Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý’nýn sitesinde, bir babanýn çocuðuna duyduðu cinsel ilgiyle ilgili bir soru ve bu soruya verilen seviyesiz cevap üzerinden bir gündem oluþtu. Makul bir akýl için bu nahoþ durumun, Diyanet’in kurumsal bakýþý olmadýðý açýktý. Yine de eleþtirilecek bir durum vardý. Fakat bu nahoþ olayýn tartýþýlma biçimi, sitedeki soru ve cevap kadar seviyesiz bir hal aldý.
Konuyu gündeme getiren ve sosyal medyada dolaþtýranlarýn örtük bir þekilde demeye çalýþtýðý þu: “Diyanet, bu memleketin muhafazakarlarý, AK Parti’ye oy verenler, babanýn çocuðunu taciz etmesine duyarsýz, hatta kolaylaþtýrýcý rol üstleniyorlar. Onlarýn zihniyetleri bu iþlere elveriþli”.
Bunlarý söylemeye çalýþanlar aþaðýlýk bir iþ yapmýþ oluyorlar. Ya bu kiþiler; gözleri kin bürümüþ, ilkesiz ve yüzeysel politik varlýklar. Ya da, aptallýk düzeyinde akýl tutulmasýna sahipler.
Çünkü bu tarzýn ilk gösterdiði þey; bu kiþilerin düþünme sistematiðine ve becerisine sahip olmadýðý. Diðer sosyal kimlikleri þeytanlaþtýrýp, kendi sosyal gruplarýný pür-i pak algýladýklarý. Halbuki, bu hal en basit temel düþünme hatalarýndan biri.
Üstelik meselenin cahili olduklarýný da göstermiþ oluyorlar. Ensest veya çocuklara yönelik cinsel tacizlerin yaygýnlýðý ve topluluklar arasýndaki daðýlýmý konusunda bir þey bilmedikleri de anlaþýlýyor.
‘Bizde yok, onlar da var’ demek çocuklara ihanet
Sigmund Freud hastalarýnýn çocukluk çaðýnda yaþadýklarý tacizleri bilimsel bir toplantý sýrasýnda Viyana’daki meslektaþlarýna anlattýðýnda, Viyanalýlar da biz de böyle þeyler yok demiþlerdi ve Freud’u suçlamýþlardý. Freud bu baskýya dayanamamýþ, hastalarýnýn anlattýklarýný fantezi olarak tanýmlamaya baþlamýþtý.
Bu hal neredeyse 1970’li yýllara kadar devam etmiþ, bu dönemde hastalarýn anlattýklarýnýn bir gerçeklik olduðu anlaþýlmýþtý. Viyanalýlarýn bizim toplumda böyle þeyler olmaz yaklaþýmý neredeyse bir yüzyýl çocuklarýn maðduriyetinin devam etmesine neden oldu.
Çocuða taciz tüm toplumsal gruplarda var
Ensest tüm dünyada, her toplumda, her kimlik grubunda yaþanabiliyor. Zenginler arasýnda da var fakirler arasýnda da. Solcular arasýnda da var, saðcýlar arasýnda da. Dindar topluklarda da var, seküler ve ateist topluluklarda da var. Batýda da var, Doðuda da var. Üstelik benzer oranlarda var.
Yani belirli bir toplumsal kimlik grubunu, çocuklara yönelik cinsel istismara yatkýn olmakla suçlamak cahillik. Kendi toplumsal grubunda böyle þeyler olmayacaðýný söylemek de kara cahillik.
Çocuk tacizlerinin acý sonucu
Çocukken cinsel tacize uðramak, bir çocuðun baþýna gelebilecek en acý þey. Çocuklar bu durumu o kadar acý verici ve dehþetengiz yaþýyorlar ki, benlikleri parçalanýyor. Zihinleri bu acýya dayanamayýp bölünüyor.
Acýya dayanamayan çocuk, zihninde baþka bir kimlik yaratýp, “bu taciz bana olmadý, ona oldu” diyor. Yani, dayanýlmayan acý zihnin bütünlüðünden uzaklaþtýrýlýp, kapsüle ediliyor.
Psikoterapi sýrasýnda o taciz anýlarýný yaþayan kimliðe ulaþtýðýnýzda, o yaralý çocuk o günlerde donmuþ bir þekilde karþýnýza çýkýyor. Aradan on yýllar geçse bile o taciz anlarýnýn halen devam ettiðine inandýðýný, yarasýnýn tazeliðini görüyorsunuz. Benim açýmdan bu acýya þahit olmak, mesleðimin en zorlu aný.
Hepimizin problemi
Çocuklara yönelik cinsel tacizlerle mücadele hepimizin problemi. Gruplar arasý güç, çýkar ve siyasal mücadelenin malzemesi yapýlabilecek en son mesele.
Dinin ensesti yasaklayan ve bir kesimin bu yasaða tabu dediði bir dünyada, tutumu mücadelemizde iþe yarar bir yaklaþým.
Çocuklarý cinsel tacizden korumak için; dine de, laik ahlak anlayýþýna da, dindarlara da, feministlere de, hukukçulara da, saðlýkçýlara da ihtiyacýmýz var.
Aile Ýrþat ve Rehberlik Bürolarý
Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý’na baðlý Aile Ýrþat ve Rehberlik Bürolarý bu mücadelenin önemli araçlarýndan biri. Çünkü bu meselede sadece söylemle baþarýlý olmak zor. Ancak toplumsal kýlcallara inebilecek mekanizmalarýnýz varsa, maðdurlar size baþvurabilir. Bu bürolar tam da toplumun içinde.