Çocukları kim öldürdü?

İnsanın, Noel Baba kılığına girmiş, sokaklarda kahve içerek dolaşan bir Çinli’yi görebileceği ender kentlerden biri New York... Noel zamanı, Londra gibi, çok ayrı bir görünüme bürünen, sokakları hareketlenen, özellikle Times Meydanı’nda olağanüstü etkinliklerin gerçekleştiği bir kentten söz ediyoruz...

Oysa, bu kez, New York bu yıl Noel’i, hayli yaralı karşılıyor... Sandy kasırgasının kentte yarattığı şaşkınlığı en güzel Bangladeşli taksi şoförüm anlattı: “Benim memleketim başta, dünyanın bütün ülkelerinde elektrikler kesilince hayat bir şekilde devam eder. Yani bizler başa çıkabiliriz... Ama bunlar, elektrik kesildikten bir saat sonra bittiler... Düşünün Manhattan karanlık...Bir tek ışık yok...Elektrik 10 gün sonra geldi... İşte o an biz göçmenler anladık... Amerika’nın B Planı yok!.. Hep, A Planı içinde yaşayıp gitmeyi düşünüyorlar ama, bak, bir kasırga geldi,  evlerinde günlerce hapis kaldılar...”

Bangladeşli dostum, bir noktayı daha vurguladı: “Burada balıkları kılçıksız satıyorlar. Bu ne demek, yalnız eti kalsın diye balığın yüzde 90’ı heba oluyor. Dünyada bunu bulamayanlar var. Çok israf var burada, yazık...”

İlkokulda katliam...

New York, cumartesi gününe, bayraklar yarıya indirilmiş şekilde başladı... Ülkenin zengin ve istikrarlı eyaletlerinden Connecticutt’unNewtown kasabasında yaşanılan ilkokul katliamı, ülkeyi derinden sarstı...

Yaşları 5 ile 10 arasında değişen 20 çocuğun öldürülmesini kabullenmek gerçekten çok zor... 20 yaşında iyi bir aile çocuğunun annesini öldürüp, böyle bir katliam yapması, Amerika’nın kendini sorgulamasına neden oluyor haliyle...

Bu ülkede, içinde bulunduğumuz yıl, iki katliam daha yaşandı, son çocuklar ile birlikte toplam ölenlerin sayısı 84’ü buldu...

Olacak şey mi bu? Silahı alanın okulları, hastaneleri basıp kitle katliamları yaptığı bir ülkenin dünyaya “süperlik” taslamasında bir eksiklik olamaz mı? Tabii ki olur...

Silah lobisinin gücü...

Katliam, öteden beri ülke içindeki silahlanmayı kontrol altına almaya çalışanların bir kez daha ayaklanmasına neden oldu. Bu konu, son başkanlık seçiminde de öne çıkmış ama, “silah lobisi”nin gücü, Obama’yı bile, destekçilerine daha ileri vaatler konusunda durdurmuştu... Nitekim, Obama, yaptığı duygusal açıklamada, bu tür  katliamların önlenmesi için “birşeyler yapılması” gerektiğini söyledi, o kadar...Hayal kırıklığı!..

Ama eşini, 1993 yılında Long Island’da yaşanılan benzer bir bireysel katliamda kaybetmiş Demokrat Partili CarolynMcCarthy, artık silah üreticileri karşısında susmayacağını, silahlanmanın önlenmesi için gereken kanunu hazırlayıp Kongre’ye sunacağını açıkladı.

Başarabilir mi? Hayli zor...

Kadınlar daha cesur...

Bir katliam kabusunun çöktüğü New York’un Birinci Caddesi’nde, Birleşmiş Milletler binası önünde CathyBreem ile karşılaşmak büyük bir sürpriz. Hayli ilerlemiş yaşına rağmen, çalışmalarını disiplinle sürdüren bir siyasi aktivist. Özellikle Irak ve Afganistan’da yaşanılan trajedinin bir an önce sonlanması için dondurucu soğukta BM önünde durmayı, Noel kutlamalarına tercih ediyor.

“Bütün Amerikan askerlerinin geri çekilmesini istiyoruz. Irak veya Afganistan’daki varlığımız, oradaki sorunları çözmüyor, aksine büyük bir yıkım yaratıyor. Ne işi var Amerikan askerlerinin oralarda? Biz, onurlu bir ulus olduğumuzu söylüyoruz ama sürekli başkalarının çocuklarını öldürerek elimizi kana buluyoruz. Son yıllarda çok Müslüman öldürdük, sen de bir Müslüman’sın, bu nedenle hepinizden özür diliyoruz” diyor...

Öldürmek için karar verenler ve bu sözlerin sahipleri de Amerikalı...

Zaten...

Bu ülkede, “iyi ve namusluların” sesi yüksek çıkarsa, dünyanın da rahatlayacağını bir kez daha anlıyorum...

New York... Her zaman süprizlerle yüklü...