Cihad Önderi Peygamber

Pazar günü, Peygamber sevdalýlarý vakfýnýn, HÜDA PAR'ýn desteðiyle, Ýstanbul-Yenikapý meydanýnda düzenlediði, Cihad Önderi Peygamber (s.a.v) temalý Açýkhava mevlidine doðru giderken, aklýmda, haçlý destekli terör çetesi Ýsrail'in katliamlarý altýnda tarihin tanýk olduðu en onurlu direniþlerinden birini gerçekleþtiren Gazze halkýnýn yalnýzlýðý, buna karþý dünyanýn her tarafýndaki Müslümanlarýn, özgür ruhlu insanlarýn çaresizliði vardý. Ýçim karardý.

Kadýnlý, erkekli, çocuklu gruplar halinde ellerinde tevhid bayraklarýyla meydana doðru akan insanlarýn yüzünde de bu çaresizliði gözlemlemek mümkündü. Nasýl olmasýn ki? Ýsrail adýyla devlet diye bölgeye kondurulmuþ bir terör çetesi, gözlerimizin önünde, beþikteki çocuktan tutun, kadýnlara, yaþlýlara kadar, bir halký topyekun katlediyor. Ýnsanlara barýnacaklarý bir yer býrakmýyor. Evleri, okullarý, hastaneleri yerle bir ediyor. Yedi aydan beridir öldürdüðü sivil insanlarýn sayýsý kýrk binleri buldu. Yüz seneden beri ayný minval üzere iþlediði cinayetleri saymýyorum bile. Nekbe'yi (büyük felaketi), nekse'yi (toprak kaybýný), sürgünlerden, ilticalardan sonra yeniden sürgünleri, ilticalarý, Ürdün, Lübnan, Suriye'deki ve bizzat Filistin'in içindeki mülteci kamplarýný ve oralarda gün be gün katlanan mazlumiyeti, maðduriyeti, mahrumiyeti, periþanlýðý düþünüp de karamsarlýða kapýlmamak mümkün mü?

"Rabbimiz Allah'týr" dedikleri için ateþ dolu çukurlara atýlan müminleri zevkle seyreden "ashab-ý uhdud"un yeni bir örneðini sergiliyor, haçlý destekli Ýsrail denen terörist cinayet çetesi.

Tevhid ve özgürlük peygamberinin (s.a.v) kendisine inanan bir avuç Müslümanla birlikte Þi'b-i Ebutalib'te ablukaya alýnmasýný andýran günlerden geçiyoruz diye düþündüm. Açlýktan ölmeleri için ablukaya alýnmýþlardý tevhidle özgürleþen müminler. Baþkalarýnýn onlarla ticaret yapmalarý, yardýmda bulunmalarý, hatta kýz alýp kýz vermeleri bile yasaklanmýþtý. O süreçte peygamberimizin en büyük hamileri olan eþi Hatice ve amcasý Ebutalib de vefat etmiþlerdi. Müslümanlar bu seneye hüzün senesi adýný vermiþlerdi. Bir avuç muvahhid ve özgürlükçü yeryüzünden silinmek üzereydiler. Ama hayýr, peygamberini tevhidi yayýp insanlarý özgürleþtirsin diye gönderen Allah, onu terk etmemiþ, yalnýz býrakmamýþ, ona darýlmamýþtý. Siyer kitaplarýnda detaylý olarak anlatýlan beklenmedik geliþmeler üzerine müþriklerin tevhid ehli özgürlükçüleri imha etme planlarý baþarýsýzlýkla sonuçlanmýþ ve ondan sonra da evrensel özgürlük nehrinin akýþýnýn önünü kesecek imkanlarý olmamýþtý.

Meydana vardýðýmda bir hoca efendi "Duha suresi"ni okuyordu. "Yemin olsun, kuþluk vaktine; iyice kararýp çöktüðünde geceye ki; Rabbin seni býrakmadý ve sana darýlmadý. Ve kuþkusuz iþin sonu senin için öncesinden hayýrlý olacaktýr." Kuþluk vakti, güneþin iyice yükselip dünyayý aydýnlattýðý günün ilk saatleridir. Ýnsan, akþama daha çok zaman var, bu güneþin zevali olmaz diye düþünür o vakit. Ayette geçen "seca" fiili ise, karanlýðýn iyice çöktüðü gecenin baþlarýna denir. Bu vakit de insana "bu karanlýk gecenin yok mu sabahý/ mahþerde mi biçarelerin yoksa felahý" dedirten cinstendir. Bu iki vakte yemin eden yüce Allah, evrensel yasalar sisteminin iþleyiþine dikkat çekiyor. Dünyada gece gündüz, karanlýk aydýnlýk vakitler olduðu gibi insan hayatýnýn da iniþleri çýkýþlarý vardýr, diyor. Karanlýk çöktüðü veya hayatýn akýþý iniþe geçtiði bir süreci, her þeyin sonu gibi görmemek gerekir. Kuþluk vakti yükselen güneþin de zevali olmaz diye aldanmamak lazýmdýr. Böyle deðiþiklikleri de Allah'ýn yardýmý kestiði, kullarýný yalnýz býraktýðý þeklinde yorumlamamak gerekir. Bunlar, evrensel yasalar sisteminin (sünnetullah) insan hayatýna yansýyan, imtihan amaçlý dönemleridir.

Kalbimi esir almak üzere olan bir karamsarlýkla girdiðim meydandan ruhuma bir kuþluk vakti tazeliðinde ýþýk saçan umutlarla çýkýyordum.

Gazze'ye, size sýrt dönen dünyaya bakýp Allah'ýn sizi terk ettiðini sanmayýn, "kuþkusuz iþin sonu sizin için öncesinden daha iyi olacaktýr... Rabbinizin size bahþettiði (izzetli direniþ) nimetini anýn" diye haykýrmak geldi içimden.