Önce bir NOT: Son günlerdeki tartýþýlan bir konuya, ek:
Kur’an-ý Kerîm, Müslümanlarýn en aslî, tek temel ‘Kitâb’ýdýr. Ve, Allah tarafýndan Hz. Peygamber (S)’e vahy edildiðine iman ederiz. Ýnsanlar, onu ‘ama, fakat’ demeden, bir bütün halinde ve kesin olarak kabul ile, Müslüman olurlar. Kimsenin inanmaya zorlanamýyacaðý da Kur’an’ýn emridir. ‘Ben Müslümaným, ama, Kur’an’ýn þu bildirdiklerine inanmam!’ demek mümkün deðildir. Ýman, içinde þüphe bulunmayan þekilde inanmak demektir.
Müslümanlar bu kitabý elbette anlayabildikleri kadar anlamak ve ona göre yaþamakla mükelleftirler.
Ama, aklýmýzýn ermediði yerler olunca, bu konuya tefsir ve te’vil yoluyla yaklaþmaya çalýþýrýz. Fakat, asla, ‘Böyle âyetler Allah’a aid olamaz’ diyemeyiz. Esasen, Kur’an’ý bütünüyle, Hz. Peygamber (S)’in anladýðý þekilde anladýklarý söylenebilecek birileri var mýdýr, bilmiyorum.
Hele de, bu gibiler hele bir de ‘Ýlâhiyat’ hocasý olursa.. ‘Hoca’ olmak daha bir sorumluluk getirir.
Ve, unutulmasýn; Ýncil de, Ýznik, Rimini ve diðer konsüllerde, o döneme ters gelen âyetlerinin kýrpýlmasýyla da tahrife uðramýþtý.
Bu konuda, þunu da belirtmekte fayda vardýr: Devlet’e veya rejime karþý çýkýp mücadele edenlerin en aðýr þekilde cezalandýrýlmalarýný gayet tabiî görenlerin, Kur’an üzerine bina edilen bir inanç sisteminin temel sütunlarýna balyoz vurmaya kalkýþanlara, hoþgörülü bir yaklaþým sergilenmesini istemeleri çeliþki deðil midir?
Müslümanýn en büyük serveti ve devleti, Ýslâm’dýr.
Bu tavzihden sonra bugünkü konumuza geçebiliriz:
Bir sinema oyuncusu Amerika'ya gitmiþ geçen hafta.. Türkiye’de Hükûmet’in hýzlý muhaliflerinden birisi olarak biliniyormuþ.. Sermiyan Midyat isimli bu oyuncunun, yýllarca önce ‘Hükûmet Kadýn’ isimli bir filmini izlediðimi hatýrlýyorum.
Bu kiþi Amerika’ya gidince, dünya çapýndaki ‘CoronaVirus’ salgýný karþýsýnda gördüðü tedbirsizlik ve lâubalîlik karþýsýnda þaþýrmýþ.. Ve New York sokaklarýndan gördüklerini yansýtan bir video çekmiþ,
Önce bir noktayý göz önüne getirmemiz gerekiyor.. Türkiye, sýðýnmacý ve diðer yabancýlarla birlikte ele alýnýrsa, 90 milyonluk bir ülke..
Türkiye’de son 9 ay içinde, Corona’dan hayatýný kaybedenlerin sayýsý, 16 bine yaklaþýyor. Aðýr hasta sayýsý da 6 bine ulaþmýþ bulunuyor. Elbette ki acý bir tablo..
Ama, Türkiye’yle yaklaþýk ayný nüfusa sahib Almanya, bu salgýnla Türkiye’den aylarca sonra tanýþtýðý halde, þu anda ölü sayýsý itibariyle Türkiye’yi geride býrakmýþ bulunuyor.
60-65 milyon nüfuslu Fransa’nýn kayýplarý 40 bin, 50-55 milyonluk nüfuslara sahip Ýtalya ve Ýspanya ise, uðradýklarý can kaybý açýsýnda 50 bini geçtiler. 65 milyonluk Ýngiltere ise, 60 bine dayandý. Avrupa’da en yüksek insan kaybýný ise, Belçika gördü. 11 milyonluk bu ülkede Corona’dan ölenlerin sayýsý 13 binlere dayanýyor. Ancak, bu küçük ülkenin kayýplarý da az sanýlýyor. Halbuki, nüfusa nisbetle en yüksek ülke..
335-340 milyonluk yani, Türkiye’nin yaklaþýk 4 misli bir nüfusa sahib olan Birleþik Amerika’da ise, Corona’dan dolayý hayatýný kaybedenlerin sayýsý 300 bine dayanmýþ bulunuyor. Sadece New York þehrinde ölenlerin 70 bine ulaþtýðý bildiriliyor.
