iz çocukken her bayram, babamýn köyüne gelirdik (Bilecik Pazaryeri Küçükelmalý Köyü). Ýlle de arife günü gelmek isterdik. Çünkü köyde þeker toplama günü arife günüydü. ‘Adak’ denilen, büyük, beyaz þekerler verilirdi çocuklara. Çocuklarýn çapraz astýðý þeker heybeleri dolar dolar boþalýrdý. O kadar þekeri ne yapardýk hatýrlamýyorum. Yok yok, hepsini yememize ne izin vardý ne de olanak! Büyüyünce bayramlarýn o sihirli havasý ortadan kalktý kalkmasýna ama ben son birkaç yýldýr çocuklarým sayesinde yeniden o havayý solur gibiyim. Babam, köydeki evini onarýp yazlarý orada geçirmeye baþlayýnca Kerem ve Elvan’a da gün doðdu. Hep birlikte bað bahçe, tarla iþleriyle uðraþýyor, köyün kedisi, köpeði ile arkadaþlýk ediyorlar. 15 gündür köydeler. Ne yazýk ki çok fazla akranlarý yok. Çünkü köyde kalan pek fazla kimse yok. Yine de son birkaç yaz daha kalabalýk geçiyor. Ramazan ayýnýn yaz aylarýna denk gelmesinin etkisi büyük. Köylüler aldýklarý bir kararla ortak iftar sofrasý kuruyor. Ýsteyen herkes bir akþam iftar veriyor. Boþ kalan günlerde köylü kendi arasýnda para toplayarak yemek masrafýný paylaþýyor. Bu seremoniden en fazla keyif alanlar ise çocuklar! Yemeðin ardýndan dondurma keyfi geliyor. Böyle uzun uzun anlatýyorum. Çok mutlu oluyorlar çünkü. Hiç tanýmadýklarý kiþilerin onlara hal hatýr sormasý, kimi zaman balon kimi zaman sakýz hediye etmesi, aralarýna yeni katýlan bir çocuðu hemen arkadaþ kabul edip birlikte koþturmaya baþlamalarý, galiba onlarýn da ileride hatýrlayacaklarý ‘Nerede o eski bayramlar!’ anýlarýnýn birer yapraðý olacak.
Ýþte ben de bu yýl çok uzun süredir ilk kez bu köyde karþýlayacaðým Ramazan Bayramý’ný. Bu kez kendi çocuklarýmla birlikte, çocukluðumun da ellerinden tutarak, köy yollarýný arþýnlayacaðým... Ýyi bayramlar!
Bilecik Pazaryeri Küçükelmalý Köyü...
NOT: Bir yandan çocukluðumun coþkusunu yaþamaya hazýrlanýrken diðer yandan Filistin’de gelen her günü, günün her saatini bomba sesleri altýnda karþýlayan çocuklara, anne babalara gidiyor aklým ve yüreðim... Ýçimde bir acý...