Coşku gitti, geldi

Slaven Biliç’in kötü talihi... Yeni üç adamı daha devreye girmeden, en etkili üç adamı devreden çıktı! Sürekli sakat Sivok ile Mustafa’ya dün Veli Kavlak, Sosa, Cenk Tosun eklenmişti. Biliç adamı eksildiğinde, kalanlara göre oyun planını değiştirmiyor. Olmayanın yerine oynatılan, aynı işi yapmanın çabasını gösteriyor. Ligin ilk yarısında giren gideni hiç aratmamıştı.

Eksikleri vardı, ama oyunu yeterli oynayamayışın nedeni bu değil, oyunu oynama ilkesiydi. Beşiktaş ilk yarıda sanki maçtan zaman çalmanın yarışına girmiş gibi, topu birinci bölgesinde bekleterek, yan paslarla oynadı! Çok top kaybı yaptı. İkinci bölgede de hemen rakibinin kontrolüne girdi. Gökhan, Olcay, Oğuzhan gibi hücum becerisi yüksek oyuncular, yanlış oyun ilkesinin etkisinde hücumları yavaşlatıp, eksikleri çok olan rakibi rahatlattılar. Bu tarz oyun, tek top oynayınca büyüyen Ba’yı da Olcay’ı da etkisizleştirdi.  Beşiktaş’ın biraz hızlandığı zamanlarda ne denli etkili olabildiğini gördük. Ancak bunu sürdürmediler. İlk yarı bitmesine yakın iki penaltı kazanabilirdi Beşiktaş. Birincisinde kaleci Ramazan Olcay’ı dirseği ile itip topu aldı. İkincisinde elle oynama var. Hakem ve yardımcıları ikisine de bir anlam yüklemediler! Pedro’ya çıkan kırmızı kartın doğruluğu da tartışmaya açık.

Kapanarak, kontratak kovalayan G.Birliği’ni açmanın yolu kendi alanında çok çevirmek olmadığı artık açıktı. İkinci yarıda Beşiktaş hızlanmak istediğinde, Gençler de oyunun iki yanını dengeli oynamaya yöneldi. Oyuna bir karmaşa geldi. Zira iki taraf da hatalarını artırarak oynadı!  Kilidi çözen Ba’nın usta frikiği oldu. Beşiktaş’ın gizli bir gerginliği vardı dün. Sezon başındaki coşku içeren rahatlığı yoktu. Ki o coşkusu, iştahı, istekliliği kazanma gücünü veren en önemli özelliğiydi. Bu gerginliğini atması, Olcay’ın, Oğuzhan’ın kendi normallerine yükselmesi, Gökhan’ın top geveleme huyundan kurtulması başarı için olmazsa olmaz şart.