Fernandes ile birlikte iyi iþler yapmaya baþlayan Oðuzhan’ýn 11’de olmayýþý yadýrgatýcýydý. Ýkisi birlikte yine harikalar yaratabilirdi. Ancak Portekizlinin oynamadýðý dönemde Oðuzhan’da gerileme olmuþtu. Aybaba onu sanýrým öncelikle son maçtaki verimsizliðinden; sonra da orta alanda Fernandes’ten ne alacaðýný tam bilememekten onunla baþlamadý. O zaman savaþamayan oyuncu sayýsý kafadan ikiye çýkardý. M.Akgün’ü onbire alýp, Hilbert’i öne sürmesi de orta alan direncini artýrarak, savunma iþlerini güçlendirmekti.
Beþiktaþ’ýn temel oyun ilkesi, iyi alan daraltýp rakibine gol yolu vermemek ve hücuma hýzla patlayarak gol aramaktý. Ama daha 3. dakikada o yolu hem de kocaman açtýlar! Emre Beþiktaþ’ýn boþalttýðý saðýný rahatça kullanarak erken golü buldu. Galatasaray rahatlayýp baskýlý ve tempolu oyununu sürdürdü. Beþiktaþ baskýyý kýrana deðin gol yemedi, ancak hücum yönünü de öne çýkaramadý. Ýlk yarýda bir tek Hilbert’in yandan dýþarý giden aþýrtmasý vardý. Devre sonu gene bir savunma hatasý ile Riera’ya kafayý vurdurup umut kýrýcý golü yediler.
Aybaba’nýn planý bir yandan Galatasaray’ýn temposu, bir yandan da elinde planýn adamlarýnýn yeterince bulunmayýþýndan iþlemedi. Söz gelimi Holosko önde kontrolde kaldý. Fernandes tempoda top tutamadý, pas atamadý. Verimsizdi. Beþiktaþ’ýn yenisi Gökhan önce zorlandý sonra ýsýndý. Oðuzhan’ýn 2 yarýda takýma giriþi, Hilbert’in sað geri çekiliþi Beþiktaþ’ý daha dengeli oyuna itti. Hele devre baþýnda bulduðu gol müthiþ bir güven kaynaðýydý. Melo, sahibini ýsýran Pitbul gibi Oðuzhan’a tükürüp takýmýný on kiþi býraktýðýnda Beþiktaþ büyük avantaj yakaladý. Ne var ki Beþiktaþ o beklenen coþkulu halini kazanamadý, bir hücum zenginliði üretemedi. Dentinho’dan ne haber diyeceksiniz... Ondan da Sneijder’den de haber edilecek iyi bir þey yoktu.