Yeni doðmuþ bir bebeðe hepimiz hayranlýkla, þaþkýnlýkla, sanki doðanýn ve dünyanýn bir mucizesiymiþ gibi, içimiz geçerek, karþýlýksýz bir sevgiyle bakarýz. Nefes alýþýný izler, karnýnýn nasýl ahenkle þiþip indiðine bakar, kendimizden geçeriz. Belirli bir zamana kadar bebek/çocuklar karýnlarý önde, popolarý arkada ördek gibi gezerler. Onlarýn olduðu ortamda kendinizi neden huzurlu sakin hissettiðinizi düþündünüz mü?
Ben de nedenini yeni öðrendim; çünkü çocuklar doðduklarý andan itibaren doðru nefes almayý bilirlermiþ, zamanla büyüdükçe nefes almalarý deðiþirmiþ. Doðru nefes aldýklarý için yani büyüdüklerinde bir çuval para verip gittikleri nefes terapistlerinin öðrettiði bilgi, aslýnda doðuþtan bize verilmiþ bir bilgiymiþ ama biz zamanla unuturmuþuz. Korktuðumuz zaman nefes alýþýmýz deðiþir, heyecanlandýðýmýzda, hatta öfkelendiðimizde nefes almayý unuturuz.
Düz nefes alma bilgisiyle doðan çocuk bu yetisi yüzünden etrafýna pozitif enerji saçar. Pürü pak düþünceler taþýr, saftýr o yüzden büyükler onlarý kucaklarýna almaktan, sýrtlarýný okþamaktan, kahkahalarýný duymaktan hoþlanýr.
Nelson Mandela hapiste yaþadýðý süre boyunca bazen umutsuzluða düþtüðünü, iþte o anlarda bir þiir dizesinin onu hayata yeniden baðladýðýný söylüyor. Çünkü þiir de insanýn saf yanýdýr. Bir elmayý katur kutur diþlemek kadar doðal yanýdýr hayatýn.
Son aþure ayýnda sevgili eþim dolabýmýzý aþure kaseleriyle týka basa doldurmuþtu. Ben aþureyi çok severim. Akþama doðru eve dönerken sokaðýmýzda yolun kenarýnda oturmuþ bir anne ve çocuklarýyla Suriyeli göçmenler gördüm. Onlara selam verip ‘’Aþure yemek ister misiniz?” diye sordum. Birbirlerine baktýlar. “Þayet aþure yemek istiyorsanýz biriniz benimle gelsin, ona kaseleri vereyim” dedim. Kadýn büyük oðlunu yanýma kattý. Oðlan tedirgin uzaðýmda yürüyerek beni takip etti. Eve gelince, ona eðer geri getirecekse kaþýk ve tepsi de verebileceðimi söyledim. Baþýný salladý. Ben de bir tepsiye birkaç kase koyup ona verdim. Bir süre sonra kýz kardeþiyle birlikte geri geldiler. Ellerinde tepsi ve kaþýklar vardý. Neþeyle gülümseyerek teþekkür ettiler. Artýk bana güveniyorlardý. Tedirginlikleri yok olmuþtu. Ama ben çok utanmýþtým. Çünkü onlarýn hiçbir þeyleri yoktu ve ben onlardan tepsi ile kaþýklarý geri istemiþtim.
Hiç gitmediðimiz þehirler var virane olmuþ, hiç tanýmadýðýmýz insanlar var evleri iþ yerlerini yýkýlmýþ. Hikayelerini sosyal medyadan, gazetelerden öðrendiðimiz. O yýkýlmýþ þehirlere baktýðýmda benim aklýma savaþ geliyor. Þimdi o yýkýlmýþ evlere çocuklar anne babalarýyla geri döndüler. Çadýrlarda yaþýyorlar. Çünkü baþlarýný sokacaklarý bir çatýlarý yok.
Þýrnak’ta evleri yýkýlan aileler þimdi çadýrda yaþýyorlar. Önümüz kýþ. Havalar soðudu. Sene bitecek neredeyse. Baþka ülkelerde insanlar noel kutlamalarý falan yapýyorlar. Bizim gerçeðimiz üþüyen çocuklarýmýz. Onlarýn farkýnda olmak zorundayýz. Onlarýn sebebi biziz. Dünyaya gelmelerine vesile olanýz. Dünyalarýný karartan evsiz býrakan, üþümelerinin nedeni biziz. Nefes alýþlarýný erken unutmalarýnýn sebebi biziz.
Paylaþmak demek, fazla olaný vermek deðildir. Paylaþmak demek elindekini bölüþmek demektir. Çadýrda uyuyan bir çocuk varsa, doðalgaz faturasýný dert edinmeniz insani bir davranýþ deðildir.
Her yazýnýn baþýna oturduðumda hissettiðim duygu, zihnimde bir fotoðrafýn canlanmasýna sebep olur. O viraneye dönmüþ þehirleri unutmadým. Hala hafýzamdalar ve bu soðuk günlerde orada olmanýn duygusunu zihnim çok canlý bir þekilde üretebilir. Zihnim o duyguyu ürettikçe vicdaným kanýyor. Ýçimi tuhaf, tarifsiz bir huzursuzluk kaplýyor. Bölgeden bir okul müdürü aradý; “650 öðrencim var” dedi. “Ama sadece 50 tanesi kýþa hazýr, geriye kalan 600’ü maalesef üst baþtan yoksun ve bu kýþý çýkaramazlar” diye ekledi.
Silopi’de çekilmiþ o asker ve üþüyen çocuk fotosunu anýmsadýnýz mý? Hani, sýrtýnda silahý, kafasýna mermi gelmesin diye kask takmýþ Silopi’deki o asker. Üþüyorum diyen küçük oðlanýn ellerini avuçlarýnýn arasýna almýþ ve nefesiyle ýsýtmaya çalýþýyor. O resme bir daha bakýn lütfen.
Çocuklarýnýzýn büyürken kedersiz inip kalkan þiþik karýnlarýný düþünün ve duyduðunuz o paha biçilmez huzuru.
Oðlunuzun, kýzýnýzýn en sevdiði mantosunu güzelce paket yapýn, yanýna botlarýný koyun. Paylaþmak elinizdekini bölüþmektir çünkü.