“Çıkmışsın yenmiş, çıkmışsın yenmiş”te yeni sezon…

Bir haftadır konuşuluyordu; dün itibariyle Muharrem İnce, CHP’den farklı bir yol tutacağını açıklamış oldu.

Neler söyledi İnce?

4 Eylül’de Sivas’tan yola çıkacağını duyurdu. CHP’nin kuruluş kongresi saydıkları Sivas Kongresi, sembolizm ihtiyacını için iyi zamanlama.

29 Ekim’e de bir atraksiyon düşünüyor, ama ne bilmiyoruz.

Parti kurmaktan söz etmedi. Şimdilik, yeni moda ‘hareket’ şeklinde yol yürümeyi tercih ettiğini anlıyoruz. Hala CHP tarafından Cumhurbaşkanı adayı gösterilme umudu taşıyor belli ki.

Adları güzel; Memleket Hareketi.

İnce’nin bence sahnesi de iyi, CHP’nin adayı olarak girdiği Cumhurbaşkanlığı seçiminde gösterdiği performans hiç fena değildi.

Temposu yüksek bir kampanya yürüttü. Her mitingde, platforma kolları sıvalı ve koşar adım çıkarak CHP’lilere görüp görebilecekleri en kalabalık mitingleri yaşattı. Bir keresinde de alana bisikletle giriş yapmıştı. Allah için hitabeti de iyi. Kılıçdaroğlu eline su dökemez.

Hatırlarsanız, son Maltepe mitinginde alanı öyle coşturmuştu ki kalabalık, yazık, ciddi ciddi seçimin ikinci tura kalacağına inanmıştı.

Sonrası tabii büyük bir hayal kırıklığı. Çıkıp açıklama yapmayınca önceki gün Maltepe’de coşan seçmen şizofrene bağladı.

Dün İnce o konuya da açıklık getirdi. Heyhat! Adama zorla seçim ikinci tura kaldı dedirtmek istemişler. Meğer o yüzden arazi olmuş.

Yine de hataydı tabii. Nitekim dün “Krizi iyi yönetememiş olabilirim” diyerek hatasını kabul etti. “Adam kazandı” açıklamasını daha erken yapmalıydı.

Başka ne dedi?

“Asla Atatürk düşmanlarıyla yol yürümeyeceğiz.”

Daha önce de “CHP içinde Atatürk düşmanları var” demişti.

“Bin Günde Memleket Hareteki”nin başlama gerekçesi bu demek ki.

Fakat bu düşmanlar kimler, ne tür düşmanlık içindeler, tam olarak bilmiyoruz. Mesela Doğu Akdeniz’deki mevcut pozisyon alışımız hakkında ne düşünüyor merak ediyoruz? Kılıçdoroğlu’nunkini biliyoruz, “Ne işimiz var oralarda?” diyor. İnce’ye göre Atatürk düşmanlarından biri de Kılıçdaroğlu mu acaba?

Bir keresinde İnce, “Kandil’i niye vuruyoruz, orada terörist kalmadı ki” demişti. Bu görüşlerini Atatürkçülükle nasıl bağdaştırıyor, bunu da bilmiyoruz.

CHP ile yollarını ayırmasına sebep, Kılıçdaoğlu’nun bileğini bükememesi ve partiden tasfiye olmayı başaramaması değil de Atütürk düşmanlığı ve bazı ilkesel farklılıklar ise şayet CHP seçmenine bunu daha net göstermesi gerek.

Hele bir dur, daha yolun başında denebilir. Fakat tam da şimdi söylemek gerekmez mi bunları? Yola çıkarken, işin daha başındayken…

Muharrem İnce’den anladığımız net bir şey var ama. “Dostlarla kazanma” taktiğine karşı. Kılıçdaroğlu’na diyor ki, “dostlarla” kazanırsan sen kazanmış olmayacaksın, CHP kazanmış olmayacak. Erdoğan’ın eski arkadaşı kazanmış olacak. Ama ben kazanırsam CHP kazanmış olacak.

Açıklamasında en net, en elle tutulur olan buydu. Ben Cumhurbaşkanı adayıyım şimdi sen düşün ey Kılıçdaroğlu, demiş oldu böylece.

Bunun dışında; bütün suçlamalar, itiraflar ve mızmızlanmalar İnce’ye değil Kılıçdaroğlu’na olumlu yazar.

Tamam, Kemal bey seçim kazanamadı belki ama mütemadiyen kurultay kazanıyor. Kabul etmek lazım bu da bir başarı.

İnce, miting performansına, hitabetine, sahnesine ve kortizonlu haplarına güveniyor olabilir. Ama kabul etmek lazım CHP’nin karşısına müstakil bir parti ile çıkmadıktan ve CHP’nin uzaklaştığı milli politikalara yönelik net bir eleştiri ortaya koymadıktan sonra bölen damgası yemekten kaçamayacaktır.

Zira “Seçime girmeye bile cesareti yok” dediği Kemal Kılıçdaroğlu, siyasette tam da bu akılla yürümektedir. Seçim kazanmayı değilse de CHP’yi dönüştürmeyi başarmıştır.