‘Çocuklara kýymayýn, Efendiler!’

42 yýl muhâbirlik yapdým. Aþaðý yukarý bulaþmadýðým konu kalmadý diyebilirim. Bu bakýmdan öyle sanýyordum ki artýk derim adamakýllý kalýnlaþmýþdýr. Hani bir tür yalama olmuþluk hâli.

Fakat Gazze’den gelen resimleri gördükçe bu tahmînimin pek de isâbetli olmadýðýný farkediyorum. Bu iyi birþey mi kötü birþey mi bilmem. Bildiðim, birkaç gündür kendimi hiç de iyi hissetmediðim. O katledilmiþ Arab bebekler ve katledilmekden beter edilmiþ çocuklarýn dehþet içindeki çehreleri bir türlü uzaklaþmýyor iç gözlerimden.

Baþda Almanya Baþvekîli Deðerli Büyüðümüz Bayan Angela Merkel olmak üzere Batýlý yöneticiler koro hâlinde Ýsrâil’in meþrû savunma durumunda bulunduðunu ileri sürüyorlar. Ýsrâil, fevkalâde büyük bir tehlike altýnda bulunduðu ve Arab saldýrganlýðýna mâruz kaldýðý için mecbûren þey etmiþ.

Öyle bir zorâki savunma ki ilk sekiz günlük bilançosu 259 ölüden oluþuyor.

258 Arab 1 Ýsrâilli!

Demek tehlike “fevkalâde büyük” deðil de “biraz daha büyücek” olsaymýþ 750 Arab ve 2 Ýsrâilli filan gibi bir sonuçla karþýlaþacakmýþýz.

Maazallah ne vartalar atlatmýþ zavallý Ýsrâil!

Peki, bu durumda Türkiye ne yapabilir ve ne yapamaz?

Önce yapamayacaklarýna bir göz atalým:

Bir kere Ýsrâil ile askerî bir konfrontasyona giremez!

Girerse fecî bir dayak yer!

Çünki Ýsrâil nükleer silahlara sâhib bir devlet.

Türkiye ise henüz kýçý kýrýk bir nakliye uçaðý îmâl etmekden dahî âciz!

Canýmýzdan çok sevdiðimiz ve saydýðýmýz kumandanlarýmýz, vakitlerinin büyük kýsmýný darbe yapmaya ve milletin kendilerine (boðazýndan keserek!) her yýl ödediði  yüzmilyarlarca lirayý da lüks orduevi, ne kadar olduðunu hiçbir alelâde fânînin bilemediði maaþlarýna keyiflerince zam yâhut tâtil beldeleri inþaatý yerine yeni silah sistemleri geliþtirmeye harcasalardý durum bugün epeyi farklý olabilirdi.

Fakat, görüyoruz ki daha, nakliye uçaðý þöyle dursun, jeep yapmayý bile beceremiyoruz.

Eh, ne yapalým; her millet sâdece lâyýk olduðu siyâsetçilerle yönetilmez her ordu da müstahak olduðu generallerin emrine girer.

Yalansa bir Allâhýn kulu kalkýp da yalan desin!

Mâmâfih ben paþalarýmýzýn üniformalarýný bayaðý þýk buluyorum.

Kim tasarladýysa ellerine saðlýk...

Türkiye’nin ikinci yapmamasý gereken þey ise “Ýsrâil” ile “Yahudi” kavramlarýný birbirine karýþtýrmak olmalýdýr!

Ýsrâil “Siyonist” bir devletdir; Yahudilik/Mûsevîlik ise bir semâvî din!

Unutmayalým ki þu anda Ýsrâil’in içinde dahî bu Gazze operasyonuna þiddetle karþý çýkan yüzbinlerce Ýsrâilli var. Onlar da Yahudi!

Hele hele Türkiye Yahudilerini de iþin içine katmak câhilliðini gösterenler aslýnda Türkiye’ye de ne kadar büyük bir kötülük etdiklerini bilmelidirler. Zîrâ bu yüzden dýþ dünyâda, sanki bu ülkede bir Yahudi düþmanlýðý varmýþ gibi bir izlenim uyanýyor ki Türkiye aleyhdarlarýna sevinçden masaya hoplayýp göbek attýracak bir hatâdýr.

Unutmayalým:

Türkiye Yahudileri, en az Türk kökenli Türkler kadar bu ülkenin yurddaþlarýdýr ve onlarýn hak ve hukûkunu kollamak bu memleketdeki her ferd-i vâhid için bir þeref meselesidir!

Türkiye’nin yapmasý gerekenlere gelince:

Ýsrâil zulmü yüzünden fecî durumlara düþmüþ bulunan Sûriyelilere bütün gücüyle yardýma devâm etmelidir.

Bu bahtsýzlar arasýnda onbinlerce de okul çaðýnda çocuk var. Aylardýr çoðu aylak aylak dolaþýyor. Bu çocuklara âcilen eðitim imkânlarý saðlanmalý, baþka bir deyiþle bunlar sokaðýn pençesinden kurtarýlmalýdýr.

Bir an olsun aklýmýzdan çýkarmayalým ki þâyet bu yapýlmazsa yarýnýn yeni bir mücrimler ordusuna da asker toplanýyor demekdir.

Buna paralel olarak mültecîler mümkin mertebe dekonsantre edilmeli, yâni herhangi bir yere yýðýlmalarý önlenmeli, peyderpey daðýtýlmalýdýrlar ki yerli halkla sürtüþmeler baþ göstermesin! Bu yapýlýrsa ilâveten yerleþtirilmeleri ve kendilerine meþrû yollardan, eþit þartlarla iþ güç sâhibi olmalarý da kolaylaþýr.

Çünki!

Hiç kimse kendini aldatmasýn; bu insanlar artýk kalýcýdýr!

Neden bahsetdiðimi iyi biliyorum. Almanya’ya “sâdece” üç sene için gidip de torunlarýnýn orada kýsmen belediye baþkaný ve milletvekîli olduklarý Türk “misâfir” iþçilerin mâcerâsýný yakýndan izledim zîrâ...

Ve nihâyet...

Türkiye, elinin uzanabildiði her uluslararasý planda, Gazze Problemi’ni gündeme getirmeli ve orada tutmalýdýr da!

Bakýnýz, þuraya yazýyorum:

Bundan en fazla bir sene sonra yeryüzünde Sûriye felâketini Türkiye’den baþka düþünüp derd edinen hiçbir ülke kalmayacakdýr!

Arab devletleri dâhil!

Misâl mi?

Ýþte Filistin!!!