230 milyonu aþkýn nüfuslu Brezilya’nýn kayýplarýnýn 160 bine vardýðý görülüyor.
Çin, Hindistan gibi dev nüfuslu ülkelerden verilen rakamlar ise, saðlýklý bulunmuyor. Salgýn’ýn ilk belirtileriyle Türkiye’den 4 ay kadar sonra karþýlaþan 140 milyon nüfuslu Rusya’nýn da bu salgýndan dolayý uðradýðý insan kaybýnýn 40 bine dayandýðý anlaþýlýyor.
Türkiye’yle ayný nüfusa sahib olan Ýran’da ise, ölümler 40 bini geçmiþ bulunuyor.
Bu rakamlara bakýlýnca, bu ülkeler arasýnda, Türkiye nüfusuna nisbetle yine de az kayýp vermiþ gözüküyor.
Yanlýþ anlaþýlmasýn, Türkiye’nin durumunu baþka ülkelerle kýyaslamasýný yaparak, ‘Çok çok iyiyiz..’ diyecek deðiliz. Görülüyor ki, günlük ölüm rakamlarý 215’lere dayanmýþ bulunuyor. Bu, az bir rakam mý? Mevcud aðýr hasta sayýsý da 6 500 rakamýný geçmiþ bulunuyor. Ama, sadece ülkemize bakarak felaket tellallýðý yapmaya da gerek yok.. Bütün yetkili ve vazifelilerin, hele de saðlýk ordusunun canla baþla çalýþtýklarý görülüyor.
Yazýnýn giriþinde deðindiðimiz Sermiyan Mityat isimli oyuncu da bu gerçeði, Amerika’yý görünce anlamýþ..
Ama, bir sýkýntý yaþýyor.. Dünyanýn en geliþmiþ ülkesi sayýlan Amerika’da gördüklerini Türkiye’yle kýyaslayýnca, Türkiye lehine artý puanlar olduðunu görüyor, ama, bunu nasýl ifade edecek? Çünkü kendisinin mensup olduðu mâlûm sosyal kesimin hýþmýndan, kendisine linç uygulanacaðýndan endiþe ediyor. Ama, yine de bu konuya dair hatýrlatma bulunarak hazýrladýðý videoyu sosyal medyadan hizmete sunuyor ve diyor ki: ‘Herkesin süper güç dediði Amerika'dan bahsediyoruz. Bakýn herkes sokaklarda, kuaförler ve restoranlar açýk, herkes dip dibe, havalimanýnda ateþ bile ölçülmedi. Bizde ise, alýþveriþ merkezlerinde, kafelerde bile ateþ ölçülüyor. Söyleyeceðim þey belki kimilerinin beni linç etmesini saðlayacaktýr.
Söylemek istediðim þu ki; Hakikaten insan içindeyken fark etmiyor. Bir yýldýr memlekette herkes birbirini delice eleþtiriyor. Fakat þunu net olarak söyleyeyim ki, herkesin süper güç dediði Amerika'da gördüklerimden sonra, memleketin kýymetini çok daha fazla insan fark ediyor. Bu bir düþünce deðil, gözlemle tesbittir. Bu neticeden dolayý, bütün saðlýk personeli, Saðlýk Bakaný, Hükûmet ve Cumhurbaþkaný’nýn gösterdiði çaba ve hassasiyet her türlü takdirin üstündedir. Umarýn, tenkýd ettiðimiz kadar takdir etmeyi de öðreniriz.’
Evet, yanlýþ gördükleriniz varsa, elbette sorgular veya eleþtirirsiniz. Ama, her ne yapýlýrsa yapýlsýn, mutlaka eleþtirecek þeyler aramak insaflý ve sorumlu bir vatandaþlýk tavrý deðildir.
Halbuki, sadece yanlýþlarý deðil, doðrularý da görüp söylemek, muhalif bilinenlere bir de itibar kazandýrýr, ‘Aferin’ dedirtir. Ben de Sermiyan Midyat’a ‘Aferin’ diyorum..
Anlaþýlýyor ki, Corona salgýný, dünyanýn gidiþatýný, nereyse, ‘Corona’dan Önce’ ve ‘Corona’dan Sonra..’ dedirtecek þekilde derinden etkileyeceðe benziyor.
Bizim vazifemiz, paniklemeden, aklen ve þer’an gerekli olan tedbirlere baþvurmak ve ‘Takdir-i Ýlâhî’ konusunda ise, iddialý laflar etmeden sonucu kabullenmektir.