Tur þirketleriyle seyahatlere gidenler bilir. Ortak ve birlikte hareket edilen saatler dýþýnda, herkesin kendi baþýna hareket edeceði “Serbest Zaman” tanýnýr. G.Saray ve F.Bahçe de; maçýn ilk 20 dakikasýný, kendilerine ayrýlmýþ serbest zaman sanarak gruptan, maçtan, mücadeleden ve hatta herþeyden kopmuþ bir þekilde “Free” takýldý.
Rüzgar nereye savurursa oraya doðru koþuþturan futbolcular topluluðu; býrakýn derbi bir maçý, resmi bir maçta olduklarýný dahi unutmuþ gibiydiler. Aðýr, aksak, isteksiz ve renksiz bir mücadele vardý. Futbolcular; yataktan yeni kalkmýþ insanlarýn uyku mahmurluðu içindeydiler. Podolski’nin 20’inci dakikadaki þutu, soðuk suyla yüzlerini yýkama etkisi yarattý.
Maçýn sonrasý hareketlendi ama; bu hareketleniþ bilinçle, teknikle, hýzla ve hýrsla yapýlmýþ organize bir iþ deðildi. Doðaçlama futbol vardý. Top nereye herkes oraya... Adý derbi olan bir maç için, asla yeterli olmayacak pelte kývamdaydý.
Bu süreçte, G.Saray rakibine oranla daha atak görünse de; yaratabildiði etki, mutlak sonuç alacak cinsten deðildi. Dostlar alýþveriþte görsün tabiri, görünen durumu anlatan bir ifadedir.
***
Ýkinci yarý, Selçuk’un serbest atýþýyla heyecana davetiye çýkardý. Ama sahaya bozuk para atma ayýbý; tam düzelme eðilimi gösteren maça, fýrlatýlmýþ bir çamur gibi kaldý. Yuh diyeceðim de, atmayan Galatasaraylýlar alýnacak diye sakýnýyorum. Ayýptýr yahu!
Fenerbahçe, maçtan hiçbir beklentisi kalmamýþ gibi umarsýz oynarken; Galatasaray sonuç almaya odaklý bir futbola döndü. Ama kazanan Fenerbahçe oldu. Hayret!.. Gene de son yýllarýn en renksiz derbisiydi.