CHP’ye değil kendime kızıyorum

Meclis kürsüsünden yaptığı Türkler ile Kürtleri eşit görmediğini dışa vuran konuşması yüzünden CHP İzmir milletvekili Birgül Ayman-Güler’i kınayan kınayana; kızgınlığını belli edenler arasında partisinin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da var. Bir CHP’li milletvekili de istifa etmeye kalktı onun yüzünden...

İtiraz etme hakkımı kullanıyorum: CHP milletvekiline hiç mi hiç kızmıyorum.

Kendini savunmak için “Ben bunu ilk kez söylemiyorum, daha önce yazdım da” dedi Birgül Hanım. Araştırdım, gerçekten de sevenlerinin izlediği blogunda yazmış; üç yazıdan sonuncusu Cumhuriyet gazetesi tarafından iktibas da edilmiş... O yazılarda Meclis’te tek cümleye indirgediği tezini genişçe sergiliyor CHP milletvekili.

Tezi temelde şu: Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olmak gerekiyor; ama hangi ilkeyle olacak bu? İki siyaset var. Bunlardan biri ‘ulusal vatandaşlık’, diğeri ise ‘anayasal vatandaşlık’ ilkesi. Birincisi yüzyıl önce benimsenen çizgi; yenisi ise ‘TC vatandaşlığı’ veya yalnızca ‘vatandaşlık’ kavramı ile karşılanıyor...

CHP milletvekili, “İlk görüş” diyor, “CHP ile MHP’nin resmi görüşüdür.” Diğerini ise Ak Parti ile BDP savunuyormuş...

Yazısının bir yerinde, ikinci görüşü aslında Jürgen Habermas’ın ortaya attığı ve Avrupa Birliği’nin de benimsediği geçiyor. Olsun, ‘tarihsel ve mantıksal olarak olanak dışı’ buluyor bu görüşü...

Unutmayın diye kaydediyorum: Bu tezin sahibi bir ‘profesör’... Daha da önemlisi, Kemal Kılıçdaroğlu tarafından milletvekili seçtirilmiş olması yetmiyormuş gibi, ‘CHP sözcüsü’ sıfatı da bağışlanmış bir siyasetçi...

Bunları, kızacaksanız kim/ler/e kızacağınızı bilesiniz diye yazıyorum.

Kimileri, Avrupa’da faşizm yükseldiği yıllarda İtalya’da bulunmuş, Hitler ordularının Stalingrad’ta Sovyetler Birliği’ni çökertmesi beklenen dönemde (1942-1943) içişleri bakanlığı, sonradan da (1946-1947) başbakanlık yapmış Recep Peker’in ‘İnkılap Tarihi’ ders notlarında ileri sürdüğü, kökü Cumhuriyet’in ilk adalet bakanlarından Mahmut Esat Bozkurt’a dayanan görüşlerle mukayese ediyor ve kınıyor CHP milletvekili Ayman-Güler’in sözlerini...

İyi de, Peker ve Bozkurt hangi partinin milletvekilleriydiler?

Ayman-Güler atıfta bulunduğu üç yazısında gönlünün Bozkurt ve Peker’in yetkili olduğu yılların CHP’sinde olduğunu açıkça dile getiriyor. O günlerde yenilen ‘dinciler’ ve sinen ‘Kürtçüler’ bugün bütün yapıyı değiştiriyorlar diye karalar bağlıyor CHP milletvekili...

Hem profesör, hem de ‘CHP sözcüsü’ sıfatını taşıyan milletvekili...

Galiba kızgınlığını belli eden genel başkan ve sonradan geri alsa bile istifaya kalkışan milletvekili dışında CHP’den elle tutulur bir tepki de gelmiyor kendisine. Herhalde birkaç kişi “Söylemese olmaz mıydı?” diye homurdanmış, birkaç kişi de “Zamanı mı?” diye sormuştur... O kadar.

MHP de CHP ile birlikte mütalaa edilmekten hoşnut olmuşa benziyor. Kavga gürültüye sebep olan Türkler ile Kürtleri eşit saymayan cümleye en keskin sahiplenmeyi MHP’nin sözcüsü yaptı zaten...

Sebep olduğu tartışma yüzünden Birgül Ayman-Güler’e kızmıyorum, esas kızgınlığım kendime... Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığa gelişi sonrası CHP’nin nihayet çağımızla tanışacağı beklentisine çabuk inandığım için...