Çin modeli, BMW, Türkiye

Geçtiðimiz hafta iki baðýmsýz, farklý gibi duran haber çok ilgimi çektiler.

Aslýnda ilk bakýþta birbirlerinden baðýmsýz gibi duran bu iki haberin Türkiye üzerinden birbirleriyle çok yakýndan iliþkide olduklarýný düþünüyorum.

Birinci haber, aðýrlýklý olarak iktisatçýlarýn abone olduklarý bir blogdan, adý “Your daily digest for why nations fail”, blogçular iki çok ünlü iktisatçý, Daron Acemoðlu ve James Robinson.

Muhtemelen Daron Acemoðlu’nu daha yakýndan tanýyoruzdur, Türkiye Cumhuriyeti yurttaþý bir ermeni, Galatasaray Lisesi mezunu, dünyanýn en önemli, en üretken iktisatçýlarýnýn baþlarýnda geliyor, yaþý daha çok genç ama adý Nobel iktisat ödülü ile beraber anýlýyor.

Bu ikilinin bu bloða da adýný veren “Why nations fail?” (Neden uluslar baþarýsýz?) baþlýklý çok önemli bir kurumsal iktisat kitabý yayýnlandý iki sene önce ve bu kitap dünyada çeþitli dillere çevrildi ve çevriliyor.

Ancak, bu blogda 2 Temmuz günü yayýnladýklarý bir habere göre, bu ünlü kitabýn çinceye çevrilmesinde, daha doðrusu çince çevirisinin Çin’de basýlmasýnda sorunlar çýkmýþ.

Yayýncý kuruluþ (Human Science and Technology) yazarlara bu kitabýn çok sayýda bölümünün çince tercümesinde yer alamayacaðýný belirtmiþ.

Kitabýn baþýnda yer alan takdir deðerlendirmelerinden biri de üç ay önce ölen Nobelli bir iktisatçýnýn, Gary Becker’in ve yayýncý bu dört satýrlýk, içinde Çin lafý bile geçmeyen, demokrasi vurgusu yapan methe takýlmýþ.

Kitapta yazarlar Çin kurumlarýnýn da bir analizini yapmýþlar, yaklaþýk her ülke var bu kitapta, Güney ve Kuzey Kore mukayesesi de rahatsýz etmiþ yayýncýyý.

Yazarlar ve yayýncý kuruluþ bir pazarlýk yapmýþlar ve Acemoðlu-Robinson kitabýn çince basýmýnda Çin ekonomisinin büyümesi ve kurumlarýna, Kuzey Kore’ye iliþkin bölümleri ve Çin’in “yüksek otoritelerini” (bu tabir yazarlarýn) rahatsýz eden baþka bölümleri çýkararak yayýnlanmasýný kabul etmiþler.

Yapýlan antlaþma galiba (Acemoðlu böyle umuyor) yayýncýnýn hangi bölümlerin sansürlendiðini kitabýn baþýnda belirtmesini de içeriyor.

Söz konusu kitap tamamen akademik içerikli, bu durum yazarlarýndan da belli zaten, ama “Why Nations Fail?” Çin’de sansürlenmeden yayýnlanamýyor.

Bizde de, galiba, Antoine de St. Exupéry’nin ünlü “Küçük Prens”i bazý bölümleri sansürlenip yayýnlanmýþ idi, bu nedenden belki bizde de birileri Çin yetkililerinin bu tasarrufunu normal, milli menfaatlere uygun bulabilirler.

Daha da tuhafý, bizde hala Çin modelinin benimsenmesini isteyen, bu siyasi/ekonomik modeli Türkiye’ye öneren zekasýzlar var; bu þahane modelde Daron Acemoðlu’nu sansürlenmeden okuyamamanýza raðmen.

Gelelim ikinci ve Çin haberinden ilk bakýþta tamamen baðýmsýzmýþ gibi duran ve Hürriyet’te gördüðüm habere; haberin bazý yerlerini copy-paste ile aþaðýya alýyorum:

“Otomobil devi BMW 2019 yýlýndan itibaren Meksika’da üretime geçiyor. BMW Üretim Genel Müdürü Harald Krüger, Meksika’da kurulacak fabrika için 732 Milyon Euro harcanacaðýný ve 1500 kiþiye istihdam saðlanacaðýný açýkladý. BMW gibi Audi ve Mercedes de Meksika’da fabrika kurmak istiyor.”

21. yüzyýl dünya ekonomisinin motoru küresel tasarruflardan daha çok pay çekmeyi saðlayacak demokratik, kapsayýcý kurumlar ve evrensel hukuk olacak, bunu görmemek þartlanmalardan arýnmýþ bir iktisatçý için olanaksýz.

Çin bugün hala bir ölçüde önemli sayýlabilecek doðrudan yabancý sermaye yatýrýmý çekebiliyor ise bunun temel nedeni düþük ücretler ama bu böyle gidemez.

Bizim önümüzdeki seçenek de ya kurumlarýmýzý reforme etmeden ücretleri çok aþaðýya çekmek ya da makul, kabul edilebilir, insan onuru ile çeliþmeyen ücret seviyelerinde çaðdaþ kurumlarý ve hukuku benimsemek.

Meksika’nýn bu önemli yatýrýmlarý çekebilmesinde bir faktör de büyük ABD pazarýna yakýnýlýðý.

Biz de çok büyük bir pazarýn, 550 milyon tüketici ve 16 trilyon dolarlýk gelir, AB ortak gümrük bölgesi, býrakýn yakýnlýðý, gümrük birliði nedeniyle içindeyiz ama nedense yatýrým çekmek için bu büyük avantajý çok kullanamýyoruz, Çin’in siyasi/ekonomik modeline özenirsek hiç de kullanamayýz ve kavruk bir 21. Yüzyýl geçiririz.

Yapýlmasý gereken kurumsal dönüþümlere hýz vermek, evrensel hukuk ilkelerini benimsemek ve böylece, gümrük birliði avantajýný da kullanarak, senede en azýndan elli milyar dolar doðrudan yabancý sermaye yatýrýmý çekerek büyüme oranýný yüzde altý ve üzerine kalýcý olarak oturtmak.