Çocuk, yalnýzlýk ve hayal gücü bir araya gelince olaðandýþý þeyler açýða çýkabiliyor. Benim þahit olduklarýmda ortaya çýkan þey hayret verici ama çocuðun hayrýna deðil.
Size bir öykü anlatayým. Yalnýz olan bir çocuðun zihni üç hayali arkadaþ yaratýyor. Bunlarýn bilimkurgu filmlerini andýran isimleri var. Bu dört kiþi kendi aralarýnda konuþuyor. Buraya kadar sýk gördüðümüz bir durum. Bu hal akýl hastalýðý veya doðaüstü bir mesele deðil. Bu duruma zihin bölünmesi diyoruz. Problem bir adým ötesinde baþlýyor. Bu sonradan üretilmiþ zihinler kendileri baþka zihinler yaratýyor. Onlar da baþka zihinleri. Onlar da baþka zihinleri. Silsile devam ediyor. Sonuçta oluþan sistemde evrenler, ülkeler, klanlar, gruplar ve her birine ait topraklar, sosyal ve siyasal düzenler var.
Daha büyük sorun ise þu: Ýlk kez üç zihin üreten ilk zihnin, bu üç zihin üzerine kýsmi kontrolü var. Üretilen bu üç zihnin kendi ürettiði zihinlere de az da olsa kontrolü var. Daha ötesi için hiç kimsenin kontrolü yok. Sistem kontrolden çýkmýþ. Sistem kendi kendini üretiyor.
Ýçerideki her zihin canlý bir kimlik. Adý var. Ait olduðu topluluðu var. Ülkesi var. Bir sosyal ve siyasal düzenin parçasý. Bu sosyal ve siyasal düzen ilk zihnin yazar zihni üzerinden tasarlanmamýþ. Ýçerideki sistemin kendisi üretmiþ. Öyle ki ilk bölünen, gündelik hayatý yöneten kiþi, içerideki sistemi öðrenmeye ve anlamaya çalýþýyor. Ama onun da iç sisteme tam eriþimi yok. Sistem ona direniyor. Ýçerideki aktörlerden bir aktör haline getirilmiþ.
Yani gerçek bir yapay zekâ ile karþý karþýyayýz. Birisi bir yazýlým yazmýþ olsun. Bu yazýlým kendi yazýlýmýný yazýyor. Üçüncü yazýlýmlar dördüncüyü, dördüncü yazýlýmlar beþinciyi yazýyor. Bu silsile devam ediyor. Yani robotlarýn yapay zekâ kazanýp, kendi bildiklerini yapacaklarý kurgusu bu yalnýz çocuklarýn zihninde çoktan gerçekleþmiþ durumda. Üstelik biyolojik bir sistemle. Ýçerideki her kimlik kendini canlý ve gerçek kabul ediyor. Gerçek dünya fikrini kabul etmiyorlar. Alt dünya ve üst dünya var. Yerkürenin olduðu dünya üst dünya. Ýçerideki dünya alt dünya. Ýkisinin de gerçek olduðu konusunda ýsrarcýlar. Ýçeride savaþ olduðunda, kiþi ellerinde kanýn sýcaklýðýný hissedeceði kadar gerçek bir dünya. Kiþinin günde 6-7 saatini geçireceði kadar bir iç dünya.
Bu kiþiler “Yüzüklerin Efendisi”, “Harry Potter” gibi fantastik eserler yazan yazarlardan farklý. Bu türden fantastik eserleri yazan kiþiler masanýn baþýna oturup yazýp kalkýyorlar. Yaptýklarý iþ kendilerinin kontrolü altýnda kurgular. Ýstedikleri parçayý yeniden yazýp, istediklerini atýp, istediklerini ekliyorlar. Benim anlattýðým durum þuna benziyor: Bir kitabýn ilk 10 sayfasýný bir yazar yazýyor. Sonra yazar devre dýþý kalýp kitap kendiliðinden yazýlýyor.
Yapay zekâ çalýþanlarý dissosiyatif kimlik bozukluðu yaþayan kiþilerin zihinlerini incelemeli. Zihnin çalýþma þeklini anlamak isteyenlerde ayný þeyi yapmalý. Danýþanlarýnýn iç dünyasýndaki bu olaðanüstü yaþantýlarý göremeyen psikolog ve psikiyatrlara ise en hafif ifadeyle þanssýz.