Cihangir güzeli

Erdoğan’dan nefret ettiği için “Kemalist” geçmişine dönen ve barikatı orada kuran Cumhuriyet yazarına göre Selahattin Demirtaş bir kahraman, bir devrimci, olası bir Çipras... 

Bu kahramanın “kahramanlıklarını” ve çözüm sürecinde takındığı tavrı ibretle izliyoruz; Hasan Cemal’lerle aynı dalga boyunda, “ne yapsak da halkları barış tehlikesinden korusak” diye çırpınıyor.

Muhtemelen, feodal alışkanlıklarını terk edememiş Kürt halkına bu barışın lüks olacağını düşünüyor...

Böyle düşünen mebzul miktar devrimci var...

Öyle ya, önce çağdaşlık ve demokrasi... “Demokrasi olmadan barış olmaz...”

Onlar “demokrasi” diyor, siz erken Cumhuriyet rejiminin “ıslah ve tedip programını” anlayın...

Nasıl ki Türk halkını “çağdaşlaştırmak” ve “ileri medeniyetler” seviyesine ulaştırmak için bir dizi metazori düzenleme yapıldı, bundan Kürt halkını da yararlandırmak iktiza...

O halde, öncelikli hedef “çözüm” değil, “devrim” olmalı...

Direniş olmalı...

Kobani olmalı...

Gezi olmalı...

İlerlemeci bir devrimci olan, başka da bir şey olmayan Cihangir güzeli Selahattin Demirtaş böyle düşünüyor...

Eşbaşkanlığını yaptığı partinin ileri gelenleri de böyle düşünüyor. Ki, birçoğunu Türk solundan transfer ettiler. Hepsi de Türk solunun geleneksel hastalıklarıyla malul...

Hayatında Kürt görmemiş, bir Kürt’e dokunmamış, bir Kürt’le oturup hasbihal etmemiş “çiçek çocuklar” Selocan diyor.

Kürt’e hayat hakkı tanımayan “Beyaz Türk azınlığı” Selocan diyor.

Eşit vatandaşlığa karşı çıkan enteller Selocan diyor.

İslamofobik faşistler ve Kürt düşmanları Selocan diyor.

Esadsever solcular Selocan diyor. (Bu Esad, ülkesindeki Kürtlere nüfus kâğıdı vermemiş Esad’dır. Ama Ertuğrul Kürkçü gibi geç dönem Kürtçüleri tarafından çok sevilmektedir nedense... Neden acaba?)

Beşiktaş’ın kopilleri Selocan diyor.

Kürtlere nefretle bakan Kadıköy-Nişantaşı efradı Selocan diyor.

Kürtçe savunma hakkının yasalaşmaması için komisyonda rezalet çıkaran partinin (CHP’nin) müntesipleri Selocan diyor.

Romantik isyankâr Can Dündar Selocan diyor... (Bu romantik isyankar, daha düne kadar, “Devlet Öcalan’la görüşmeyi kessin, Gezi ruhu Kürt sorununu çözer” diye öneriler paketiyle ortalıkta dolaşmıyor muydu yahu?)

Nefret söyleminin mimarı “kaygılı liberaller” Selocan diyor.

Romantik komüncüler Selocan diyor.

Darbeciler, Ergenekoncular, Maocular, “Barış süreci felaket getirecektir” diyen Çılgın Türkler Selocan diyor.

Pensilvanya muhipleri Selocan diyor. (Çektikleri dizilerle Kürtleri şeytanlaştıran ve Kürt siyasal hareketini itibarsızlaştırmak için ellerinden gelen her melaneti sergileyen arkadaşlar bunlar...)

Pensilvanya profesörü Selocan diyor...

Hani, “Ey Kürtler, Erdoğan’la yapacağınız dar çerçeveli barış size bir şey kazandırmaz. Daha büyüğüne talip olmalısınız. Kobani eylemleriyle dünyanın sempatisini ve hayranlığını kazandınız. Bunu kazanca çevirip bağımsız devlet peşinden koşmalısınız” diyen liberal profesör.

Herkes Selocan diyor...

Selocan da arada sırada kafa çıkarıp, “Erdoğan üç maymundan birini çalmış. Maymun hırsızı...” diye kalplerdeki yerini pekiştiriyor.