðu zaman içinde daha iyi görüldü. Özellikle Suriye rejimi askerlerimizi þehit ettiðinde Esed’i deðil kendi ülkesini ve silahlý kuvvetlerini yerden yere vuran bir anlayýþ ciddi bir millilik kaybýydý.
CHP Kýlýçdaroðlu yönetimi üzerinden millilik vasfýný eritirken, Ýstanbul yönetimi üzerinden demokratik-sivil siyaset anlayýþýný ve Türkiyelilik misyonunu kaybediyor.