ÇOCUKLARDA MİGREN NASIL BELİRTİ VERİR?

Çocuklarda da migren olur mu demeyin. Nöroloji hekimi olmama rağmen bundan 5 yıl önce yani kızım 6 yaşındayken başlayan baş ağrıları bizi epey korkutmuştu. Çocuklarda baş ağrısı erişkinler kadar sık değildir. Bu nedenle altında yatabilecek kötü nedenleri mutlaka dışlamak gerekir. Yaptırdığımız tahliller neticesinde migrene bağlı baş ağrıları yaşadığı anlaşıldı. Şu anda 11 yaşında ve hala ayda bir ya da iki defa migren atakları geçirmeye devam ediyor. Bu haftaki yazımı bu konuya ayırmak istedim. Eminim bizim gibi çocuğu migrenden muzdarip aileler vardır. Migren de genetik önemli bir faktördür. Sizlerde varsa çocuğunuzda görülme olasılığı yüksektir, bunu unutmayın! Çocuklarda migreni tanımak biraz daha zordur. Çünkü onlar, biz erişkinler gibi baş ağrılarını ve onlarda sebep olduklarını yeterince anlatamayabilirler. ‘Kötü hissediyorum’, ‘midem bulanıyor’ diyebilirler. Ya da gündüz vakti evin sessiz ve ışıksız bir köşesine çekilip uyuyakalabilirler. Ama net olarak baş ağrılarını ifade edemeyebilirler. Çünkü küçük çocuklarda migren belirtileri bizimkinden biraz daha farklıdır. Mide ağrısı, bulantı-kusma daha yoğun yaşanır. Bazen kısa ataklar şeklinde sadece karın ağrısı, bulantı ve kusma olur. Ergenlik çağında ağrıyı daha kolay ifade etmeye başlarlar. Erişkinlerde migren ağrıları çoğunlukla tek taraflı yaşanırken, çocuklarda iki taraflı görülme olasılığı daha yüksektir. Çocukların yaklaşık %60’ı bir defa bile olsa baş ağrısı yaşamıştır. Çocuklarda migren görülme oranı ise %8 kadardır. Ergenlikle birlikte bu oran yükselmeye başlar. Çocukların yaklaşık %2 kadarı kronik migrenden muzdariptir. Kronik migrende bir ayın yarısından fazlası (15 günden daha fazla zamanı) ağrılı olarak geçer. Bu da okul performansının çok düşmesine neden olur. 

Kronik migren ağrıları mutlaka tedavi gerektirir. Böyle bir durumda baş ağrısı üzerine spesifiye olmuş bir nöroloji uzmanına ya da çocuk nöroloğuna görünmekte fayda var. Headache dergisinde bu ay yayımlanan bir çalışmada, çocuklarda görülen tekrarlayan baş ağrılarının psikososyal durumları ile ilişkili olabileceği gösterildi. Çalışmaya yaş ortalaması 14 yıl 7 ay olan migren ya da gerilim tipi baş ağrısı tanısına sahip 239 çocuk dahil edilmiş. Psikososyal durum değerlendirmesi için standardize bazı testler uygulanmış. Bu testlerde çocuğun duygu durum ve davranışsal değerlendirmesi, ailenin anksiyete ve depresyon düzeyi, çocukları ile ilişkileri değerlendirilmiş. Çocuklarda tekrarlayan baş ağrıları ile ailenin psikosoyal durumu, çocukları ile olan iletişimleri arasında kuvvetli bir ilişki tespit edilmiş. Bu da bize şunu gösteriyor ki; aile içi problemler, ailenin psikolojik sorunları çocuklarda baş ağrısına sebep olabiliyor. Baş ağrısının stresle olan ilişkisi eskiden beri bilinen bir şey. Çocuklarda da bu etkinin öneminin gösterilmesi çok da şaşırtıcı olmadı açıkçası. Erişkinlerin sorunlarla başa çıkma mekanizmaları daha kuvvetli fakat çocuklarda öyle değil. Bu nedenle çocuklar için bu durum daha büyük önem arz ediyor. Kısaca özetlersek; çocuğunuz baş ağrısı yaşıyorsa önce mutlaka beyin tümörü gibi kötü sebeplerin dışlanması gerekir. Bu da genellikle MR gibi görüntüleme yöntemleri ile mümkün olacaktır. Sonrasında migren ya da başka bir tür baş ağrısı olduğuna karar verilirse atak şiddeti ve sayısına göre tedavi tipi belirlenecektir. Tabi bunların hepsini ancak bu konuda deneyimli bir nöroloji uzmanı yapabilir. Çocuğunuz baş ağrısı yaşıyorsa sakın ihmal etmeyin!

 

Demans hastalarında uygunsuz davranış olduğunda ne yapılmalıdır? 

Demans hastaları uygunsuz giyinebilirler. Hatta bazen çırılçıplak olabilirler. Misafirler geldiğinde onların yanında pantolonlarını açmaya ya da eteklerini kaldırmaya çalışabilirler. Ama bunların sebebi genellikle cinsel dürtülerinin artması değildir. Hasta çok sıcakladığında tüm giysilerini çıkarabilir ve o şekilde dolaşabilir. Çünkü sosyal adabı tamamen unutmuştur. Sadece sıcak onu bunalttığı için bunu yapıyordur. Pantolonunu indirmeye ya da eteğini kaldırmaya çalıştığında, belki de tuvaleti gelmiştir ve ifade edemediği için bu hareketi yapıyor olabilir. Beynin ön bölümünde bulunan frontal loblar aslında bizim frenimizdir. Yani dürtüsel davranmamızı engellerler. Hastalarda bu bölge etkilendiğinde artık davranışlar dürtüsel olmaya başlar. Ayıp ya da günah gibi kavramlar tamamen ortadan kalkar. Böyle bir davranışla karşılaştığınızda, hastayı ortamdan sakince uzaklaştırmaya çalışın ve başka bir odada oyalanabileceği bir şeyler bulun. Misafirlere de bunun hastalığı ile ilişkili bir durum olduğunu açıklayın. Zaten evinize girecek kadar yakın olduğunuz insanların hastanızın yapabileceklerinden ve ona nasıl davranmaları gerektiğinden haberdar olmaları gerekir. Hastalar bazen benzerlikten dolayı kızlarını ve oğullarını eşi sanabilir. Bu da zor bir durumdur fakat üzerine gitmeden çözülmeye çalışılabilir. Eski albümleri göstermek bazen işe yaramaktadır. Sizin, anneniz ve babanızın birlikte olan fotoğraflarını göstererek, onun eşi olmadığını hatırlatabilirsiniz.