Çocuklukta rüzgâr eken ergenlikte fırtına biçer

Klinik pratiğimde aynı şeyi tekrar tekrar şahit olunca, gördüğüm şey üzerine düşünüp onu anlamlandırmaya ve kavramsallaştırmaya çalışıyorum. Uzun süredir gördüğüm şey kafamda artık netleşti. Gördüğüm şey anne-baba ile çocuk arasında yaşanan şey. Anne-babalar çocuk yetiştirmede kırmızı kartlık hatalar yapıyorlar. Travmatik yaşantıya bağlı çocuğun zihni kişilik bölünmeleri üreterek baş ediyor. Gelişen kimlikler hem anne-babayla nefret ve öfkeyle ilişki kuruyor hem de ailenin hoş karşılayamayacağı şeyler yapar hale geliyorlar. Anne babalar da çocuklarından aşırı şikayetçi olacak şekilde bir yandan çocuklarını psikiyatr/psikologlara taşıyorlar öbür taraftan da kavga, evden kaçma, kendine zarar verme vb. davranış problemleri ile uğraşıyorlar. Biz gördüğümüz noktada ergen çocuk anne babasını sevmediğini hatta nefret ettiğini söylüyor. Anne babalar ise çocuklarından çok çektiklerini ve çaresiz kaldıklarını ifade ediyorlar.

Yani kısırdöngünün üç aşaması var. Birinci aşamada anne babalık sorunu var. İkinci aşamada çocuğun zihin bölünmesi gerçekleşiyor. Üçüncü aşamada ise anne-baba-çocuk arasında içinde öfke, kavga ve ağır davranış problemi olan sürekli bir çatışma dönemi oluyor. 

 

Kırmızı kartlık anne baba hataları

Çocuklukta yaşanan ve zihin bölen travmatik yaşantıların hepsi anne babadan oluşmuyor. Ama bir kısmı açıkça anne babalar üzerinden gelişiyor. Örneğin evde sürekli bir huzursuzluk ortamının olması, çocuğun önünde yapılan tekrarlayıcı kavgalar, çocuğun disiplin adına dövülmeleri, kusurları üzerinden aşırı eleştirilmeleri vb. durumlar çocuklarda travmatik etki yaratıyor. Bu aşamada anne babalar çoğunlukla yapıp ettiklerinin sonuçta neye sebep olacağını bilmez görünüyorlar. Aslında kendilerine dönecek fırtınanın rüzgarını ekiyorlar. 

  

Travmatik yaşantıya karşı zihin bölünmesi

Bu dönem ekilen rüzgârın fırtınaya dönüşme dönemidir. Dövülen, eleştirilen, ihmal edilen çocuğun zihin dünyasında fırtınalar kopup, çok yoğun duygular yaşanıyor. Zihin yaşanan bu yoğun duygularla baş etmek için duyguları zihnin bütünlüğünden uzaklaştırarak geçici rahatlama yolunu buluyor. Yoğun üzüntü, aşırı öfke, nefret, korku gibi duygular üzerinden şekillenen alter kimlikler giderek gelişip önce çocuğu geçici olarak rahatlatmalarına rağmen; iç dünyada konuşmaya başlayarak, aşırı hayal kurarak, kendi aralarında çatışarak, çocukla çatışmaya girerek sonunda sorun oluşturmaya başlıyorlar. Bu aşamada çocuğun dikkati bozulduğundan akademik hayatı olumsuz etkileniyor. Alterlerin yoğun duygular üzerinden oluşmasından dolayı aşırı depresif veya öfkeli haller oluşmaya başlıyor. Bu aşamada çocuk kendine zarar verme, arkadaşlarıyla geçimsizlik, riskli davranış problemleri yaşamaya başlıyor. 

 

Anne babayla çatışmalar dönemi

Bu dönem ekilen rüzgârın fırtına olarak biçilme dönemidir. Zihni bölünen çocuğun kaotik ruh hali ve sorunlu davranış paternleri aileleriyle de çatışmayı açık hale geliyor. Anne babasına karşı öfke, nefret ve intikam duyguları yaşayan çocuk ve hatta onları kendi anne babaları olarak görmeyen alter kimlikler aile ile açık çatışmaya başlıyor. Bildik yöntemlerle kontrol çalışmaları başarısız olunca, krizler oluşuyor. Çocuk aileye karşı şiddet uygulamaya başlayabiliyor. Evden kaçabiliyor. Eve alkollü veya madde alarak gelebiliyor. Ailenin yaşam tarzına uymayacak şekilde yaşamaya başlıyor. Çatışma giderek büyüyor. 

Bu kısırdöngüyü durdurabilmenin tek yolu zihin bölünmesi fark edilip tedavi etmek ve aile terapisi yapılarak aile ilişkilerini dönüştürmektir.