Her meslekte baþarýsýzlýk ve reddedilme riski vardýr ama bizim iþimizde sahne ve alkýþ çocuðu da aileyi de baðýmlý hale getirebiliyor. Þahsým adýna sýnýfýmda ilk öðretmeye çalýþtýðým þey baþarýsýzlýklara nasýl kucak açýlacaðýdýr. Zira piyano çalmayý herkesten öðrenebilirler. Baþkasýnýn baþarýsýyla hizalanmak, kabullenmek, tebrik edebilmek ise özgüven ister.
Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Piyano Anasanat Dalý profesörlerinden Burcu Aktaþ Urgun yetiþtirdiði öðrencilerinin dünya çapýnda gösterdiði baþarýlarla ve piyano eðitimine dair özgün fikirleri ile biliniyor. Henüz Ýspanya’daki uluslararasý bir yarýþmadan dönen Burcu Aktaþ Urgun’un iki öðrencisi ve kýzý derece yaptý. 9. Maria Herrero Uluslarasý Piyano Yarýþmasý Infantile A kategorisinde Ilyýn Bürkev birincilik, Mina Urgun üçüncülük, Infantile B kategorisinde de Tarýk Kaan Alkan birincilik aldý. Artýk yarýþmalardaki listelerde Türkleri görmek diðer çocuklarda biraz paniðe neden oluyor diyor Burcu Aktaþ Urgun. Ancak aileler çocuklarýndaki yeteneði nasýl keþfedeceklerini pek bilemiyorlar. Ayrýca günümüzde her köþe baþý açýlan piyano kurslarý, çocuklarýna piyano eðitimi almak isteyen ailelerin kafasýný karýþtýrabiliyor. Prof. Urgun’la ailelere rehber olacak konularý detaylarý ile konuþtuk.
Müzikte yetenek nasýl anlaþýlýr?
Yeteneðin nerede, ne zaman kendini göstereceðini kestirmek çok zor. Öncelikle çocuklarýn bunu gösterebilecekleri bir ortamda olmalarý gerekir. Sürekli müzik dinlenilen bir ortam varsa ya da evde enstrüman varsa daha erken yaþlarda fark edilebiliyorlar. En çok da anaokullarýndaki bilinçli öðretmenler fark edip yönlendirme yapýyorlar. Bu ikisinden mahrum olsa dahi ses ve ritimle olan iliþkisini içgüdüsel bir þekilde ortaya koyan çocuklar da var ama bunu fark edecek gözlerin üzerlerinde olmasý þart tabii. Aile en ufak kývýlcýmý dahi deðerlendirmeli ve uzman birilerine götürmeli.
Her köþe baþý bir piyano kursu var. Bunu nasýl deðerlendiriyorsunuz? Aileler seçim yaparken nelere dikkat etmeli?
Bence kesinlikle mutluluk verici bir durum. Bu tür kurumlar ulaþýlabilir olmalý ve insanlar hiç zorlanmadan çocuklarýný yollayabilmeli. Tabii konu eðitimcilerin yeterliliðini sorgulamak ise, burasý biraz hassas. Öncelikle eðitimci kendini tanýmalý ve nereye kadar yetenekli bir çocuða yeteceði konusunda bilinçli olmalý. Bazen çok yetenekli olduðu halde gerekli yaþlarda konservatuvarlara yönlendirilmeyen gençlerle karþýlaþýyoruz. Mesleðimizde yaþ önemli bir mevzu. MSGSÜ Devlet Konservatuarý’nda Milli Eðitim Bakanlýðý ile eþ zamanlý yürütmek için giriþimlerde bulunduðumuz Sanatsal Geliþim Programý adýnda bir sertifika programýmýz var. Bu programa dahil olduklarýnda sadece öðrenci deðil öðretmen de öðrencinin çalýþý ile ilgili konservatuvar öðretim üyelerinden oluþan jüri tarafýndan yazýlmýþ bir rapor alýyor. Bu sürecin sonunda bir sonraki sýnavda çocuðun sorunlarýný büyük oranda düzelttiðini gözlemliyoruz. Konservatuvarlar ve müzik kurslarý arasýndaki köprüleri ne kadar saðlam kurarsak o kadar çok müzisyeni kazanabiliriz. Aileler kurs seçerken hiç çekinmeden hangi sertifika programlarýna dahil olduklarýný sorsunlar, kazanýlmýþ sertifika örneklerine bakmak istesinler, eðitmenlerin diplomalarýna kadar sorgulasýnlar.
