Suriye’de halk hareketi baþladýðýnda Türkiye altý ay boyunca Esed’i barýþçý çözümlere ikna için hiçbir ülkenin göstermediði kadar yoðun çaba sarf etti.
Esed babasýnýn yolunda yürümekte kararlý olduðunu gösterince de Türkiye milli iradenin yanýnda yer aldý.
Bu doðru bir politikaydý.
Fakat dost görünümlü batý dünyasý Esed’i muhaliflere tercih etti. Türkiye’yi yalnýz býraktý.
***
Batýnýn bölge için insan haklarý, özgürlükler veya demokrasi gibi bir endiþesi yok, hiç olmadý.
Onlar Ýslam ülkelerine kendilerine boyun eðip eðmeyeceði kriteri ile bakýyorlar. Yoksa muhaliflerin Ýslami çizgisinin aðýr basmasý onlar için bir engel deðildir. Bir ülkenin yöneticileri kendilerine boyun eðiyorsa o ülkenin demokrasi ile yahut þeriat hükümleriyle idare edilmesinin batý için hiçbir önemi yoktur.
Batý için demokrasi deðil çýkarý önemli.
Bu sebeple de Mýsýr’daki demokratik yönetimin yanýnda yer almadý, aksine darbeci generali destekledi.
***
Türkiye radikal örgütler devreye girmeden sorunun çözümünü ýsrarla teklif etmesine raðmen batý milli yönetimler istemedi. Çünkü hem kendi çýkarlarýna halel gelirdi hem de bölgedeki ileri karakollarýnýn burnu sürtülürdü.
Suriye’yi bataklýða çeviren batýnýn bu politikasýdýr. Batý politikalarýna duyulan nefret, radikal gruplarýn palazlanmasýnýn en temel saiklerinden biridir.
Ýki yüzlü batý, sorunun temelini teþkil eden ve yüz binlerin ölümüne sebep olan kimyevi silahlar dâhil her türlü terör eylemine baþ vuran Esed yönetimi yerine kendilerine baþka bir düþman belirlediler ve onunla oynamaya baþladýlar.
Evet, oynamaya baþladýlar. Dünyanýn en güçlü ülkelerinin yer aldýðý koalisyon güçleri uzun zamandýr güya DAÝÞ’le mücadele ediyor. Ama nasýl oluyorsa DAÝÞ bir adým geri atmýyor aksine yeni kazanýmlar elde ediyor.
Utanmýyorlar DAÝÞ’le mücadele gerekçesiyle bir baþka terör örgütünü destekliyorlar.
Aslýnda, Ortadoðu’ya yüz yýl sonra yeniden þekil vermeye çalýþýyorlar.
Senaryolarýna onay vermeyen Türkiye’deki demokratik yönetimin 15 Temmuz’da darbeyle düþürülmesine çanak tuttular/tutuyorlar. Hâlâ da darbecileri koruyarak bu ikiyüzlü politikalarýný sürdürüyorlar.
Ýþte bu hengâmede baþlayan Fýrat Kalkaný geç kalmýþ isabetli bir harekâttýr.
Aslýnda Türkiye’nin sayýsýz kereler Suriye’ye müdahale hakký doðmuþtur.
Mesela 22 Haziran 2012 tarihinde keþif uçaðýmýz düþürülünce, yine 11 Mayýs 2013 tarihinde 52 kiþinin ölümüne sebep olan Reyhanlý saldýrýsýnda müdahale hakký doðmuþtu. Müdahale edilmedi! Bu durum askeri politik birçok gerekçe ile izah edilebilir.
***
Her neyse, Fýrat Kalkaný, DAÝÞ’le nasýl mücadele edileceðini batýnýn gözüne sokmuþtur. (Ayrýca bu harekat göstermiþtir ki FETÖ mensuplarýnýn tasfiyesi ordumuzu zayýflatmamýþ aksine güçlendirmiþtir.)
‘Fýrat Kalkaný’nýn hem DAÝÞ’e hem PYD’ye haddini bildiren ve doðuya çekilmesini saðlayan, hem de güvenli bölge tesisine ve göçmen akýnýna engel olacak çok sayýda faydalarý var.
Ama asýl sorun yüzbinlerin katili olan Esed yönetimidir.
Esed yönetimine son verilerek Suriye’de istikrarlý bir yönetim oluþmadýkça DAÝÞ’in etkisiz hale getirilmesi sorunu çözmeyecektir.
Bütün örgütler silah býrakmadýkça, toprak bütünlüðü saðlanýp istikrarlý bir yönetim tesis edilmedikçe Suriye’de nihai çözüm bir hayaldir!
***
Fýrat Kalkaný son derece yerinde bir harekâttýr.
Böylece 15 Temmuz’dan sonra Türkiye, CHP’nin garip tavrýna ve HDP’nin terör destekçiliðine raðmen bir kez daha kenetlenmiþtir.
Allah utandýrmasýn!