Çile çekmeden oluþa ermek…

Komplo teorileriyle baþým hoþ deðildir. Hoþumuza gitmeyen ya da kontrol edemediðimiz olaylarda baþkalarýnýn parmaðýný aramak biraz kolay bir yol gibi gelir bana. Fakat olaylarý teker teker ele aldýðýmýz zaman saçma gelen bazý deðerlendirmeler bunlara geniþ bir açýdan bakmaya da mani olmamalýdýr. Türkiye’nin çok yakýn geçmiþindeki üç olayý göz önüne alalým þimdi. Gezi Parký olaylarý, 17-25 Aralýk yargý eliyle darbe giriþimleri ve Kobani kalkýþmasý. Ýþte bu üç önemli kilometre taþýna baktýðým zaman acaba her biri birer deneme miydi diyesim geliyor. Eðer böyleyse, bunlarý, gerekli tedbirleri almak için bir fýrsat olarak da görebiliriz. Her biri bizim kýrýlgan alanlarýmýzý göstermesi bakýmýndan iyi deðerlendirilmeli. Ýlk ikisinden gerekli derslerin çýkarýldýðýný düþünüyorum. Kobani için daha geniþ bir görüþ alanýna ihtiyaç olduðu açýk. Bölgedeki psikolojik hale dikkat gerekiyor. Halktaki 'ne oluyoruz' kaygýsý önemli. Bazen gerçekler algýnýn gerisinde kalýyor. 'Bölge elden çýkýyor, PKK her alanda etkili' duygusunu ortadan kaldýrmak lazým ki çözüm süreci saðlýklý ilerleyebilsin. Ben 'Kobani kalkýþmasý acaba bir deneme miydi' diye tekrar vurgulamak ihtiyacý içindeyim.

Baþbakan Davutoðlu, Kobani olaylarýný kast ederek "yangýn yerinde gül yetiþtireceðiz" dedi. Bu söylem, halisane niyetleri göstermesi bakýmýndan elbette çok önemli. Fakat, bu iþin sadece idarenin tasarruflarýyla gerçekleþemeyeceðini not etmek gerekiyor. Bunun da farkýnda Baþbakan. Onun için bölge halkýna bir çaðrýsý var, "sesinizi yükseltin, bu yanlýþa itiraz edin" diyor. Ben de Ýstanbul'daki, Ankara'daki, Ýzmir'deki, diðer þehirlerimizdeki Kürt topluluðuna sesleniyorum, neredesiniz, ne zaman ses vereceksiniz? Ey Diyarbakýrlý iþ adamlarý, yoðun iþlerden vakit mi bulamýyorsunuz? Sivil toplumun gücünü anlatan olmadý mý size? Korkunuz mu var? HDP ve bazýlarýnýn Kobani hassasiyeti gerçekten oradaki  Kürtler mi, yoksa oradaki PKK kamplarý mý? Baþka yerlerdeki IÞÝD katliamlarýna aldýrýþ etmeyenler Kobani söz konusu olunca nasýl birden galeyana geldiler?

Türkiye'de hepimizi ilgilendiren bu kadar hadise cereyan ederken Üniversite camiasýndan bir ses, bir rapor, bir analiz, geleceðe yönelik bir ikaz duyan var mý? Ben mi duymadým acaba? Yükseköðretim camiasýnýn bu anlamda özeleþtiriye ihtiyacý var. YÖK Baþkaný Prof. Gökhan Çetinsaya'nýn hakkýný yemeyelim. Hazýrladýðý son raporla,sorunlara dikkat çekmiþti, https://yolharitasi.yok.gov.tr/. Üniversitelerin suskunluðu her ne sebeple olursa olsun geleceðimiz için iyiye iþaret deðildir. Alabildiðine yergi ya da övgünün ötesinde bir þeyler beklemek hakkýmýz Üniversitelerden. Kiþisel gayreti olanlara saygým sonsuz elbette. Sözüm daha çok bu iþleri kurumsal çapta ele alamayan yapýlara ve yöneticilere.

HSYK seçimleri gösterdi ki özgür topluluklar yanlýþta bir araya gelmiyorlar. Seçimler bu bakýmdan önemli. Geçen hafta da üzerinde durduðumuz gibi iradesini bir baþka kurum ya da kiþiye teslim etmeyenlerin özgür iradeleriyle yaptýklarý tercihlere saygý duymak gerekiyor.

Rektör seçimleri Üniversitelerden beklenen fonksiyonlarýn icrasý bakýmýndan fevkalade önemli. Eðer seçimleri yukarda sýraladýðýmýz iþleri yapabilecek kapasitede adaylar arayýþýna odaklayabilirsek doðruyu bulmakta zorlanmayýz. Aksine þimdiye kadar yükseköðrenim ve üniversite kavramý üzerinde hiç kafa yorup çile çekmemiþ fýrsatçýlara yol açacak bir seçim, geleceðimizi karartmakla eþ anlamlý olacaktýr. Ýhsan Oktay Anar’ý anmamak olmaz þimdi. Gündüz görmek için karanlýk saçan fener kullanmak zorunda kalan bir tipten söz ediliyordu romanlarýndan birinde. Daha önceki bir yazýda söz etmiþtik bu romandan ve karanlýk saçan fenerden.

Nota bilmeden ney çalmaya kalkan heveskârlara benzetiyorum ben bu tür adaylarý. Hakiki neyzenler kýzmasýn bana. Ney üflemekle ney çalmak arasýndaki farký bilmiyor deðilim. Ama kimisi ney üfler, kimisi ney çalar. Ben nota bilmeden ney çalmaya kalkanlardan bahsediyorum. Hem nota bilmeyen hem de üflediði halde neyden hiç bir naðme elde edemeyen ne tipler biliyoruz...

Bazý rektör adaylarýný gördükçe bu kanaatim pekiþiyor. Þimdiye kadar üniversite kavramý üzerinde tek satýr yazýp çizmeyenler, hiç kafa yormayanlar, bu can yakýcý iþin çilesini çekmeyenler bedavadan oluþa ermek istiyorlar...

Daha düne kadar birlikte olduðu insanlarý terk edenler ve karþýlarýna alanlar yarýn kimbilir hangi yanlýþlarýn içinde olurlar? Dün niçin beraberdiniz, bugün niçin rakipsiniz? Ah bu tutarsýzlýklar... Çile çekmeden oluþa ermek için fýrsat kollayan vefasýzlar...