Çocuklara kaliteli müzik alýþkanlýklarý kaç yaþýndan itibaren kazandýrýlýr? “Anne karnýnda bebeðe Mozart dinletmek” efsanesi ne kadar doðru?
Hiç Mozart dinlememiþ bir annenin hamile olduðunu anladýðý an gidip CD’ler almasý eðer bir rutine, bir keyfe bir alýþkanlýða dönüþecekse, evet o çocuk çok þanslý ve kulaðýna dolan kaliteyi, deðeri hayatýnýn her alanýnda arayacak demektir. Tüm canlýlarýn seslerin düzeninde kalite aradýklarýna eminim. Sadece 9 ay günde 24 saat Mozart açarsanýz belki sakin bir hamilelik geçirirsiniz ama çocuðunuz zekasýnda radikal bir artýþ olmayacaktýr. Anne ne dinlerse çocuk onu dinliyor.
Müzik eðitimi kaç yaþýnda baþlamalý? Enstrümana göre farklýlýk gösterir mi?
Evet, enstrümana göre farklýlýk gösterebiliyor. Solist enstrümanlara ne kadar erken baþlanýrsa o kadar iyi sonuçlar veriyor ama bazý enstrümanlar, özellikle üflemeli çalgýlar için çocuðun fiziðinin kuvvetlendiði yaþlar tercih ediliyor. Piyano için konuþmak gerekirse yaþ 12’yi geçtikten sonra baþlanýldýðýnda geliþim zorlaþýyor. 15’i geçtikten sonra ise sadece hobi aþamasýnda kalýyor çünkü parmaklarý gerekli forma ve hýza kavuþturamýyorsunuz. Konservatuvar eðitimi söz konusu ise çocuk daha önce bir tecrübesi olmasa dahi en geç 4.sýnýfý bitirdiðinde kabul ediliyor. Daha erken baþlamanýn söz konusu olduðu durumlara rastlansa da benim için ideal yaþ 4, 4 buçuk diyebilirim. O da çocuk minimum 10 dakika dikkatini yoðunlaþtýrabiliyorsa. Zorlamak ters tepebiliyor.
Kitabýnýz “Klavye Üzerine Notlar” çok emek verilmiþ bir eser. Biraz bahseder misiniz?
Klavye Üzerine Notlar, aklýmda bir kitap fikri olmadan konumla ilgili kitaplarý okurken bana çok faydasý olduðunu düþündüðüm yerleri not olarak yazmaya baþlamamla birlikte ilerleyen 15 senelik bir sürecin neticesi. Anlýk bir iþ yapýyoruz ve teoriye dökmek zor. Yine de bazý püf noktalarý var ki her daim cebimizde kalarak bize eþlik etmeli. Bende onlarý kalýcý bir formata sokmak istedim.
Yetenek baþarýlý bir yorumcu/besteci olmada ne kadar etkili? Diðer etkenler nedir?
Yetenek enstrüman çalmakta þart deðil. Sizi mutlu ediyorsa her yaþta bir þey çalmayý öðrenebilir ve kendinizi geliþtirebilirsiniz. Ancak bu iþ mesleðiniz olacaksa duyuþ, koordinasyon, kas uyumu, hafýza, müzikalite gibi konularda tartýþmasýz bir farklýlýðýnýz, kuvvetiniz ve kolaylýklarýnýz olmalý. Bu da sizi ancak konservatuvarlara sokmaya yetecek bir baþlangýç noktasýdýr. Sonrasýnda en gerekli þey þevk ve azim. Þahsen çalýþmanýn da bir yetenek olduðunu düþünüyorum zira saydýðým tüm özelliklerle doðmuþ, genetik olarak müthiþ bir þansla mesleðe 1-0 önde baþlayan, ancak bilinçli bir çalýþma düzeni oluþturamadýklarý için vasat kalan birçok öðrencim oldu. Aile faktörü de çok mühim. Çocuðun önünden giderek onu çekiþtiren deðil, her daim destek olacak ve baþarýsýnda da baþarýsýzlýðýnda da güvenli að oluþturacak bir yapýya ihtiyaç var. Artýk marka yönetir gibi çocuk büyütüldüðünü görüyor ve anlayamýyorum. Çocuklarýn öðrenci ve çocuk olmalarýna izin verilmeli. Kariyer yetiþkinlerin dünyasýna ait bir kavram olarak kalmalý.
