Bunca ah’ı kaldıramaz oldu dünya!
Bunca adaletsizliği, bunca gözyaşını, bunca ah’ı kaldıracak takati kalmadı gezegenimizin. Dünyanın yeni bir küresel adalet mimarisine ihtiyacı var. Yunanistan sınırında, üstü başı soyularak işkence edilmiş insanları görünce kalbimiz patlayacak gibi oluyor. Hele mülteci olarak sadece çocukların alınacağı haberi bardağı taşıran damla oldu. Çünkü Suriye krizi’nin başında Avrupa’nın kabul ettiği 150 bin çocuk kaybolmuştu. Buharlaştırılmış bu çocuklar... Ölmüşler miydi, diri miydiler, yoksa ‘’pizzagate’’ skandalı gibi bir pedofili faciasının kurbanı mı oldular veya organ mafyasına mı verildiler, hala belli değil. Tüm bu ağır sabıkanın üzerine utanmadan, yüzsüzce, çocukları alabiliriz diyen Batı’nın yüzüne tükürmek geliyor içimden...
Eski insanlar, tekinsiz haberler dünyanın öte ucundan bile gelse, sanki kapının önünde vuku bulmuş gibi çekinirlerdi bu uğursuzluktan... Bismillah dedikten sonra, ‘’işte bunlar hep kıyamet alameti’’ diyerek yarı sesli yarı sessiz aceleyle, dualar ederlerdi...
Bazı hermenuetik yorumlarda şu anda bütün dünyayı kasıp kavuran corona virüsünün haberi, ‘’Ye’cüc- Me’cüc’’e bağlanarak yapılıyor mesela. Kıyamete yakın, Hazreti Zülkarney’in kuvvetli bir surla yeryüzünden ırak tuttuğu belalı bir kavim olarak geçer Kur’anda.. Ye’cüc ile Me’cüc, fesat doğuran, yaramaz, kavgacı, bozguncu bir canlı türü olarak anlatılır. Kıyamete yakın yeryüzüne geri döneceklerinden bahsedilir...
Corona virüsü Ye’cüc-Me’cüc müdür bilemeyiz ama... Bizim gezegenimize kendi ellerimizle ettiklerimize, başına geçirdiğimiz büyük belalara baktığımızda, bozgunculukta Ye’cüc ile Me’cüc’ü aratmayacağımız ortada... Zehirli kimyasal gazlar yüzünden, atmosferde devasa delikler oluşturduk. Kimya devrimi ve sanayileşmenin bedeli olarak, atmosferdeki deliklerden giren güneş ışınlarının, hiç bir kalkana takılmadan direkt olarak Dünya’mızı yakması sonucunu yaşıyoruz hep birlikte... Klima kullanımı dolayısıyla bozduğumuz atmsofer ısı değerlerini bir türlü düzeltemiyoruz. Dünya, hiç kapatmadan kullandığımız klimalar yüzünden, 1 ila 2 derece daha fazla ısınmış durumda. İklim değişikliği ve sıcaklık artışı yüzünden buzulları eritiyoruz. Bundan dolayı, bazı denizler şimdiye kadar olmadığı oranda soğuyor, aniden soğuyan denizler, ya fırtınalara, şiddetli dolu ve kasırgalara veya yangın çıkartacak cinsten aşırı sıcaklık ve kıtlığa sebep oluyor...
Kur’ana göre yaratımın esası; ‘’ahsen-i takvim’’dir. Yani yaratılmış her şey güzel bir kıvam üzere yaratılmıştır. Bu kıvama ister bilimsel sebeplerle, ister üretimde kalite ve nicelik nedenleriyle müdahale etmek ise kıvamı sarsmakta ve bozmaktadır... Tıbbi laboratuvarlarda boyunu aşmış çılgın araştırmalar, insanlığın elinde patlayınca, böylesi bilimsel bir belanın içinden doğdu; ‘’corono virüsü’’... Allah insanlığın yardımcısı olsun...
"Çok alametler belirdi, vakit tamamdır.
Haram, helal oldu,
Helal haramdır.
Kendi kendimizle yarışmaktayız gülüm,
Ya ölü yıldızlara götüreceğiz hayatı,
Ya da dünyamıza inecek ölüm..." şiiriyle bitirelim Nazım’ın...