CIA baþkaný David Petraeus Ýstanbul’dan rüzgâr gibi geçti. Niyeyse, CIA baþkanýnýnbu defaki geliþi olaðanüstü sessiz gerçekleþti.
Belki de altý ay önce de ülkemize geldiði içindir bu ilgisizlik...
Hangi rüzgâr Türkiye’ye atmýþ olabilir CIA baþkaný Petreaus’u?
Gazete haberlerini bu sorumun cevabýný alabilme merakýyla okuyunca hayal kýrýklýðýna uðradým. “Suriye’yi konuþacak” veya “PKK konusunda istihbarat alanýnda iþbirliðini artýrma masaya yatýrýlacak” gibi ilk akla gelen gerekçeler sýralandýðý için... Elbette PKK da Suriye de konuþmalarda ele alýnacaktýr, ancak o konular için CIA baþkanýnýn ülkemize gelmesine ne gerek var?
Ankara’daki CIA istasyon þefiyle birileri konuþuyordur zaten; ya da MÝT bir temsilcisini Langley’e gönderiyordur...
Petraeus’un aslýnda iki duraklý bir gezi için bölgemize geldiðini neden kimse fark etmemiþ? Oysa, Petraeus Ýstanbul’da yaptýðý görüþmelerden sonra uçaðýnýn istikametini ikinci duraðý Tel Aviv’e çevirtti. Aldýðý havayý Ýsrail’de görüþeceði kiþilere de nakledecektir.
Ýddiayý sevmem, ama bir beklentimi yazayým: Ýsrail’den sonra yeniden Türkiye’ye uðrama ihtiyacý duyabilir Petraeus... Þu sýralarda bölgemize gelmesinin sebebi, ABD’de hemen her çevreyi rahatsýz eden Ýsrail-Türkiye iliþkilerindeki týkanýklýðý sona erdirmek olabilir çünkü...
Mavi Marmara sonrasý müthiþ zarar gören ikili iliþkiler Ýsrail’de ciddi bir tartýþma konusu. Galiba sorumlu da bulunmuþa benziyor: Dýþiþleri bakaný Avigdor Lieberman ile yardýmcýsý Danny Ayalon... Türkiye’den basit bir özrü bile esirgeyen Ýsrail’in iliþkilerin bozulmasýnda birincil kabahatli olduðunu, sorumluluðu Lieberman’ýn sýrtýna yýkýp Türkiye’yle yakýnlaþmanýn kapýsýný aralamasýný Baþbakan Benjamin Netanyahu’dan isteyebilir ABD...
Lieberman, barýþ sürecinde sorumluluk üstlenmiþ dörtlü grubun (BM, AB, ABD ve Rusya) yetkililerine Filistin devlet baþkaný Mahmud Abbas’ý görevden almalarýný talep eden birer mektup gönderdi. Baþbakana ve hükümetin diðer üyelerine haber verme zahmetine bile katlanmadan...
Mektubu alanlar da kendilerine yüklenen misyonda ve gruplarýnýn görev tanýmýnda seçimle iþbaþýna gelmiþ birini yerinden etmek diye bir yön bulunmadýðý için þaþkýnlýk belirttiler... Olacak þey deðil ama, görevden aldýlar diyelim, Filistin’de Halid Meþal’in mi devlet baþkaný seçilmesini istiyor Lieberman?
Sanýyorum, ABD için de, bardaðý taþýran bu geliþme oldu.
Koalisyon dengeleri yüzünden Lieberman bütünüyle hükümet dýþý býrakýlmayabilir; dýþiþleri yerine maliye bakanlýðýna kaydýrýlabilir...
Spekülasyon? Elbette öyle. Ancak bizim açýmýzdan PKK ve Suriye konularý ne kadar önemliyse, seçim kampanyasýnda sýkýntýlarla boðuþmaya baþlayan Obama açýsýndan da Ýsrail’in Türkiye ile iliþkilerini düzeltmek o kadar elzem...
Türkiye’nin Ýran’la iliþkilerinin kötüleþtiði, Ýsrail’in ise Obama’yý köþeye sýkýþtýrýlmýþlýktan kurtaracak tek formül olarak Ýran’ýn nükleer tesislerinin seçim öncesi ‘ABD-Ýsrail ortak operasyonu’ ile yok edilmesini öne sürmesi böyle bir geliþmeyi zorluyor.
ABD seçimlerinde Obama’nýn rakibi Mitt Romney’in þansýnýn arttýðýna deðinmem üzerine arayan bir dostum, “Doðru, ama bir þeyi daha eklemelisin” dedi. Ek þu: “Görünürde Romney’in arkasýnda yer alan Musevi Lobisi bu iliþkiden pek memnun deðil; Obama’yla ipleri koparmak iþlerine gelmiyor... Lobi Obama’dan beklentilerine cevap alýrsa denge yeniden deðiþebilir...”
Yani? Musevi lobisi Obama’dan jestler bekliyor... Beklediði en büyük jest, Ýran konusunda Netanyahu cephesine katýlmasý ve seçimden önce olmasa bile seçim-sonrasýnda askeri bir müdahale düþündüðünü belli etmesi...
Ülkedeki dengeleri yakýndan gözleyen dostuma göre, önümüzdeki dönemi, etkin Musevi lobisini yeniden yanýna çekme amaçlý giriþimlerle deðerlendirebilir Obama...
CIA baþkaný Petraeus’un eþ-zamanlý Türkiye-Ýsrail ziyaretlerinin bu alanda bir giriþim baþlatma amaçlý olabileceðini biraz da bu uyarý sebebiyle düþünüyorum.
Herhalde bilirsiniz diye yazmadým: 4 Temmuz’da (2003) Türk subaylarýnýn baþýna torba geçirildiðinde Irak’taki ABD güçlerinin komutaný Gen. Petraeus’du.