Her meslekte baþarýsýzlýk ve reddedilme riski vardýr ama bizim iþimizde sahne ve alkýþ çocuðu da aileyi de baðýmlý hale getirebiliyor. Þahsen sýnýfýmda ilk öðretmeye çalýþtýðým þey baþarýsýzlýklara nasýl kucak açýlacaðýdýr. Zira piyano çalmayý herkesten öðrenebilirler. Baþkasýnýn baþarýsýyla hizalanmak, kabullenmek, tebrik edebilmek özgüven ister. Ayný zamanda kendi kalitelerimize sahip çýkmak ve odaklanmak için tek yoldur. Birbirini alkýþlamayý öðrenmeyenlerin kendisiyle asla barýþmayan ve gün sonunda kendini sabote eden bireylere dönüþtüðünü izliyorum. Ýnanýn herkes sahnede karakteri gibi çalýyor. Güçlü bir yorum için saðlam ve temiz bir karaktere sahip olmanýz þart.
Klasik müzikte en baþarýlý ülkeler nereler? Türkiye bu sýralamada sizce nerede?
Bu müziði kültürel miras olarak özümseme þansý olan Orta Avrupa ülkeleri ve Rusya her zaman lider kalacaklar. Amerika ve Asya’da müthiþ yetenekler çýkýyor. Türkiye kaçýncý sýradadýr bilemesem de genetiðimiz bu iþe çok yatkýn, son derece pratik ve esnek bir düþünce yapýmýz var çünkü. Bizim sorunumuz nüfusa oranla çok az yeteneði bulup çýkartabilmemiz ve tarama sisteminin millet politikasý olmamasý.
Düþünün ki ülkemizde klasik müzik eðitiminin yaygýnlaþmasý, dünyada en üst sýralarda olmamýz için bir adým atýlmak isteniyor. Ne gibi önerileriniz olurdu?
Hemen ülkedeki tüm özel müzik kurslarýnýn bir araya toplanmasýný önerirdim. Konservatuvarla beraber yürütecekleri MSGSÜ Devlet Konservatuvarý’nýn Sanatsal Geliþim Programý (SAGEP) türü programlarý yürürlüðe sokturulmasýný tavsiye ederdim. Bu program içinde ders verecek eðitmenlere seminerler düzenlenmesini, sonrasýnda verilecek bilinçli eðitimden geçmiþ çocuklarýn sýnavlarýna konservatuvar öðretim üyelerinden oluþan jüri göndererek tarama yapma fýrsatý tanýrdým ki yetenekli gördüklerini konservatuvarlara yönlendirsinler. Her ilde en az bir müzik okulu olmasý þart. Buralarda da kulak geliþimine büyük fayda saðlayan koro derslerine önem verilmesini önerirdim çünkü beraber þarký söyleyebilmek kadar kenetleyici bir þey olmadýðýný düþünüyorum.
Konservatuvarlarýn özel yetenek gerektiren okullar olmalarýndan ötürü, yetenek kavramýnýn da müfredat ve sýnýf gibi sýnýrlayýcý öðelerden uzak deðerlendirilmesi gerektiðini düþündüðüm için Milli Eðitim Bakanlýðý’na konservatuvarlarýn e-okul’da ayrý bir modül üzerinden iþletilmesini önerirdim ki yetenekli çocuklar sýnýrlanmadan sýnýf atlayabilsinler. Ülkemizin yetiþtirdiði tüm harika çocuklara bu imkan saðlanmýþtýr. O dönemlerde 12 senede tüm eðitimlerini tamamlayabiliyorken þimdi sadece lise mezunu olabiliyorlar ve hakikaten çok sýnýrlayýcý bir tavýr. Esnek olmamýz þart. Eðitim aþamasý sonrasý ise sahne ve salon imkanlarýný ve iþ imkanlarýný arttýracak orkestra, opera, konservatuvarlarýn sayýsýnýn çoðalmasý ile olur ki bu kadar mezunumuza eser üretebilecekleri alanlar yaratalým.