- NEW YORK -
Son bir haftayý iki milletvekili arkadaþým, Cemal Öztürk ve Yasin Aktay’la beraber Amerika’da geçirdik.
Cihannuma Amerika buluþmalarý çerçevesinde hazýrlanan programýn yoðunluðu nedeniyle, geçen pazardan bu yana gazeteye yazý yollayamadým. Oysa yazýlmasý gereken ve benim de içimden yazmayý geçirdiðim konular da biriktikçe birikti.
Þunun altýný çizmek gerekir: Amerika’yý Körfez Savaþlarý ve sonrasýnda yaþanan Irak iþgali sürecinde bile sanýrým bu kadar çok konuþmamýþtýk.
Bunun þüphesiz birçok önemli sebebi var.
Türkiye Körfez Savaþlarý baþladýðýnda rahmetli Özal’ýn bir koyup beþ almak yolundaki kehanetinin pek de doðrulanmadýðýný görünce, geliþmeleri güçlü ve iddialý bir pozisyon alarak deðil, daha pasif bir pozisyon alarak izlemiþ, 1 Mart tezkeresini meclisten geçirmeyerek, ABD’nin hýþmýný üstüne çekmiþti.. ABD’nin kýzgýnlýðýný realize edeceði bir alan yoktu. Ama yine de Bush yönetimi 1 Mart tezkeresinin rövanþýný almak için yüzünü PKK’ye dönmüþ ve örgütü Türkiye’ye karþý savaþa sokmaya çalýþmýþtý. Nizamettin Taþ ve Osman Öcalan liderliðindeki PKK’nin Washington’dan gelen teklifleri reddettiði biliniyor. O dönemde PKK kendi içinde bir tartýþma baþlatmýþ ve savaþ istemeyenler örgütten ayrýlmak zorunda kalmýþtý. Ama ayrýlanlar, PKK’yi yeni bir savaþýn içine sokabilecek militan kadrolarý da beraberlerinde alýp gitmiþlerdi. PKK’nin kendini toparlamasý uzun zaman almýþ ve 2004 yýlýnda toplanan kongrede savaþ kararý alýnmasýna raðmen, bu kararýn hayata geçirilmesi mümkün olmamýþtý. Bu konuda yaþananlarý anlatan bir araþtýrma kitabýný yayýna hazýrlýyorum. Kitap yayýnlandýðýnda bugün gittikçe þaþýrtýcý bir hal alan ve hedefinde Türkiye’nin olduðu Amerikan politikalarý daha iyi anlaþýlacaktýr.
Üzgünüm ama bu politikalarýn daha doðrusu sanki üstünde pek de çalýþýlmamýþ ve hedefinde Türkiye’nin olduðu tehlikeli bir stratejinin hayata geçirildiðini düþünüyorum.
Sorun PYD’nin DAÝÞ’e karþý desteklenmesi veya Suriye Kürtleri’ne PYD üzerinden Cenevre’de yer açýlmasý deðil. Korkarým ABD planý daha kapsayýcý..
Korkarým ABD’nin Ortadoðu politikalarýna yön verenler, Aksiyon dergisine konuþan PYD yetkilisinin inandýðýna inanýyorlar: Rojava’da ne varsa, Türkiye’de de o olacak!
Meselemiz þu ya da bu örgütün terör listesinde olmasý veya bu listede olmayan örgütlerin bu listeye alýnmasýný istemek gibi basit ve hiçbir þeyi açýklamaya yetmeyecek kadar basit bir mesele deðil.
Ýþte bu basit olmayan meseleyi milletvekili arkadaþlarýmla geçen hafta konuþmaya geldik Amerika’ya.. Önce Washington sonra da New Jersey ve son iki günü de New York olmak üzere dolu dolu bir hafta. Bir kaç konferans ve sayýsýz toplantýda burada yaþayan vatandaþlarýmýzla bir araya geldik. Deðdi doðrusu. Cihannuma’nýn ABD temsilcisi arkadaþlarýn, baþta Levent Ali Yýlmaz olmak üzere, Ayhan, Mahmut ve diðerlerinin canla baþla çalýþarak kotardýklarý bu zengin programa yetiþmeye çalýþtýk. Ýki seçim yaþadým ama gece yarýsýndan sonra Mardin’de kahvehane toplantýsý yapmak kýsmet olmamýþtý. Amerika’da bu da oldu. Diyarbakýrlýlar’ýn, Bingöl, Dersim ve Giresunlular’ýn, Sur’daki hendeklerden baþlayarak fýndýk fiyatlarýna kadar uzanan sorularýna cevap verelim derken New York’ta kaldýðýmýz otele sabahýn dördünde girebildik. Bu yazý o otelde yazýldý. New York’a kar yaðýyor ve dýþarýda nefes kesen bir soðuk var.. Ama caddeler týklým týklým..
Amerika izlenimlerinin ikinci yazýsý yarýna..